Cumali KARATAŞ


KİTAP FUARI NOTLARI


Yazarla okurun mesafesini azaltan kitlesel sanatsal,  kültürel ve eğitsel etkinliklerin en önemlilerinden biri olan kitap fuarlarından biri de, iki yıllık pandemi engelinden sonra yeniden Adana’da kapılarını açarken; usta isimlerin yanı sıra, Adana belediyelerinin desteğiyle bölgedeki isimler de 14. Çukurova Kitap Fuarı’nda okurlara kitaplarını imzaladı.     

 

 

            *ÇUKUROVA KİTAP FUARI

          19/27 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen TÜYAP 14. Çukurova Kitap Fuarı’nın uzun bir pandemi sessizlik sürecinin ardından kapıyı açtığı yer olan Adana’dayız… Eski şahşahasında olmayan, biraz da zaman kaymasından kaynaklanan böyle bir buluşmada aceleye getirilen bir hava var ki, doğaldır da, cebe uzanma tereddüdünü yaşayan ellerin çekimserliğiyle birleştiğinde, canlılık konusunda az da olsa pek umutlu olduğu söylenemez. Kuşkusuz, pandemi kaygısının katılımcı yazar ve yayıncıların kitap fuarına yakın durmadıkları gibi bir kanı da henüz tamamen ortadan kalkmış değildi.   

Pandemi sürecinin baskın etkisiyle fuar benzeri kalabalık ortamlardan kendini uzak tutma eğiliminde olan yetişkin kitlenin de fuarla ilgili yoğunluk konusundaki olumsuz bir etkisinin; özellikle bu yıl eğitim kaynaklı çocuk ve genç ziyaretçilerin fuardaki artı gibi olumlu eksisiyle örtüştüğünde, denge sağlayabilecek bir eşitlik vurgusu taşıdığı da söylenebilir. Her şeye rağmen, pandemi ve ekonominin gölgesinde kendini arayan böyle bir kitap fuarının Adana ve Çukurova’da varlığının çok yönlü yararları olduğu düşünülebilir….

Bu yararlardan ilki, kentsel nüfus yoğunluğunun verdiği oranlara dayanarak edebiyatın ve sanatın başkenti diyebileceğimiz Adana’da böyle bir kitap fuarının olmasının şanına yakışır bir gelenek temeli olarak değerlendirilebileceği ve kopukluk taşıyan kitap/okur ilişkisini diri tutmaya katkı sağlayabileceği gibi; pandemi ve ekonomik olumsuzluklardan etkilenen yayınevi ve kitapçılar açısından bir hayat öpücüğü özelliği taşıdığı da söylenebilir. 

           

            *ŞAİRLER - YAZARLAR

            Yaklaşık 7-8 yıl kadar önceki ilk kitap fuarlarından birinde, Adana gezi notlarına eklenebilecek, özgünlüğü de bulunan kitap fuarıyla ilgili 2-3 sayı yapmıştık. Orhan Kemal’den, Talip Apaydın’a, Muzaffer İzgü’den Cezmi Ersöz’e uzanan bu fuar içi yazın notlarımızın sonuncusunu ise Ataol Behramoğlu-Haluk Çetin ikilisinin Adana Barosu’nda gerçekleştirdiği imza günlü şiir etkinliğiyle sonlandırmıştık. Şimdi, aynısını yapacak değiliz. Tanıklığımıza koşut seyreden çalışmamızda daha sade, farklı notlar vereceğiz.

            Yazı çıkarmaya çalıştığımız, Sevgili dostumuz Ataol Behramoğlu’nun, Tekin Yayınevi’nden çıkan, kendi seçtiği, “Yarım Yüzyıldan Şiirler” yanında bir de uzun bir söyleşimiz vardı fotoğrafı aceleye gelen. Bu fuarda hal hatır sorup, onu tamamladık derken, hemen saadete gelmeyi düşünüyorum… Ataol Behramoğlu, Türk ve dünya edebiyatı için önemli bir isim. Şiirlerinin yanı sıra dörtlükleri, geleneğin teknik olarak çağdaşlıkta kendini lirizmle duyumsattığı bir şair. Ve siz bakmayın onun öyle: “Ürküntü duymazdım belki / İki tarih arasına sıkışmak / Onurumu incitmeseydi.” Diyerek 76’lardan seslenmesine… Gerçekçi edebiyatını insan odaklı romantizme koşut ‘yaşayarak öğrendiği’ şiirleri yerleştiren Ataol Behramoğlu, 1974’lere çağa tanıklığında simgesel dörtlükler büyütür…

Cellat uyandı yatağında bir gece

"Tanrım"  dedi  "Bu ne zor bilmece:

Öldürdükçe çoğalıyor adamlar

Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."

