SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


MEVLÂNÂ VE İNSAN


"Ey Tanrı kitabının örneği insanoğlu! Ey şahlık güzelliğinin aynası mutlu varlık. Her şey sensin. Âlemde ne varsa, senden dışarıda değil. Sen ne ararsan kendinde ara, çünkü her varlık sende."  -MEVLÂNÂ

Yazıma "Şeb-i Arus" la başlamak istiyorum. Mevlânâ, ölüm gününü karamsar bir bakışla kaygı verici bir gün değil, yeniden doğuş günü olarak düşünür; çünkü öldüğünde sevdiğine, Allah'a kavuşacaktır. Bu yüzden ölüm günü düğün gecesi veya gelin gecesi anlamına gelen "Şeb-i Arus" olarak kutlanmaktadır her yıl, 17 Aralık gecesi Konya'da...
Bu yıl da 748. yıldönümüdür.
O, yüce bir bilgindir,şairdir, mutasavvıftır, düşünürdür; gönül adamıdır.
        SEVGİ VE İNSANLIĞIN BİRLİĞİ...
"Daha yakın gel, daha yakın. Niceye dek bu yol vuruculuk? Değil mi ki sen bensin, ben de senim. Niceye dek bu senlik, benlik? Tanrı ışığıyız, Tanrı sırçasıyız. Ne diye kendimize karşı bunca inat? Neden aydınlık böylesine kaçar durur aydınlıktan? Hepimiz bir tek olgun kişiyiz, neden böyle şaşı olmuşuz? Neden zengin, yoksullara hor bakar? Sağ, neden kendi solunu hor görür? İkisi de senin elin değil mi? Nedir bu yomluluk? Aşağılık ne?.. Birlik ağacını ne diye böyle eğer durursun? Haydi kaç şu benlikten, katıl herkese, birleş, kendinde kaldın mı bir taneciksin, ama herkese katıldın mı, madene dönersin... Dünyada nice canlar var, anlamda hepsi bir. Testileri, kapları kırdın mı su bir olur gider. Sen birliğe erer de, gönlünü sözden kurtarırsan, can, her görüş sahibine senden haber iletir artık..."

İnsana böyle bakan Mevlâna, tüm insanlara engin bir hoşgörü, merhamet ve şefkatle yaklaşır. Ona göre kim ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, her şeyden önce insandır.
Mevlâna'nın ölümsüz sözlerinden sunduğum bu parça ile gönül dünyanızı aydınlatmak istedim. Onun eserleri yüzyılların ötesinden, Anadolu'nun ortasından yalnız bir ulusa değil, bütün insanlığa aydınlığını uzatmış bir ışık kaynağıdır. O kaynaktan herkes, kendi yeteneği kadar ışık almaktadır. O, yaşam yoluna bilimle çıkmış, yolun sonunu sevgiyle bulmuştur. Şöyle demiştir:
"Bilgi sahibi âlemlere rahmettir. Bütün âlem cesarettir. Bilgi can... Sevgi de bilgi sonucudur."

İyilikle, huzurla, mutlulukla dolu bir dünya yaratmak için o büyük insanı anlamamız gerektiğini tüm insanlığın kavraması en içten dileğimdir.

Mevlânâ'yı anarken, onun yolunda olan bir bilim adamını Oğuz Atay'ın kaleminden tanıyalım...
 "BİR BİLİM ADAMININ ROMANI" -OĞUZ ATAY

Prof. Dr. MUSTAFA İNAN VE MEVLÂNÂ
Oğuz Atay "Bir Bilim Adamının Romanı" adlı kitabında Teknik Üniversite'de hocası olan Prof. Dr. Mustafa İnan'ın yaşam öyküsünü anlatmıştır.

Roman iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Mustafa İnan’ın ölümünden dört yıl sonra Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun “1971 Yılı Hizmet Ödülü”nü Mustafa İnan’a vermesi nedeniyle düzenlenen törenle başlar. Yan blokta bu tören yapılırken diğer tarafta öğrenciler Fen Fakültesi'ne giriş sınavının sonuçlarını öğrenmek için kuyruk oluşturmuşlardır. Bunların arasında “orta boylu, esmer ve ürkek bakışlı, genç bir adam” da vardır. Bu genç, Mustafa İnan’a görüntüsüyle ve şivesiyle benzemektedir. Orta yaşlı bir adam gelir bu gencin yanına ve ona Mustafa İnan’dan söz eder.Bu adamın da bilimle uğraştığı anlaşılmaktadır.
Oğuz Atay, Mustafa İnan’ın hayatını bu bilim adamı vasıtasıyla anlatmaya başlar.
Birinci bölümde Mustafa İnan’ın 1911’de Adana’da ekonomik durumu iyi olmayan bir ailede doğumundan, eğitim hayatı bitene kadar yaşadıkları anlatılır. İkinci bölümde ise Teknik Üniversite’deki öğrencilik yıllarından itibaren başladığı hocalığından ölümüne kadar olan yaşamı anlatılmıştır.
Mustafa İnan, dünyaca tanınan bir bilim adamıdır. Çok zor koşullarda okumuş, eğitimini tamamlamış, hoca olduktan sonra da güçlükler içinde yaşamıştır; ama ahlak ve kişiliğinden ödün vermemiştir.
Romanda, Mustafa İnan, Konya’da bulunduğu dönemde Mevlevilikten etkilenmiştir. Konya’da ailesiyle birlikte iki buçuk yıl kalmışlardır.
Mustafa İnan’ın hayatını anlatan Profesör de “Benim belleğim. o kadar kuvvetli değil, ama bir beyit hatırlıyorum Mevlânâ’dan” diyerek “mülemma” denilen iki dilde karşılıklı yazılmış beyti okur, konuştuğu genç öğrenciye…

“Dâni ki men zi âlem yalguz seni severmin
Ger der berem neyâyî ender gamet ölermin”

Delikanlı hocaya okuduğu beytin anlamını sorduğunda, hoca anlamını ezberlediğini söyler ve okur beytin Türkçesini; “Bilirsin ki ben dünyada yalnız seni severim./ Eğer yanıma gelmezsen senin gamınla ölürüm.”

