ALİ TAŞ ADN.


“KIRMIZI KIZ”(*)


Emin Doğan “Badem Çiçekleri” (şiir), “Kırmızı Kız” (öykü), ”Mutlu Aile=Mutlu Çocuk” (çocuk gelişimi) ve “Yeşilim” (öykü) kitaplarını yayınlamış. Yalın, duru, yerel, yöresel, folklorik ve otantik yönüyle öykülerini görselleştirerek yansıtan Doğan’ın “Kırmızı Kız” adlı kitabındaki öyküler Hatay ve Adana yöresinde geçer. Gerçek yaşamdan yansıdığı izlenimi uyandıran öykülerdeki diyaloglar dikkat çeker.

“Kırmızı Kız”da zor koşullarda biriktirilen memur maaşıyla alınan arabanın çalınışı; “Yanlış Mekine”de, Hatay yöresinden gözlemci bir öykünün güzel diyaloglarla öyküye yansıtılması; “Pamuk Tarlası”nda, Amik ovasındaki pamuk işçiliği; “Sofya’da Aşk”ta Bülent’le Noelia’nın trajik aşkı; “Helacı Osman”da, çalışarak okuyan Osman’ın vali oluşu; “İmamın Yağmur Duası” (Tütün)’de, umudunu yağmur duasına bağlayan Durmuş Hoca’yı; “Küçük Bir Bot”ta, yokluk içinde okutulan Nuri’nin Cumhuriyet Savcısı oluşu ve “Patoz”da iki kolunu da patoza kaptıran Hasan’ın dramatik yaşam öyküsü “Kırmızı Kız”ın öykülerinde geçer.

Emin Doğan’ın öykülerinde otobiyoğrafik izler olasılığı da düşünülebilir. Yaşadığı yörenin güçlü gözlemleri olarak da değerlendirilebilir. de de öykülerinin belirgin özelliği yöreye özgü diyaloglarla güçlemesidir. Yalın, duru, konuşma dilinin doğallığıyla  oluşan öyküleri yöresel diyalog renklendirir, değerlendirir. “Yanlış Mekine” bunlardan biridir örneğin…

…Aliye Hanım, kendi otobüsleri sandığı otobüsün birine bindi,ortaya doğru geldiğinde koltuklardaki yolculara baktı, aynı yolcular değildi. Telaşa kapılıp, “Amanıun yanlış mekineye biniğim.” dedi.    

Böyle olunca da, yaşamdan damıtıldığı algılanan öykülerdeki gerçeklik daha da inanadırıcılık kazanır. Mehmet Arap, Kel Ali, Deli Ziya, Nuri Hoca, Şoför Şekip, Çaput Mustafa karakterlerler öyküye katkı verir. Sonuçta Aliye Hanım’la Nuri Hoca, askerliden dönüp,öğretmen olacak oğulları için kız etmeye giderlerken minibüs muhabetindeler:

Kel Ali:

-Hangi oğlana kız istiyon sen yav öğretmen olana mı?

Nuri Hoca:

-He, he şimdi Manisa’da askerde ya askerden dönünce öğretmenliğe başlayacak. Sanki burada kız kalmayık gibi, gidik ta Bolu’dan birtene buluk.

Önde oturan yolcu Cebir:

-“Yazık bre!.. Bizim buranın kızlarına noluk sanki gidip ta bilmem nerelerden kız istiyonuz.”

Şoför Şekip dayanamayıp sesini yükseltti:

-Sana ne bre cebir, gönül bu oka da konar boka da. Adam öğretmen oluk kardeşim,sana mı sorucu kimden evleneceğini?

Cebir:

-Bizim buraların kızlarına uymaz kardaşım oraların kızları. Ben onu bunu bilmem, kendi memleketinin kızlarından şaşmaycın.

