Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


NE 2020’YMİŞ!


Geçen yıl bu zamanlardı, dostlarla yılbaşı planını konuşmuş, evde mi kutlayalım, yok yok, en iyisi dışarıda olalım, mekânlarla iletişime geçmiş, program hakkında bilgi sahibi olmuştuk.

Aralık sonuna doğru, Çin’den gelen haberlerle ve görüntülerle korona diye bir virüsün varlığından haberdar olmuş, aman canım, bizi nerden bulacak, diye kendi aramızda tartışmasını yapmıştık. Ama yine de kitap grubundan kızlarla ve diğer grup arkadaşlarımızla buluştuğumuzda, içimize bir kurt düşmüş, birbirimize sarılıp kucaklaşmasak mı, öpüşmesek mi acaba, düşüncesiyle hareket etmiştik.

Nihayet yılın son günü gelmiş, sıcacık bir ortamda güzel dostlarımızla yeni yılı karşılamış, geleceğin neler getireceğinden habersiz, iyi niyetlerde, iyi dileklerde bulunmuştuk. Umut dolu günlerin beklentisiyle 2020’nin ilk gününü dans ederek kutlamıştık.

Sonrasında, daha sık korona haberleri duyar olmuş, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmiş, burnumuzun dibine kadar gelen bu küçücük virüsün tehlikesi hakkında fikir sahibi olmuştuk. Dünyada pandemi ilan edilmişti, ilk kez bu kavramla tanışmış, neler olduğunu anlamaya çalışmıştık.

Hiç unutmam, çok yakın bir dostumla 8-Mart’ta Büyükşehir Belediyesi Salonu’ndaki etkinliklere katılmış dönüyorken konuşmuştuk öteden beriden, Zeynep, demişti, sabahın beşinde bir şey dürtüklüyormuşçasına gözüm açılıyor, işte çocuklar falan, iş güç kaygıları, gelecekleri, düşündükçe bir daha da uyku tutmuyor, demişti de Allah bugünkü günümüzü aratmasın, beterin beteri var, cevabıyla onu teselli etmiştim.

O olmuştu. O hafta sonu da geniş aileyle son kez birlikte olmuş, iki üç gün içerisinde ülkemizde koronadan dolayı ilk ölüm açıklanmış, neye uğradığımızı şaşırmış, yağmurlu o günün en erken saatlerinde, n’olur n’olmaz, eczaneye uğramış, ağrı kesici, vitamin almış, - o para aylar boyunca cüzdanımda kalmıştı -bir de bankamatikten azıcık para çekmiştim, sonrasında kendimizi evlere kapatmış, kapatmadan önce marketlerdeki talana şahit olmuş, makarna, kolonya reyonlarının bomboş olduğunu görünce dehşete kapılmış, zaten karantina günleri gelmiş, aylarca evlerden dışarı çıkamamıştık.

İşte bu bir yıl boyunca maske-mesafe-temizlik üçlemesiyle yatıp kalktık. En önemli giysimiz oldu maskeler, hatta bir süre ulaşamadık da maske dikmeye kalktık, el yıkamanın aslında nasıl olması gerektiğini öğrendik, elinizi, yüzünüze değdirmeyin, dediler, burnumuza bile dokunamadık, hâlâ hatırladıkça sinirim bozulur, bir keresinde ablam aramıştı da elimizi yüzümüze değdirmeden nasıl yüzümüzü yıkayacağız, diye sorma gereği hissetmişti, bu kadar biçareydik, poşet yıkadık poşet, eve giren ne varsa önce balkona koyduk, saatlerce beklettik, basbayağı makarna paketlerini önce sildik, sonra suyun altına tutup evet evet sabunladık, birbirimize sarılamadık, ailelerimizin, sevdiklerimizin yüzünü göremez olduk, aynı evlerde uzak kaldık, insanlar işsiz kaldı, iş yerleri bir bir kapandı, gün ışığına balkonlardan dokunduk, özgürlüğe, uçan kuşlarla eriştik, saçımızı kendimiz boyadık, kendimiz kestik, kapı önüne dahi çıkmadan geçirdiğimiz üç aydan sonra biz, apartmanın bahçesine inemedik de dama çıktık, karantina aylarından sonra dışarı ilk çıktığımızda nasıl yürüyeceğimizi bilemedik, aşağıya indiğimizde rastladığımız komşunun torunu bebeğin, maskeli yüzlerimizi gördüğündeki dehşete kapılmış ifadesini unutmadık. Aylar sonra ailelerimizi parklarda gördük, arkadaşlarımızla ilk karşılaştığımızda ne kadar sevindik, gönül rahatlığıyla markete, pazara gitmeyi, bir restoranda yemek yeme keyfini, dostlarla bir kafede yorgunluk kahvesi içme konforunu hepten unuttuk,

Doktorlar öldü, sağlık çalışanları, içimiz sızladı, yandık, çocuklarım çok küçük, onlara sahip çıkar mısınız, dediklerinde artık hıçkırıklarımızı tutamaz olduk, aylarca evlerine gidemediler, ailelerini göremediler, balkonlardan alkışladık, haklarını ödeyemeyeceğiz elbette, her an her dakika dualarımızda yer verdik.

En mühimi sorguladık, yani umarım ve dilerim, koronadan başka felaketlerin de ayrıca yaşandığı bu bir yıl boyunca, ne 2020’ymiş, deyip hop oturduk hop kalktık, sağlıkla uyandığımız her günün kıymetini, çocuklarımıza, sevdiklerimize sarılabiliyor olmanın mutluluğunu, bir sofrada tüm aile yemek yiyebiliyor olmanın sıcaklığını, bunlardan mahrum kaldığımız sürece iliklerimize kadar bir kez daha hissettik. Tarihte yaşanmış tüm felaket dönemlerinden ders almamış, dünyayı, yaşadığı gezegeni bu kadar hor kullanmış, kendi elleriyle doğayı yaşanmaz hale getirmiş insanlığın, yine de ders almasını ümit ettik.

2020’nin son günlerinde artık çok yakınımızda dolaşıyor korona. Neredeyse her eve uğradığını, tanıdıklarımızın, arkadaşlarımızın hastalandığını, ismen bildiğimiz kayıplar yaşandığını görüyor, duyuyor, insanların, en yakınının cenazesine gidemediğine, yoğun bakımlarda, hastanelerde yer bulamadığına üzülüyoruz. Rakamlarla ifade edilenler bir can aslında, her biri birisinin annesi, babası, evladı, eşi, neredeyse bir yas evine döndü memleket, hatta dünya, gelecekle ilgili belirsizlikten ziyade, ayakta ve hayatta kalmaya çabalıyoruz. Aşı konuşuluyor şimdilerde, öyle bir dönemden geçiyoruz ki yarınımızdan yana endişeliyiz, birilerine, bir şeylere sımsıkı güvenmek, tutunmak istiyoruz. Bizimkilerle telefon sohbetlerimizde sık sık birbirimize umut verir cümle kullanıyoruz, pek çok şeyden emin değiliz elbette, sağ kalır da görürsek inşallah, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bir tek bunu biliyoruz.

Dilerim gelecekte bir gün bu satırlar okunduğunda, insanlık, bu yaşanmışlıkları hep hatırlasın, dünyanın ve kendi yaşamı için asıl olanın farkına varsın. İyilik, güzellik, sevgi kazanacak günün birinde, buna inansın.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00