           Bir söyleşi hazırlığında olduğum sinema ve dizi oyuncusu, basın kökenli yazar Sayın Rıza Akın’ın “Babamın Yalanları”ndaki güzel Adana öyküleri de fuar boyunca yol arkadaşlığı yaptıklarım arasındaydı. Basın ve tiyatro emekçisi farklı ve özgün bir yazar olarak yola çıkan sevgili dost Rıza Akın’ın uğrayacağından duraklarından biri de roman olabilir.  

             Adana Büyükşehir Belediyesi’ndeki standımıza gelme zarafet ve olgunluğunda bulunan Cumhuriyet gazetesinin diğer bir yazarı da Mustafa Balbay’dı… Sayın Balbay, standa kadar gelerek selamlaşma inceliğinde bulundu. Bizimle olan fotoğrafında da, uyumlu olsun diye, dolu başak örneği, eğilerek görüntü verme zarafetini gösterdi. Kendilerine buradan sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

               Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Adanalı kıymet yazar Muzaffer İzgü’nün oğlu Şahin İzgü de, tıpkı Orhan Kemal’ın oğlu Işık Öğütçü, Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz ve diğerleri gibi, babasının bıraktığı yerde yazarlık bayrağını alıp koşanlardandı. Kimilerinin kitaplarını yaktığı yerde oğulların babalarının yazarlık mirasına sahip çıkmaları elbette ki güzel bir şeydi. Şahin İzgü ile de güzel bir sanatsal sohbetimiz oldu. 

               Bazı etkinliklerde birlikte yer aldığımız değerli yazar dostlarımız Şahin Vural Atal ve Mehmet Çetinkaya ile birlikte bu imza gününde de birlikteydik.  Özgün Yayıncılık’ı ayağa kaldıran Söylem Dergisi kurucusu Mehmet Çetinkaya, yayınevinden çıkardığı kitaplardan, adıma imzalanan “Çavlanların Çığlığı” ile Av. Şahin Vural Atal’ın, “Varlık” göndermeli “Bostan Arkası Sokak”tı.

               Naçizane, oldukça geciktiğim kitaplaşmada kendimle ilgili bir yayın maratonum da vardı… “Öyle Kal”, “Çocuk ve Şiir” adlı Adana Sokak Çocukları Derneği yararına 2002’de çıkardığım kitaplarla birlikte “Öykü Çınarı” adlı ulusalda 2 basım yapan 10’lu çocuk setinin devamı olarak 2021 Aralık’ında yayınlanan “Öykü Güneşim”, “Ali’min Öyküleri” ve “Alp’ten İnciler”le naçizane, 2021 yılında çocuk edebiyatını kapatarak; 2022 yılında Adana ve 2023 yılında da Cumhuriyet, Atatürk ve Sakarya konulu üçer seriyi nasıl yayınlayabilirim diye düşünmeye başlamıştım. Tabii hepsi bu değildi… 27 yılda Toroslar’ı Aşan yazar, sinemacı ve sanatçılarla yaptığım röportaj ve söyleşilerden oluşan “Çukurova Söyleşileri” Seyhan Belediyesi’nden; Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’ne Çukurova sanatçıları televizyon belgeseli çalışmasında sanat danışmanlığı yaptığımız sürede çıkardığımız “Postacı Adana Yollarında” adlı biyografik çalışmamız Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz yıllarda yayınlanmıştı. Bunlara ek olarak da halk şiiri, mani, dörtlük, hece ve serbest şiirlerin yanı sıra öykü, söyleşi, elş.deneme, gezi notu, sanat gündemi, araştırma, inceleme ve derleme gibi birkaç yılda çıkması gereken kitap tasarıları vardı ki; şiir, öykü vb. popüler olmayan yazınsallık önce ekonomi sonra zamana  dayandığından dolayı belki de bunlar bir düştü. Tüm bunları aşıp da romana gelebilmek, özellikle Adana öykü ve romanına girebilmek bir ömre sığmayacağının kaygılarını da akıllara getirebilirdi.  

               Her neyse, dönelim fuara…     

               Fuarda, imzalı gelen diğer iki kitap ise, Yaşam Sanat Derneği, Yaşam Sanat dergisi ile birlikte Aysad’la yayıncılığı yürüten öykücü Mehmet Taşar’ın imzaladığı, söyleşi için de katkı sağlayan  “Güz Sürgünleri” ve “Gün Düne Yas/lanır” adlı öykü ve deneme kitaplarıydı.