Genç adam “Mustafa Hoca ‘mistik ’miydi yani?” diye sorduğu zaman da Profesör gülerek Mustafa İnan’ın bütün hayatı boyunca, Konya’nın mistik etkisini hissettiğini söyler. O, en çok Mevlevi ayinlerinden etkilenmiştir. “Mevlevilerin dönen eteklerinin hışırtısını, ney müziğinin güzelliğini arkadaşlarına anlatırken gözlerini kapardı.” der hoca, bu konuda bildiklerini anlatmaya devam eder.
“Bir gün yolda birlikte yürürlerken birdenbire Profesör Cahit Arf’a sormuş: “Sen mistiklere inanır mısın Cahit?” diye. Cahit Arf “O sıralarda Yunus Emre’yi okuyordu durmadan” diye anlatmıştır Profesöre. Cahit Arf; “Ben mistiklere inanmıyorum, ama bu konuyu da bütünüyle reddettiğimi söyleyemem Mustafa” dediğimde  “bu sözlerime Mustafa çok sevindi.” diyerek Mustafa İnan’ın mistisizmden çok etkilendiğini ifade etmiştir.

Mevlevi musikisinin etkisiyle başlayan mistisizme yöneliş onu Hint dillerini incelemeye götürür. Konya’daki  yaşantısından yıllarca sonra “Büyük Arya- Dharma” (Hindu dini üzerine notlar) başlığı altındaki bir yazısını gösterir hoca, genç adama. Bir “ruh temizliği” olarak gördüğü “inanç” meselesi Mustafa İnan’ı çok ilgilendirmiştir. Yazısında da bu kelimelerin bir de “kurtuluş”un altını çizmiştir. Daha sonra Arya-Dharma konusunda bir konferans da vermiştir.
Mustafa İnan, bir bilim adamı olarak tabii ki aklın önemini kabul eder; ama “aklın” yanında hikmet dediğimiz yüksek bilgi kabiliyetine de yer vermek lazımdır. Hikmet, bu âlemin olaylarına, onun üstüne çıkarak mütevazı bir şekilde bakmak, aralarındaki iç ahengi sezmek, aşk ile realitenin derinliğine nüfuz etmektir.
“Bu anlamda bir şair, bir hâkim, bir mutasavvıf ve veli, âlimden çok derin olarak realiteye ulaşabilir. Kim iddia edebilir ki bugün Einstein, Mevlânâ’dan daha çok tabiat sırlarına ermiştir?"
Bu paragraflarda da Mustafa İnan’ın Mevleviliğin etkisiyle oluşan mistik düşünceleri görülmektedir.

Mustafa İnan ülkesinin geleneklerine bağlı bir insandır. Tabiatta-kendi deyimiyle- bir “Sani- i Azamı Kâinat” (Evrenin Büyük Yaratıcısı) olduğuna inanmaktadır.
“Sani-i Azamı Kâinat”a pozitif ilim anlayışına göre, böyle bir yoldan yaklaşmak kabildir, fakat bu yüksek varlığa muhakkak bu tarzda erişmek de şart değildir. Erişmenin belirli bir yolu yoktur; herkes kendi gücü ve kapasitesi ölçüsünde o yüksek “mefkûre”ye erişebilir. Bazıları ilim, bazıları da aşk yolunu seçer; diye özetlediğimiz sözler Mustafa İnan’ın bu konudaki düşünceleridir.
Divan Edebiyatını bilen ve çok seven Mustafa İnan, Fuzûli’nin “Bu yollar arasında bir tercih yapmak cesaretini bile göstermiştir” diyerek şiirinden örnek vermiştir:
“İlim kesbiyle paye-i rifat, arzuyu muhal imiş ancak   
Aşk imiş her ne var âlemde, ilim bir kıyl ü kal imiş ancak”
Mustafa İnan’ın eski bir dostu olan Operatör Doktor Sadi Belger, ‘celi talik hat’ ile onun mezar taşına şunu yazmıştır:
“Hüvel hallakul Baki
 Mustafa ma cae illa rahmeten lil âlemin.”
Bu söz Mevlânâ’nın Mesnevisi’nden bir mısradır ve “Ve ma erselnake illa rahmeten lil âlemin” ayetine dayanır. Profesör, Mustafa İnan’a bu yazıyı Sadi Belger’in yıllarca önce yazıp hediye etmek istediğini, onun “bu söz benim adımla başlıyor, evimin duvarına asarsam, övünmüş gibi olurum.” diyerek kabul etmediğini anlatır.
Oğuz Atay’ın romanı; hem hayatı anlatılan Mustafa İnan’ın Mevlevilikle olan ilgisi hem de Atay’ın bu ilgiyi anlatış tarzı, modernleşmekte olan Türkiye’deki farklı arayışların birleştiği bir nokta olarak Mevlânâ ve Mevleviliğe  yakıştırılan  “estetik kültür” ve “mistisizm” ekseninde düşünülebilir.
HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92