İnsancıl Yayınları’ndan çıkan “Mahkeme Ağacı” adlı şiir kitabıyla sürdürdüğü yazınsal yolculukta, düşünür Cengiz Gündoğdu’ya teşekkür eden Zeynep Alpaslan; editörü Berrin Taş’ın vurguladığı üzere; “…aydınlıkla karanlığın savaşımını…”sürdürerek “Mahkeme Ağacı”na geliş öyküsüne yer verir. Sonra, eklediği sözcüklerde genel olarak; “Mevsimsiz Fırtına”, “Un Çuvalı” ve “Göz Deliği” adlı kitaplarının “Mahkeme Ağacı”na gidişte Zeynep Alpaslan adına birer denek taşı niteliğinde olduklarına değinip; şiirlerinin insan koktuğundan… üretmenin, yaratıcılığın, felsefenin, şiirin Alpaslan için olan öneminden söz edilirken; onun, belki bir benzetmenin doğru olmayacağı,“dişli çarkların / arasında / yoz / bir / saman / çöpüydü / sürüklenip / giden (Ardından-s.15) yaşamın/yaşamların şiirince sessiz ama hafif olmayan söyleminin ardında sobeyi bekleyen dizelerin yeni yetme izlerinin muştusunu verir…
KÖRDÜĞÜM
ne gecesi belliydi
ne gündüzü
iple çekerdi
ayları yılları
koyaklarda
süt kuzuları
meleşirken
hangi
kucaklarda kaldı
ana kuzularının
kokusu (s.82)
Zeynep Alpaslan’ın yalın, duru, süssüz ama sözlü şiirlerinin yanılsamasına ola ki düşebilirsiniz ve ciddiyetsizliğiniz de sizi utandırabilir. Tam da, okuyup geçilebilecek şiirler dediğinizde ve biçeminin özeline uyup, iyi gizlenen sözcüklerin dizeler bütünlüğündeki şiirselliği sizi ufaktan ufağa rahatsız etmeye başladığında, okumalarınızın tek yönlü tabelası taşımadığını da algılayabilirsiniz.
*GELENEKSEL /FOLKLOR
“Görülmüş müdür / bilmem / yanlış / bir / yoldan / doğru bir yola gidildiği /ama/ görülür / doğru yolun / gidilen / yanlış -yolları”nın, ”Yanlış hesap Bağdat’tan geri döner” çağrışımlarını da anımsatan bir algıyla yer aldığı “Yanlış Yol”(s.24) şiiri; “bir elin yağda/bir elin bağda/…/kaşla göz arasında/…”(s.6); “ateş cürmü kadar yer yakar” (s.58), “gülme komşuna gelir başına”, ”ağlamayan çocuğa meme vermezler”, “eğri otur ama doğru konuş”, “büyük lokma ye büyük konuşma”, “güzel söz yılanı iğne deliğinden çıkarır”; “ne demişler / , insanların dünyası / dilleri kadardır (s.65) ve “…/doluya koysam almıyor/boşa koysam dolmuyor”(s.103); -gözün / -üzerinde / kaşın / var…” (Söz-s.8) gibi özdeyiş ve deyimsel sözlerin başı çeken bir öz tümce olarak, Cemal Süreya’nın “Folklor Şiire Düşmandır” uyarısına rağmen, şiirini gelenek ve folklora doğru taşıdığı görülür.