              

            *BÖLGE YAZARLARI

            Özellikle geçmiş yıllardaki Çukurova ve İstanbul kitap fuarlarındaki imza atmaktan yorulan tanınmış, popüler yazarlara bakaraktan, bölge yazarlarının verdiği savaşım, özellikle hak etmeyen güçlü kalemler adına bir eziklik duygusu taşıdığı söylenebilir. Ve bu yıl,  görüldüğü üzere de, kitap maliyetlerinin tavan yaptığı bir dönem olduğundan da ki, kitap düşü kurmak da ne yazık ki öyle her babayiğidin artık harcı olmasa gerek.

            Şimdi burda kitap diyoruz, şiir diyoruz, öykü diyoruz… Ama öyle kitaplar, şiir yazanlar vardır ki, halk tabiriyle: ”Şiir demeye bin şahit” lazım. Fakat diğer yanda da, bir anlamda da şiire olan saygısından dolayı ölümüne kadar kitap sahibi olamayan, olmaya cesaret edemeyen Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal’ı, belki de bu gün 100. Basıma dayanan “Hasretinden Prangalar Eskittim”li Ahmed Arif’i;  Yaşar Kemal’ın Çukurova’sını, Özgün Yayıncılık’tan telifli olarak çıkan tek kitabı olan “Sevi Yansıması”yla şiirleştiren M. Nuri Ayvalı gibi nitelikli ve omurgalı şairlerimiz de yöresellik adına anımsamadan geçemeyeceğiz. Benim gönlüm şundan yanadır ki, değil Adana’da Çukurova’da, bu fuarlarda dahi, ne yazarsa yazsın, tarafsız seçici kurullar tarafından bir sanat eleği olmalıdır. Böyle olduğunda edebiyat ve sanat adına yozlaşma ve bozulmanın önünü kesmek adına yararlı bir hizmet verilmiş olur.

            Bir diğer konu ise yazar gibi imza günü yapmalıyız… Tamam bir kısır döngü var, çaba göstermeliyiz ama bir pazarcıdan da farkımız olmalı. Kendimize çok güvensek bile, edebiyatın ufkunda doğan ustaları gördükçe, derinlikleri algıladıkça, alçakgönüllülük erdemini elden bırakmamalıyız.

Adana ve Çukurova’nın edebiyat, müzik, resim ve sanat bağlamında fotoğrafını bir ideal uğruna 1980’lerden beri çıkarmaya çalışan; ölçekli yaklaşımımızda hak eden düzeyli şair, yazar ve sanatçılarla sanat tarihine gazete, dergi ve kitaplarla kalıcı sanatsallıklar  bırakmaya çalışan bir arş. yazar olarak bölgemiz ve yöresellik hakkında daha çok konuşulacak şeyler olsa da, bunlar sırası geldikçe konuşulacak ve gerçekleştirilecektir.  

            Yeniden fuara döndüğümüzde…

14. Çukurova Kitap Fuarı’ndaki Adana Büyükşehir Belediyesi, Çukurova Belediyesi, Yüreğir Belediyesi ve Sarıçam Belediyesi stantlarında yöremiz yazarlarının imza günleri yaptığını görüyoruz. Çukurova Kitap Fuarı’nın ilk günlerine göre güzel bir içe dönük çalışma. Bundan sonra da elbet daha yararlı ve yöresel bağlamda güzel olan çalışmalar ortaya konabilir. Bölgemiz yazarlarına duyarlıklı yaklaşan, onlara salt imza günü olanağı değil, ikram ve sevgi, saygıda da kusur etmeyen Adana Büyükşehir Belediyesi, Çukurova Belediyesi, Yüreğir Belediyesi ve Sarıçam Belediyesi yetkilileriyle, Adana B. Şehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Başkanlığı ile Altın Koza A.Ş. yetkili ve personeline de katkı ve özverilerinden dolayı teşekkür etmemiz gerekir. Adana olarak bir bütünlük kazanan bu sunuda, şuna da değinmekte yarar var ki; şimdilik, yöremiz yazarlarına parkurda yer açılırken, varlığı iddia olan sanatta gerisi yazara kalmıştır… Yazar, yeteneğine ve kalem gücüne koşut sanat bayrağını doruklara taşıyacak ya da yerinde sayacaktır. 

            *SANAT - EDEBİYAT MÜZESİ

            Kitaptan devam edecek olursak, yerel yönetim ve belediyelerin önderliğinde oluşturulabilecek yetkin ve tarafsız bir seçici kurul, kendisine ulaşabilen yayınlanmış kitapları değerlendirerek belli oranda satın almanın yanı sıra, çeşitli gün ve etkinliklerde kitap okurlarına ulaştırılabilir. Böylece, Adana kaynaklı düzeyli sanat yayınlarının yerel bir envanteri oluşturulabildiği gibi, yetenekli yazarlara kitap yayını konusunda olumlu bir kazanım sağlanmış olur. 

