SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


ONA, "ÇAĞDAŞ HALK ŞAİRİ", "AYDIN HALK ŞAİRİ" DENDİ; AMA!..


Ayten Sürer'le yaptığı bir söyleşisinde (1981), "Şunu söylemek isterim, benim için 'bir halk şairidir' diyeceklerine -çünkü benim hiçbir şiirim halk şiirine benzemez- 'halkçı şair, halk motiflerinden yararlanıyor' diyebilirlerdi. Halk deyim, benzetme ve esprisini çok kullandım. Ancak ben, bunu öyle yerine oturttum ki, olduğu gibi aktarsam bile farkına varamazsınız. Şiirlerimde, bir Türk sanatçısının alaturkalığına düşmeden çağcıllığı vardır diyebilirim." demiştir.

KİM?.. CAHİT KÜLEBİ!..

 

HİKÂYE

Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Buğday tarlaları yoktu,

Dağıt saçlarını bebek

Savur biraz!

 

Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkıyalar basardı.

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Kuzey rüzgârları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz!

 

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!

Benim doğduğum köyler de güzeldi,

Sen de anlat doğduğun yerleri,

Anlat biraz!   -CAHİT KÜLEBİ

 

Hızır Paşa bizi berdar etmeden

Açılın kapılar şaha gidelim

Siyaset günleri gelip çatmadan

Açılın kapılar şaha gidelim

 

Pir Sultan Abdal'ım güzel şah canım

Ağlamaktır benim demim devranım

Arşta melek yerde çeşm-i efgânım

Açılın kapılar şaha gidelim  -PİR SULTAN ABDAL

 

Kimisi odun devşirir

Kimi kahvesin pişirir

Al geyen aklım şaşırır

İlle mavili mavili

Köroğlu der ki n'olacak

Takdir yerini bulacak

Mavilim kaldı kalacak

İlle mavili mavili  -KÖROĞLU

 

Değirmenden geldim beygirim yüklü

Şu kızı görenin del'olur aklı

On beş yaşında kırk beş belikli

Bir kız bana emmi dedi neyleyim

 

Karac'oğlan der ki n'olup n'olayım

Akan sularınan ben de geleyim

Sakal seni makkabınan yolayım

Bir kız bana emmi dedi neyleyim   -KARACAOĞLAN

 

 KÜLEBİ'nin HİKÂYE şiiri, sık sık okunup dinlenen, sevilen bir şiiridir. Şiir biçim açısından özellik taşımaktadır. Yedi dörtlükten oluşan şiirde, son dörtlük dışında her dörtlük, "Benim doğduğum köylerde" diye başlamakta; tüm dörtlükler  "biraz" sözcüğü ile bitmektedir. Bu biçim özelliği ve yinelemeler, halk şiirimizde, genellikle dörtlük sonlarında yer alan yinelemeleri anımsatıyor.

Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal ve Köroğlu'nun yinelemelerini seçtiğim dörtlüklerde örnekledim. Burada  şairin Halk şiirimize yakınlığı ve bu kaynaktan yararlandığı görülmekte...Görülen tam da söylediklerine uygun, " Gelenekten faydalanmak demek basma kalıp, dıştan, kopya etmek demek değildir." diyordu şairimiz...

Bir yazımda; "Yeni şiiri anlayabilmek için eski şiiri az da olsa bilmek gerekir."  demiştim ve Divan şiiri üzerinde durmuştum.

Türk ulusu, başlangıçtan bu yana, adları bilinen şairler kadar; adları unutulmuş olanların da şiirlerine ilgi göstermiş ve sevmiştir onları... Halk şiirinden söz ediyorum!

Halkın dili ile söylenen, halkın duygu ve düşüncelerini, uyaklarla, sanatlı bir biçimde dile getiren bu şiirleri bugüne dek  ulaştırma yolunu bulmuştur bu ulus... Atadan oğula, nineden kıza; yani kulaktan kulağa aktarmış ya da cönklere yazarak onları unutulmaktan kurtarmıştır.

Burada, folklordan değil, çok zengin örnekleri bulunan ve genel olarak üç bölüme ayırdığımız Halk Şiirimizin bir bölümünden söz açmak istiyorum. (1-Anonim Halk Şiiri 2- Saz Şiiri /Âşık Edebiyatı 3- Tekke Şiiri)Şiirlerini elindeki sazıyla çalıp söylediği için "saz şairi" adını alan şairlerimizden ve şiirlerinden söz ediyorum.

Saz şairlerinin yapıtlarına 16. yüzyıla doğru rastlıyoruz. Bahşî ve Ozan'dan sonra Kul Mehmet, Öksüz Dede, Köroğlu, şiirleri elimizde bulunan ilk şairlerdir. Ardından Kuloğlu, Cevherî, Âşık Ömer, Karacaoğlan gibi ünlü âşıkların şiirleriyle, bu tarz, gelişme gösterir. Sonraki yüzyıllarda bu şairleri izleyen şairler yetişmiştir. Bayburtlu Zihni, Seyranî, Erzurumlu Emrah ve Dertli gibi...

Kısaca, bir genel giriş yapmak istedim halk şiirine... Bu konuda Agâh Sırrı Levend, Fuad Köprülü,Saim Sakaoğlu, Hikmet Dizdaroğlu, Sadettin Nüzhet Ergun, Şükrü Elçin, Müjgân Cunbur, Feyzi Halıcı, Cahit Öztelli, Ahmet Kutsi Tecer, benim öğretmenim Hasan Eren gibi çok sayıda araştırmacı, akademisyen bu konuya eğilmişler ve çoğu bu konuda daha çok araştırma yapılması gereğini vurgulamışlardır.

