Esat Yavuzturk


KİTAP OKUMAK


          Okumak öğrenmek demektir. Öğrenmek, bebeklikten başlayıp ölene kadar devam eder. Gülücükler göndermeye başlayan bir çocuk her gördüğüne heveslenir ve eline almak ister. Bazısı onunla oynar veya ağzına götürür. Eğer konuşabiliyorsa annesine de sorar. “Anne bu ne?” der. Anne bu soruyu yanıtlamayıp da “Aman, sen ne yapacaksın onu?” derse, çocuk bir kayaya çarpmış gibi geriler, dolayısı ile de annesine küsmüş gibi olur ve bir daha da sormaz!.. Bu durum çocuğun öğrenme özleminin önünü kesme olur. Dünyadan haberi olmayan böyle bir anne ve babanın bu tutumu yetmez gibi; Orta Çağdan kalan, çağımıza uymayan bazı öğreti ve gelenek-göreneklerin de sanki bir marifet gibi sürdürülmesi devam edilerek insanlar “mantık tutsağı” yapılarak sömürüye hazırlanıyor. Ne yazık ki bu insanların ömrü de hep birilerini çekiştirmek ve dedi-kodu ile geçer! Şunu da unutmayalım! Duvar, taşlarla yükselir. Yani aileler kültürlü olursa devlet de kültürlü olur.

         Eğer anne kültürlü ve anlayışlı bir hanımsa, çocuğunun her sorusuna yanıt vererek bilinçlenmesine yardımcı olur ve çocuk da bu yanıtlardan cesaret alarak sormaya, dolayısıyla da öğrenmeye devam eder. Şimdi belki diyen olur ki; “Çocuk bu, soracak da ne olacak?” Şunu unutmayalım. Herkes ancak kendi çevresini görüp, duyduğu ile öğrenip bilinçlenir. Genellikle sorular da bilmediğini öğrenmek içindir. 

          Aslında dünya o kadar büyük ve sorunludur ki, bizim bunlardan haberimiz olmuyor. Yeryüzünde yürüyen, koşan, uçan, yüzen, küçüklü-büyüklü milyarlarca canlı vardır. Denizlerde hiç görmediğimiz türlü yaratıklar yaşıyorlar. Elimizde kullandığımız aletlerin, yediğimiz yemeklerin nasıl yapıldığını merak ederiz. Basit görünse de bunlar bizdeki bilgi eksikliğidir. Elbette her şeyi öğrenmek mümkün değil, ama etrafımızdaki olayları, görüp duyduklarımızı ne kadar öğrenmek istersek bilincimiz o kadar artar. Kendini tanıyan insanın bilinci arttıkça, “dünya olayları karşısında kendinin ne kadar cahil olduğunu” düşünerek daha da bilinçlenmek için uğraşır. Ama bunları nasıl öğreneceğiz?

           Asıl sorun buradadır!.. Öğrenmenin üç temel kaynağı vardır. Bunlar; dinleyip, görüp ve okuyarak öğrenmedir. Dinleyerek öğrenmenin ilki, anne ve babadan başlar. İnsanların çoğu çocuklukta başlayan bu temel öğretiler üzerinden yürür. Bilinci tam gelişmemiş olanlar etrafındaki insanları dinler, ama pek çoğu yaşadığı bölgenin dışına çıkamadığı için duydukları ile yetinir. Gezip görmek ise öncelikle maddi imkâna dayanır. Bu imkâna sahip olup da geziye gidenlerin birçoğu, macera olsun diye giderler. Fotoğraflar çekip yakınlarına gösterip mutluluk duyarlar. Azda olsa bir şeyler öğrenmiştir, ama bunlar da sanki resim seyretmiş gibi geçicidir. Bir şeyler öğrenmek maksadı ile geziye çıkanlar ise gittiği yerler hakkında, gördüğü güzellikler ve tarihi olaylardan bilgi edinirler. Çok meraklılar ise notlar alarak yazılı bir belge oluşturur. Gezilerek öğrenmek de böyle oluşur, ama her yere gidip her şeyi görüp öğrenmek mümkün olamıyor. 