            Tabii ki bu salt edebiyatla sınırlı değildir…

            Resim, heykel, müzik vb. dallara da aynı şans verilmelidir ki, kişisel sergi açan bir ressam da aldığı destekle pahalı olan sanatında yeni resimler, tablolar yapabilsin, sergiler açabilsin.

            Ve bunları algılarken dev bir sanat müzesinin içerisinde edebiyat müzesi, müzik müzesi, resim müzesi olduğunu düşünün… “Sarı Sıcak”ların “Bereketli Toprakların”dan gelen Orhan Kemallerin, Yaşar Kemallerin, Yılmaz Güneylerin, Fazıl Hüsnü Dağlarca’ların, Demirtaş Ceyhun’ların, Arif Keskinerlerin, Aziz Şenseslerin, Mustafa Sağyaşarların, Şener Şenlerin, Ali Şenozanların ve daha nice adı sanı olan onlarca sanatçılarımızın sürekliliğini sağlayan ve de Çukurova’nın merkezindeki sanatın başkenti Adana’nın hak ettiği donanımlar değil mi bunlar? Bu kimliği taşıyan daha nice sanatçılar aramızdan çıkacaksa ki, mutlaka çıkacaktır, aramızda gizlenen bu yazarları biran önce gün ışığına çıkması gerekir. Ayrıca, bu zenginliğimiz, tüm Adana belediyelerimizin ortak ülküsü olmakla birlikte siyaset üstü bir işlevi olan bütünlüğümüz boyutlarındadır.  

            Böylesi bir izlenim ve düşünce egzersizinden sonra, nice güzelkitap fuarları ve yapıtlar dileğiyle, “İnsancıl” dergisinde yayınlanan bir Adana/Çukurova şiiriyle yazımızın sonlanmasına ne dersiniz…

GELEBİLSEM

Kırsam yolların karını, buzunu;
Toroslar'a vursam kendimi.
Sana gelebilsem bir,
Gelebilsem...
Delidolu bir gecenin koynunda
İnci gülüşlerinin sesini arasam.

***

Askere giden yiğitler,
Sıladan ayrılan gurbetçiler gibi;
Ayrılığa el mecbur saatlerde,
Yakut kuytulardaki,
Ay ışığı gülümsemelerinin rüzgârında savrulsam.
Düşsem, yollara düşsem;
Tadını bilmediğim kokunun izini sürsem.

***

Sana gelebilsem bir;
Bir gelebilsem işte.
Ölüm bile o kadar zor olmaz.
Ayrılık belki.

***

Kaybetsem izini,
Bal benekli bülbüllere sorsam;
Kümelenen makilere.

Bir gelebilsem sana gelebilsem…
Düşlerim vurgun yemez hiç böyle.
Tutkularım bozgunlarda talan olmaz…
Vururum sırtıma acılarımı.
Pamuk elli selamını beklerim.

***

Kırsam yolların karını, buzunu;
Toroslar’a vursam kendimi…
Düşsem, yollara düşsem.
Tadını bilmediğim kokunun izini sürsem.

Cumali Karataş

 

*(İnsancıl dergisi/Sayı:361/Ağustos 2020)

 

 

 

Salih KOÇ
7.03.2022 00:01:13
Merhaba Cumali Bey, Bilmem beni hatırladınız mı? Fuar ile ilgili yazımızı görünce okudum. Şartlar nedeniyle öyle uzaklara gitmek artık ne mümkün. Yazınızı okuyarak şöyle bir fuar kokusu almak istedim. Birebir yaşanmış gibi olmasa da sizin gibi tecrübeli birinin kaleminden fuar izlenimlerini öğrenmek benim için önemliydi. Salgın nedeniyle insanların çekincrleri arttı. Tam da kitap okuyacak ve kitaba bütçe ayırabilecek insanlar salgın nedeniyle biraz uzak kaldılar mı ki diye düşünmüştüm. Tabi biz de yaşımız icabı o katagori içindeyiz. Kendimizden de pay biçerek kalabalık ortamlardan kaçınmaktayız. Hal böyle olunca genel atmosferin de buna paralel olması doğaldır. Çocuk kitapları serisi yaptığınızı da bu vesile ile öğrenmiş bulunmaktayım. Biz İstanbul'dayız. Nasip olur da görüşebilir miyiz bilemiyorum... Size imzalı iki kitap göndermiştim. Vahit Bey'in önerisiyle. Bana "onları okur, tanıtım paylaşımı yapar" diye söylemişti. Ben de o hevesle neredeyse bütün yazılarınızı okumaya çalıştım. Dikkatinden kaçmış da olabilir. Çok da önemli olmamakla birlikte beklentimin devam ettiğini de söylemezsem kendime ayıp etmiş olurum diye düşünüyorum. Bu yorumu telefondan yazıyorum. Hatalar olabilir. Yüreğinize sağlık diyorum...

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00