Yerküremiz, kıtlık ve açlığın insanlığın geleceğine ciddi tehdit oluşturduğu kritik dönemden geçmekte. Daha önceki dönemsel veya bölgesel sıkıntıların ötesinde seyreden yeni tehdit topyekün beşeriyeti etkileyecek boyutta.
Dünya Gıda Örgütü FAO, Dünya Gıda Programı WFP, UNICEF ve WHO gibi açlıkla da mücadele eden, nihai hedefi sıfır açlık gibi insani projeler geliştiren uluslararası kuruluşların meşakkatli gayretleriyle azalmaya yüz tutan küresel açlık eğrisi yeniden tırmanışa geçmiştir.
SAYILAR
Bilimsel çevreler ve uluslararası kuruluşlar, acil önlem alınmazsa geri dönüşü olmayan insanlık dramlarının eşiğine gelindiğine işaret etmekte.
Bu tespitlere göre;
3 milyar insan yeterli gıdaya ulaşamamakta, 1 milyar insan yatağa aç girmekte, 345 milyon kişi açlık çizgisinde, 45 ülkede 50 milyon insan açlıktan ölüm eşiğinde, Günde 15 bin, yılda yaklaşık 6 milyon çocuk açlıktan ölmekte.
BM, günde 152 milyon insana gıda desteği veriyor. Ancak, çatışmalı bölgelere giriş yasağı nedeniyle Güney Sudan ve Yemen’de açlık sınırındaki milyonlarca insana sadece havadan gıda paketi atılabilmekte.
Uzmanlar, sağlıksız beslenen 3 milyardan fazla nüfusun uzun vadede gelecek kuşaklara yükleyeceği gizli maliyetin tahminlerden kat kat fazla olduğunu rapor etmekte.
NEDEN?
Yerküremizi açlığın eşiğine getiren kriz birçok nedene dayanmakta olup bunların çoğunun insani kusurlardan kaynaklandığı görülmektedir. Savaş ve çatışmalar, iklim felaketleri, pandemi tahribatları ve
hepsinden önemlisi uluslararası toplumun beceriksiz yönetimler altında organize olamaması başta sayılmakta. Açlık çekmekte olan kitlelerin yüzde 60’ı savaş ve çatışma bölgelerinde bulunmakta.
Son Ukrayna örneği, bir ulusun savaşla nasıl yerlerinden edilip, geçim ve üretim kaynaklarından uzaklaştırıldığını gösterir. Yine Ukrayna odaklı tahıl krizi şimdiden küresel arzı etkilemeye başlamıştır.
İklim değişikliği, yaşam alanlarını, üretim kaynaklarını tahrip ederken, aynı şekilde COVID-19 pandemisinin kestirilemeyen sosyal ve ekonomik sonuçları da üretim ve planlama dengelerini bozmakta, toplumların kendi kendini doyurma imkânını elinden almaktadır. Asimetrik Covid varyantları, maymun çiçeği tehdidi belirsizlikleri arttırmaktadır.
SIFIR AÇLIK
Savaşlar, iç çatışmalar, ekonomik buhranlar ve yönetim beceriksizliklerinin yanı sıra iklim felaketleri, kitlesel göçler küresel üretim-tüketim zincirini zayıflatmış Pandemi çaresizliği de bu gidişata tuz biber ekerek gıda krizini had safhaya ulaştırmıştır. Pandeminin ekonomi, sağlık, eğitim ve kitle ruh sağlığında boyutu kestirilemeyen çaresizliklere yol açabileceği öngörülmekteydi. Birleşmiş Milletlerin, açlığın 2030’a kadar yeryüzünden tamamen silinmesini öngören tarihi ‘’sıfır açlık’’ hedefinin mevcut kriz karşısında daha ileri tarihe alınması kaçınılmaz olmuştur.
KRİZ
Uzmanlar, esasen dünya nüfusunu doyuracak kadar gıda üretilmekte olduğunun altını çizmekte, rasyonel üretim-tüketim planlaması ve israfın önlenmesi ile açlığın üstesinden gelinmesinin mümkün olduğuna işaret etmektedir. Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri israf edilmektedir. Sadece ABD’de çöpe giden gıda, açlık çeken Afrika ülkelerinin toplam üretimine eşittir. İnsanlığın bekasını ilgilendiren küresel tehdit karşısında devletler, yönetimler ortak çözümler için bir araya gelememektedir. Hep birlikte içinde olduğumuz, batarsa istisnasız hep birlikte batacağımız geminin düze çıkarılması eksersizinde devletler hala kendi çıkarlarını önde tutarak acil eşgüdüm çağrılarına etkin katılım göstermemektedir. Hâlbuki insanlık olarak zengin fakir demeden tüm ülkelerin dayanışma için elini taşın altına koymak zorunda olduğu kritik küresel bir mesele ile karşı karşıyayız.
