Selim Savaş Karakaş


Meçhul olan hiçbir şey yok!


Belki suç havalarda. Aşırı gerginim, aşırı öfkeli, aşırı asabi, aşırı kırılgan… aşırı duygusal. Mabedimin soğuk yıldızlarından suskunluğumun ensesine uzanan aşk bestesi… Duyuyorum seni.

Henüz yazılmayan bir romanın doğum sancısını çekiyorum belki de; damarlarımda ateş ve barut… Yan yana olması tavan üstü suç! Burası yanmalı, yanıp kül olmalı! Gerçeğin kıyısında efsanelerin saçlarına takılmış gerçek dünyaya açılan sihirli bir kapı. Tavşan deliğinden veya ağaç kovuğundan şelalelere uzanan tılsımlı bir geçit. Hepsi aklımda.

Beynimi parçalayan şuursuzluğun ayak sesleri ile cirit atıyorum sokaklarında aşkın. Tepeden tırnağa arzu ve kan! 

İltifat ettiğim tüm kadınların bedbahtlığını ve susuzluğunu yüzünden okuyorum. Yıllardır kapağı açılmamış, hiç okunmamış serüven ve macera dolu kitaplar. Okunuyor gibi yapıyor kendisi, o kadar zarif ve narin, düşünceli, anlayışlı. Okuyan okuduğunu sanıyor ama bir tek kelimesini bile anlamamış. Yaradılışa aykırı, kahreden bir azap bahçesi kitap. Gülümsüyor gibi yapıyor, gülmüyor; yaşıyormuş gibi yapıyor hiç yaşamıyor. Kadın, harika bir kitap, okundukça daha da çok okunmak isteyen gözleri alev alev bir kitap…

Benim için meçhul olan hiçbir şey yok!

Damlayı derya, çölü Leyla yapabilecek hayal gücüm var. Hayat, şarkısını daima söyler… Gece, tatsız tuzsuz şarkıların rıhtımı olacak kadar sığ değil. Aşinası olmadığım yıldızlara hayallerimin girift tozlarını serpmeye niyetim yok! 

Kanser gibi lanet akşamlara kurban edilecek tek bir dakikam bile yok! Mazimi; senle ilgisi olmayan, senin olmadığın tüm mazimi bir daha hatırlamamak üzere siliyorum usumdan. Hem dünüm, hem bu günüm hem de yarınım olmalı gönül bahçeme yansıyan gülüşün. Gül sensin, gülü deren sen. 

Senden önce yağmurlarımın alın yazısı kalın ve siyah sözcüklerle örülüydü, karalanmış defterler için sükût sirenleri çağırdım; rüzgârı ve sisi dağıttı ellerin. Ne kadar hünerli ve kadife ellerin. 

Sabah 07:15’te kalkan uçağın tek yolcusuydum, uçağa binmekten korkuyordum. Uçuş için hazırlanan uçak, ince ve uzun asfalt yolda yalpalayarak hareket ettikten sonra kanatları yere değecekmiş gibi havalandı. Kalbimde sen vardın, gülüşün ve ellerin vardı. Bulutlardan hızlıca geçiş… Ve dikey uçuştan yataylığa geçiş. Uçsuz bucaksız beyaz bulut üzerinde senle uçuyorum. Bir anda uçuruma yuvarlanıyorum, uçağın tüm çelik zırhı bir bir dökülüyor ve işte o an ellerini tutuyorum, ellerini tutup odama alıyorum seni. 

Keşfediyorum seni, dünya üzerinde senin gibi keşfedilen kadın sayısı bir elin parmak sayısını geçmez.  Düşen uçak parçalarına bakıyorum, kuyruk bir tarafa, sağ ve sol kanatlar başka bir tarafa, gövde ikiye bölünmüş şekilde başka başka yerler düşüyor. Ben seni seviyorum. Benle yaşadığın bir ayın tek bir dakikasını yaşamadan hayattan kopmuş milyonlarca güzel var. 

Belki suç havalarda, ağır bir parfüm kokusu, uçak enkazından sızan yakıtın kokusu, geriye dönüşü olmayan adımların havada çıkardığı pişmanlık kokusu…

Henüz yazılmayan bir şiirimin doğum sancısını çekiyorum.

Damlayı derya, çölü Leyla yapabilecek hayal gücüm var. Hayat, şarkısını daima söyler… Gece, tatsız tuzsuz şarkıların rıhtımı olacak kadar sığ değil. Aşinası olmadığım yıldızlara hayallerimin girift tozlarını serpmeye niyetim yok! 

Kanser gibi lanet akşamlara kurban edilecek tek bir dakikam bile yok! Mazimi, senle ilgisi olmayan, senin olmadığın tüm mazimi bir daha hatırlamamak üzere siliyorum usumdan. Hem dünüm, hem bu günüm hem de yarınım olmalı gönül bahçeme yansıyan gülüşün. 

(vş)

 

YAZARLAR

  • Pazartesi 24 ° / 12.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 24.4 ° / 12.1 ° Güneşli
  • Çarşamba 26.7 ° / 14.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    10276,90%0,67
  • DOLAR

    32,24% -0,12
  • EURO

    34,64% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2390,38% -0,12
  • Ç. ALTIN

    3887,04% 0,00