*İNSAN-YAŞAM-TOPLUM
Yaşam arkalarında paravansız (s.87) sıradan yaşamları şiirlerine taşıyan Zeynep Alpaslan: “içi / güneş sıcağı dolu / gözleri gülerek / bir demet karanfil / almaz mısınız sevdiğinize…/ hiç eskimeyen / okuldaki emektar hocanıza der (önünden gelip geçenlerin arkasından / dudak bükerek / gülümser” diyen çiçekçi kızı o yalın çizgisinde naifsi duygularıyla anlatır: ”donduran soğuktu / moraran ellerini / saklamamış / parmak uçları yırtık / eldiveni”(s.85)
kedi gibi yaşamak
parmak uçlarında
sessice yürüyerek
öğrenmiş sınırını bilmeyi
ben de varım bu evrende
sen gibi diyerek (s.120)
“ada bir yanda / parçalanmış gökyüzü / biçim değiştiren bulutların ardında güneş // görünen o ki uyanmadı deniz / geçen günün sonu” dizeleriyle başladığı “Deniz’in Sesi” adlı şiirin sonunda; “sıkı durun gösterecek / o sımsıcak yüzünü güneş / değer / görmeye” uyarısıyla sürdürdüğü şiirinin son tablosunu egemen düşünselliğinin, duygusunun kinayesiyle ortaya koyar: “günün başlangıcında / Deniz’in sesini / değer-duymaya” (s.11)
Başlangıçtaki yersiz yanılsatmayı çürüten dizelerindeki sanatsal anımsatması, sizin yargılarınızdaki yanlış algıların altına kalın bir çizgi artık çoktan çektiğinden olacaktır ki, gereğini yapma konusunda artık yolunuzdan alıkonulmazsınız. Bu alıkonulmamanın da suskunluğun bozulma adına gelen kinayeli selamını almakla başlayabilir insan ve toplum üzerine uzanan yürümenin sevgi yolu…
SUSKUNLUĞUMU BOZAN
minik bir serçeydi
yalnız pencereme
konan
engin denizlerden
gelen
seçkisi
o açık penceremdi
DENİZ’e (s.81)
“Işıtırdı / dünyayı / Somali’de / küskün bakışlı / çocukların gözleri // umutlarıydı / özlemle bakan / her gün // bir / başka / güzelin” (s.22) dizelerinin yansıması “Her Gün Bir Başka Güzel”(s.22) dünyaya sizi götürmesi elbette ki bu sevgi yoluyla olur… O yolda, Havana’dan Somali’ye, Haiti’den Suriyeli çocuklara uzanan evrensel bir insancıl duyarlılığın kol gezdiği duygulanımlara yalın, duru, geniş açılı bir perspektiften bakarsınız. Savaş eleştirelliğine karşın barışı savunan, doğaya, insana, antik çağlara uzanan öylesine bir zaman tünelinde “insan –savaşa / savaşa –örer / kendini / çiçeklenmiş / bir dalın / sevinci gibi (Çiçeklenmiş-s.49) öfkesi gizlenen bir eleştirellik vardır ki; o da gelip, çağcıl tanıklıkla güncelliğe kadar uzatır yolunu: “Adamışlar / kendilerini –birilerinin / adına –yargılamayı / düşünülmez -yargılananın / adına -zararı” (Birileri-s.10)
ARTILARLA KALAN
yer miydi
gök müydü
bilinçlenmemize
neden olan
oysa toplamıydı
kendinde
insan (s.83)
“Yaprak Dökümü”nde kendince, kısa, öz ama şiiri dışlamayan yaşamındaki sonbahar mevsiminde dökülen sararan yaprakların baharla canlanan öyküsünü dile getirir: “mevsimi olmaz / yaprak dökümünün / kimi yaprak / yeşerdiğinde dalında / dökülüverir toprağa / nedensiz…/ kimi yaprak tanıdıktır / için acır / yıkık bahçesinde // sararan yaprak / tutunamaz dalına / bilir ki düştüğünde / toprağa / alacaktır yerini / yağan yağmurla / canlanan üstü dumanlı / pırıl pırıl-yeniden / ipek tüllü yemyeşil-yapraklar” (Yaprak Dökümü-s.89)
Güneşin rengi vurmuştu
cama
Dışarda kuş sesleri
gözleri gülen çocuklar
şarkılar söylemekte (s.95)
Nerim’e gönderme yaptığı “Doruk” adlı şiirini yine o kendine özgü son bir anımsatmayla sevgi adına şöyle vurgular:
bu doruk
güneşin ışığında
yapraklarla çiçeklerle süslenen
o hiç tükenmeyen sesi
***
ışıl ışıl parlayan
gözlerinin ufkunda
biriken
sevgi (s.96)
“İnsana yürüdü / duraksamadan / yeryüzünün / engin Okeanos’u” diyerek giriş yaptığı ve Cengiz Gündoğdu’nun 75. yaşına armağan ettiği “Yeryüzü Okeanos’u” adlı şiirini ise şöyle sürdürür: ”gecesi gündüzüydü / koşmayınca ardından / kıskanılır uzaktan / bin bir çiçek açan /kır bahçesi”(s.113) adlı şiirini:”sestir kalıcı olan / bu engin dünyanın / yeryüzü Okeanus’u” dizeleriyle bitirir.
MAHKEME AĞACI
mahkeme ağacı
dendi mi
anlar arkadaşım
birbirimizi görmek mi
istedik
orada buluşuruz
gövdesindeki
gölgesinde
mahkeme ağacının
kala kala
bir o kaldı
mahkeme ağacı
***
ne de güzel kokar
çiçeklerin
mahkeme ağacı (s.117)
*(Mahkeme Ağacı/şiir/Zeynep Alpaslan /İnsancıl Yayınları/Kasım 2018/ 120 sayfa)