Şekip:

-Niye? Çaput Mustafa’nın gelini de Samsunlu değil mi? Avrat bizimköyün avratlarından daha fazla yapıştı evine ve köyüne, sizonu bunu bırakın da paraları toplayın bakalım, yolcu başı altı lira.” (s.19)   

“Pamuk Tarlaları” adlı öykü Amik ovasında geçer. Çukurova diliyle, öyküde çavuş olarak geçen Hophop Mustafa elci, ırgatbaşıdır. adamlarını toplayıp pamuğa gideceklerdir. Garip Ali, Sarı Yelekli Bekir, Mehmet Arap, Kötü Emine, Seyyar Neco, Tomas Hasan, Celep, Varvar… Pamuk toplama mevsimindeki ırgatların toplanıp tarlaya gidilmesi, adam toplamadaki rekabet, tarlada konaklayacak yer bulma, yemek faslı, pamuk toplama gibi detayları görüp geçirdiğim için detayların aslına uygun gerçekçilik taşıdığını ve o günleri anımsattığını söyleyebilirim. Pamuk toplama sonrası yakılan ocakta pişirilen yemeği yemek geceyarısını bulduğu gibi, sabah o tatlı uykudan uyanıp, dizlerimizin, sabah çiyini yiyen nemli pamuktan ıslandığını söyleyebilirim. Ama daha çok o uyku tatlılığında kabus gibi gelen ırgatbaşı düdüğü…

Sabahın beşinde Çavuş Hophop Mustafa’nın sesi ortalıkta yankılanıyordu. “Haydi bakalım millet uyanın. Arap, Garip, Emine Karı, Hüseyin Emmi, Tüysüz, Celep Ağa haydi uyanın artık.” (s.32) 

Sonra, pek verimli olmayan tarlanın ilk hattı hangi aileye düşecekse onun kurasıçeki, lir ve bir kişiye iki hattan fazlası verilmez. Varvar Recep gibi sevinenler de olurdu.

“Dinime otuz senedir böyle gözel bir pamuk görmedim, ben bu tarlada her gün iki yüz kilo pamuk toplarım.” (s.33) 

Sonra da,Yaşar Kemal’ın bir ucundan tuttuğu çifte çapa manileri söylenir. Biz çapa da demezdik onu söyleyim…Kazma dövme derdik. Kazma döverken inişi müziğeeşlik eden, dizginleyen bir usulü andırırcasına ritmsel olan manileri söylerdik. Pamuk zamanı ise manilerin yerini türküler, gazeller alırdı. Ne çok türküler bilirdik o zamanlar, ne çok söylerdik. Eli kulağa atan sesi güzellere bazen pamuk da toplatmazlar, onun toplayacağı pamuğu imece usülüyle verirlerdi. Eli kulağa atınca da gelsindi türküler…

 

Zahide’m kurbanım oy ne olacak halim?

Gene bir laf duydum kırıldı belim,

Gelenden gidenden haber sorarım,

Zahide’m bu hafta olacak gelin.(s.36)

 

Pamuk, kazma bir uzun öykü… Hayallerimiz vardı, o tarlalara dönmek için. İyibiryere geldiğimizde o pamuk tarlasındaki ırgat dostlarımızı ziyarete gidecektik. Tatlıcının geldiği set gibi yolun ağzında fiyakalı arabalarla, motorsikletlerle dönecektik. Uzun zaman sürecinde sanki onlar hep orda kalacak gibi de.

Yalnız tatlıcı değildi gelen, dondurmacılar da vardı sonra…

 

Kaymak dondurma kaymak donduurrmaa!

Şöyle şöyle çocukları da kandıırrmaa,

Helal olsun diyorlar,

 Lan sen bunu nasıl yaptın diyorlaar…(s.38)

 

*(Kırmızı Kız/Öykü/Emin Doğan/kendi yayını/2.Baskı/2015/88 sayfa

*(Çıtlık/Sayı:20/Temmuz-Ağustos-Eylül 2020)

Fatma Ağca
4.03.2021 19:46:04
Öyküleri ayrı güzel okudukça yaşarsınız. Okul öncesi eğitimde bir idol. Erkek anasınıfı öğretmeni olarak ilk sıralarda yer almış öncülerden. Okul öncesi öğretmenliğine erkeklerinde yapabileceğinin en güzel örneği. Adana'da okul öncesi eğitimin kurucusu okul öncesi eğitimde ilklerin yaşanmasını sağlayan örnek Bir eğitimci en güzel örneği de Avrupa Birliği projesi.hepsinden önemlisi yüreği güzel gönlü güzel bir insan

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00