            Üçüncü şık ise okumaktır. Yazımızın asıl konusu da “Kitap okumak.” Evet, bilenleri dinlemek, gezip görmek de bir tür okumaktır; ama hiçbiri kitap kadar bilgi yüklü değildir. Çünkü dünyadaki tüm bilgiler, kitaplar aracılığıyla herkesin ortak malı olur. Kitap mı? Kütüphaneler, kitapçılar ve okullar kitaplarla doludur. Milyonlarca kitap çeşitleri içinde her türlü bilgiler vardır. Meslekle ilgili kitaplara bir sözüm yoktur, ama diğer kitaplar hakkında seçim yaparak okumayı öneririm. Neden mi? Her yazar kendinde olduğu kadar bilgiyi kitabına aktarır. Bazı yazarlar da kendini kanıtlamak veya çıkarı için kalemi eline alıyor. Böyle bir yazarın bilgisi veya yazdığı yazı acaba ne kadar gerçekçi olabilir? Zamanımızdaki Liberaliz özentili ‘post modern’ yazarlar ise bir moda yaratarak, içinden çıkılmaz bir bulamaç yapıyorlar. Gerçeği öğrenmek ve zaman harcamamak için kitap seçerek okumayı öneririm.

              Herkes için bilinçlenmenin en geçerli yolu ise okumak, okumak ve okumaktır!.. Ama hangi kitapları okumalı? Macera ve yaşam öykülerini anlatan romanlar, öyküler, şiirler de okunmalı. Evet, yukarılara bu merdivenlerle çıkılır, ama bunlar sayfa çevirmiş olmak için okunuyorsa, buna kitap okumak denebilir mi? Elbette klasik denilen yapıtların bir özelliği ve öğretisi var, ama bana göre esas okunması gereken, yani kişiyi olgunlaştıran düşünsel ve fikirsel kitaplarıdır. Bu kitaplar asla diğer kitaplar gibi okunmamalıdır. Düşünsel kitaplardaki bir konu ilk okunuşta belki tam anlaşılmamış olabilir. Kitaptaki bir konuyu iyi anlayabilmek için paragraf, hatta sayfa bile tekrar takrar okunduğu zaman daha iyi anlaşılır. Gerekirse bazı yerlerin altı da çizilebilir. Kitap okumak, anlamak ve öğrenmek demektir. Okuduğun kitabı anladığın zaman kitap okumuş ve bilinçlenmiş olursun.

           Büyük yazar Maksim Gorki, ‘Edebiyat Yaşantım’ isimli kitabında: “Kitaplar, insanlarda görmediğim, ya da bilmediğim bir şeyi önüme serebiliyor. Kitapları seviniz; onlar, yaşamınızı daha çekilir hale sokacak……… İnancınıza ters düşse bile, içtenlikle, insan sevgisiyle, iyi niyetle yazılmış her kitap, değerlidir,” diyor. 

           Çağımız bilim ve teknoloji çağıdır. Bazıları diyebilir ki efendin bilgisayarın tuşuna basınca istediğimiz bilgi önümüze çıkıyor. Hatta bilgi yüklü akıllı telefonları çanta ve cebimizde bile taşıyoruz. Bunlar gerçek ama bilgisayarla gerekli çalışmalar hariç; özellikle gençler ‘telefon tutsağı’ oldukları için etrafla ilgilerini kesip telefonla oynuyorlar. Zamanla bilgisayardaki kayıtlar da silinip, unutulabiliyor. Kitaplar ise tüm dünya bilgilerini masana getiren ve kalıcı kaynaklardır. Onun için ki kitaplar senin için bulunmaz bir hazinedir diye düşünüyorum. Tabi bunu değerlendirmek, ilgi duyanlara kalıyor!... İyi okumalar.

YAZARLAR

  • Çarşamba 26.7 ° / 14.1 ° Güneşli
  • Perşembe 28.6 ° / 15.6 ° Güneşli
  • Cuma 30.8 ° / 18.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    10264,01%-0,70
  • DOLAR

    32,25% 0,00
  • EURO

    34,70% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2396,18% -0,16
  • Ç. ALTIN

    3891,70% -0,29