Toplumsal ve kültürel değişimlere göre, Halk şiirimiz de ufak değişmeler geçirmiştir; ama özünü ve biçimini yitirmemiştir. Bugün de bir Halk şiirimiz vardır; her çağda halkın acılarını, sevinçlerini özlemlerini, inançlarını dile getirmiştir. 

Dün, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, Seyrani vb. gibi şairlerin yaptığını, bugün Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet, Âşık İhsani, Âşık Nesimi, Âşık Mahzunî vb. yapmışlar; görevi başkaları yürüteceklerdir.

Bizim bir Halk şiiri geleneğimiz var; geleneğe bağlı sanatçılar olduğu gibi, geleneği yıkmak ya da yadsımak isteyen ve karşı çıkanlar da olabilir. Gelenek yok edilemez; o, geçmişin kültür mirasıdır. Tabii ki, gelenek derken, eskiye dönmeyi, ya da geleneği sürdürmeyi kastetmiyorum.

Geleneği aşmak gerekir; yani geleneği yok saymadan, onu çağdaş bir tutumla özümseyip eleştirerek değerlendirip, onu bir basamak yapıp, ileri adım atmak gerekir diye düşünenleri benimsiyorum.

Edebiyatımızın en devrimci şairlerinden biri olan Nazım Hikmet, geleneği yadsımamış, tam tersine onun verilerinden özcü ve ilerici bir anlayışla yararlanmıştır. Ancak bu yararlanmayı "geleneğe dönme ya da onu yeniden kurma" değil, eskisine benzemeyen yeni bir bireşim kurma olarak düşünmüştür.

Mehmet Kaplan, "Külebi'nin Şiiri" adlı yazısında, "Öbür şairler gibi Külebi de üç büyük şiir geleneğinin sırrına ermiştir. Halk şiiri, Divan şiiri, Batı şiiri. Dostlar başlığı altında topladığı şiirler onun hangi kaynaklarla beslendiğini haber verir. Fakat onları keşfetmek son derece zordur. Çünkü Külebi, okuduklarını kanına sindiren insandır. Asla taklitçi değildir. Her şiirde kendini boşlukta hissetmeyen, ne söylediğini bilen olgun bir söyleyiş hissederiz.  Bir gelenek içinde yoğrulmadan bu mükemmeliyete ulaşılabileceğini sanmıyorum." demiştir.

DOSTLAR başlığı altında topladığı şiirlerden örnekler sunmak istiyorum.

 

BAKÎ

Bakî Efendi yaşadı Kanunî devrinde

Şimdi de merkadi bakî memleketin kalbinde

 

Sesi ezanlarda duyulmuştu derin

Hezar bütgedede nâkus yerlerinde.   - CAHİT KÜLEBİ

 

KARACAOĞLAN'A

Bacanak, senin sevdiğin

Kızların gelinlerin

Kemikleri sürme oldu ama

Yaşadı türkülerin.

 

Sevmeye Hörü'nün beli

Yürüyüşü Esme'nin

Bacanak, Elif'i unuttun mu?

Erciyes'te gördüğün gelin.   -CAHİT KÜLEBİ

 

GUILLAUME APOLLINAIRE'E

Paris göklerinde iki uçak mı uçar Guıllaume?

Geçmiş günler gelecekle hep savaşır mı?

Karasına sen mi binmişsin bu uçakların?

Beyazını ben mi sürüyorum?

Günler geçer haftalar geçer de zaman geçmez mi Guıllaume?- CAHİT KÜLEBİ

 

Bu şiirin alıntı yapmadığım dizelerinde Cahit Külebi, Paris'i, Sen nehrini, Eyfel kulesini, Strasburg lokantalarını, Londra'nın sisli sokaklarını, Hollandalı kızları ve kumral saçlı Lou'yu  Apollinaire'e bırakarak memleketinde kalmak istemiştir.

"Ben de gübre kokusunu buram buram

Dolgun kısrakları seviyorum,

O senin kumral büyücü geliyor da aklıma

Yaşamak istemiyorum."  - CAHİT KÜLEBİ

 

CAHİT KÜLEBİ, kendisiyle ilgili - özellikle gelenekle ilgili yapılan değerlendirmelere-  yanıt olarak, "Benim şiirimde halk şiirinin etkisi olduğunu kendim de söylemişimdir. Başkaları da söylemişlerdir. Gelgelelim bu etkiler öyle elle tutulur bir biçimde değildir. Halk şiirinin kendi özelliklerimle karışan bir yansıması sezilir şiirimde. Osman Atillaların, Ömer Bedrettin, hattâ Kutsilerin Anadolu şiirlerinde olduğundan daha az öykünme vardır benimkilerde diyorum. Ben daha çok halk türkülerinin etkisinde kalmışımdır. Ben bir halk ozanı gibi yazmadım ama bir halk adamı gibi düşündüm. Köylü dilinin çeşnisi vardır dilimde. Tümce yapılarımda Anadolu deyimi vardır."  demiştir.

CAHİT KÜLEBİ, kendi şiirini nitelerken en çok "türkü" kavramını kullanır. Aşağıdaki türkü de dostlara söylediği türküsüdür.

DOSTLARA TÜRKÜ

"Dostlarım bilin ki burda

Bir yalnız Cahit Külebi

Garaja çekilmiş hurda

Paslanmış kamyonlar gibi

Bekler durur Ankara'da."  - CAHİT KÜLEBİ

HOŞÇA KALIN.

Aynur
21.08.2021 23:02:55
Yüreğinize saglik

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00