ERDOĞAN DÖNEMİ (Kasım 2002 - …… ): RANTİYE DEVLET -2-
Kâr ederken Sayıştay denetiminden muaf tutulup, Varlık Fonu’na aktarıldıktan sonra zarar ettiği açıklanan kamu kurumları...
Özelleştirme ile içi boşaltılan kamu mal ve hizmeti üreten işletmeler...
Görevi dışında fon aktarımına zorlanan kamu finans kuruluşları…
$ - € garantili, milyarlarca $’lık dolarla yapılan usulsüz ihaleler...
Yurt dışına kaçırılan vergiler...
Hesabı verilmeyen uluslararası rezerv satışları...
Ekonomik konjonktürün ve iktisadi kuramın gerektirdiklerine aykırı, keyfi kararlar alınması için atanan liyakatsiz ama çok maaşlı bürokratlar...
Niteliksizleştirerek ülkenin sosyal sermayesini erozyona uğratan eğitim sistemi ve yarını olmayan, nüfus dengemizi bozacak sığınmacı politikaları...
İktidar ve çevresinin lüks merakı, israf üstüne israf!
Saraylar, saraylar, saraylar...
İşte bunlar Rantiye Devlet göstergeleridir.
Öte yandan tüm yanlışlar kayıt altındadır.
Kıbrıs’ta, Ege adalarında, Irak’ta, Suriye’de yapılan dış politika yanlışları…
Kendi milli birliğini bozmaya yönelik açılım politikası…
Terör örgütleriyle mücadele yerine müzakere etmeler…
Toplumu dini çatışmaya sürükleme riski bulunan laiklik karşıtı söylem ve eylemlere gösterilen hoşgörü sonunda 15 Temmuz 2016’da “Devleti işgale yönelik kalkışmada” 250’den fazla yurttaşımızın öldürülmesi…
Eğitimde dini önceleyen, okul programlarına “cihadı” ders olarak koyarken, “evrim teorisi ve felsefeyi” kaldıran, matematiği seçmeli ders haline getiren anlayış…
Gençliğin dini cemaat ve yapılara mecbur tutulması…
“Türk” sözcüğüne duyulan alerji, “Atatürk” ve aile çevresine yönelik saldırılar…
Milli bayram kutlamalarının sınırlandırılması…
Ortak manevra esnasında Dost kuvvet görüntüsü altında bilinçli olarak gemimize saldırıp askerlerimizi şehit eden, Irak’ta dost kuvvet olarak gelip askerimizin başına çuval geçiren, Kuzey Suriye’de düşmanımıza binlerce TIR dolusu silah hibe edenlere bir protesto notası dahi verilmemesi…
Türk Ordusuna yönelik Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına göz yumulup destek olunması…
Anayasa değiştirilerek devlet yönetiminin tek adama dayalı ilkel bir yönetim şekline dönüştürülmesi… Denetim ve şeffaflıktan kaçınılması…
Cahilin “dinle,” yoksulun “kömür ve makarnayla” kandırılması; iktidarın devamı yolunda “cehaletle yoksulluğun” özendirilerek yönetilmesi.
Amerikan-Siyon ortak yapımı Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı…
Gelinen noktada, dış borcun milli gelire oranında cumhuriyet rekoru kırılmış olması…
Sonuç olarak, 1919’da olduğu gibi yeniden, “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke!”
Ve işte size Rantiye Devlet!
…………………………..
Erdoğan Dönemine bir karne vermeye gerek bile yok ise de kayda geçirilmesi anlamında son yirmi yılda bazı ekonomik gösterge değişimleri aşağıda sayılmıştır:
- Toplumun %85,9’u “evden uzakta bir haftalık tatil” yapacak durumda değildir!
- 136 ülkeyi kapsayan kadın-erkek eşitsizliğinde 124’üncü sıradayız.
- 187 ülke arasında ortalama eğitim süresinde 127’nci sıradayız.
- Milli gelirin sadece %3,4’ü eğitime ayrılıyor. Bu oran Arap ülkelerinde %3,9; Küba’da %12,9 ve Moldova’da %9,1’dir.
- Dış borcu en çok olan Dünyanın 6’ncı ülkesiyiz.
- Dış borcun milli gelire oranı bakımından Arjantin’in ardında ikinci sıradayız.
- 180 ülke arasında yolsuzluk ve rüşvet sıralamasında (2016’da) 86’ncıyız.
- 180 ülke arasında basın özgürlüğünde 153’üncüyüz.
- Ak Parti döneminde; – Kadına şiddet %1400, - Fuhuş suçları %220, - Irza geçme suçları %125 artmış!
- Ülke nüfusunun %10’luk en zengini ülke gelirinin %31,1’ini alırken en yoksul %10’luk kesim ülke gelirinden sadece %2,2 pay kullanıyor. Bu durumu %20’lik dilim üzerinden gösterirsek, nüfusunun %20’lik en zengini ülke gelirinin %47,5’ini alırken en yoksul %20’lik kesim ülke gelirinden %5,9 pay almaktadır.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (2016 rakamları) 16.900 başvuruyla en çok dava açan ülkeyiz. Mahkeme kararlarında verilen 64 milyon € luk tazminatın %40’ını ödeyen ülkeyiz.
Üretmeyen, istihdam yaratmayan, halkın sırtından daima kâr eden bir vahşi sermaye…
Veee…“Faiz lobisine çalışıp, faiz lobisine küfreden” bir Devlet Yönetimi!
(VŞ)
