Sevgili Attilâ İlhan, "kimi sevsem sensin" kitabın şu an elimde; öbür kitapların da masamın üstünde...
"kimi sevsem sensin / hayret
sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli" -ATTİLÂ İLHAN
Sonra "böyle bir sevmek" kitabına takılıyor gözüm.
böyle bir sevmek
"ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular
hâlâ arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir. -ATTİLÂ İLHAN
Bu şiir, "pia", üçüncü şahsın şiiri", "ben sana mecburum", "aysel git başımdan" vb. gibi temelde bir aşk şiiri, aşk şiiri ama, yaşlanmanın, şairin kendi deyimiyle "yeryüzünde yıllanmanın", bunun getirdiği düşbozumlarının acısını da yansıtıyor içten içe...
Attilâ İlhan, karşılıksız bir aşkı konu edinmiştir bu şiirlerinde; ancak "pia" şiirinde sevilenin kim olduğu belli değildir. Belki hiç yaşamamıştır, belki aşkın kendisidir; sonuçta o, bir yerlerde var olduğuna inanılan ama hiç bulunamayan, bilinmez, hiç olmayan kadındır.
Şair bir şehre geldiği zaman , Pia başka bir şehre gider hep...
pia
"ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia’yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdi" -ATTİLÂ İLHAN
"Aklımda kalanlar, imkânsız aşkların kadınları... Yaşanmış aşklar kalmıyor. Bitiriyorsunuz karşılıklı... Hatırlanan, askıda kalmış aşklar... "tanımamaktan, bilinmezlikten kaynaklanan bir duygu" diye tanımlıyordu: "Aynı evde yaşayınca bilmeye, tanımaya başlıyorsun. Aşk da uçup gidiyor." diyordu.
Attilâ İlhan'ın gönüllerde iz bırakmış, dillere sinmiş, içselleştirilmiş, unutulmayan şiirlerini örneklemeyi sürdürmek istiyorum.
ZEHRA KARDELİN
A. İlhan’ın özel hayatındaki kadınlardan biri de Zehra Solmaz’dır. "Duvar", "Yağmur Kaçağı" ve "Sisler Bulvarı" gibi kitaplarda karşımıza çıkan bu genç kız, şairin şiirlerine konu olmuştur. Zehra Solmaz, İlhan’a evliliği düşündüren kızlardan biridir.
Duvar’daki “mümkün mü” şiiri Zehra Solmaz’a adanmıştır. Zehra Solmaz, Bursa Kız Lisesi’nde yatılı bir öğrencidir. Şair, onu görmek için sık sık Bursa’ya gider.
zehra kardelin
akşam oldu yine bastı karalar
varıp yıldızların kapısını çaldım
açtılar
yıldızlar uyanıp gözlerimden geçtiler
halep şehri şen oldu şenlik oldu
ağaçlar dile geldi kuşlar güldü
dağ dağa kavuştu ben sana kavuştum
zehra kardelin
sen kimsenin bilmediği bir yıldız gibisin
istersen derya düşünür kahrolur kederinden
istersen dağ yürür yağmur olur bulut olur
bir rüzgârın koynundan çıkar gelirsin
gözlerin iki siyah karanfil gibi
gözlerini alsam yakama taksam
zehra kardelin
sen masallardan bile güzelsin büyüksün
açıl susam dedin açıldı kalbimin kapıları
kırk haramiler yol verdi sana
ellerin alnıma dokundu havai fişek oldum
alıp başımı gittim güneşi delip geçtim
evren tükendi tükendi sen başladın
zehra kardelin
sen bensin ben senim
kalbimde senin kalbin kalbinde benim kalbim
ben yanardağ sen ateş sen dünya ben güneş
ömrün ömrüme girmiş yazan alnıma yazmış
nur yüzüne yüzün şarkılara dönsün
kalbim bir yol sana gitmiş
zehra kardelin -ATTİLÂ İLHAN
Zehra Kardelin’i anlatır bize Attilâ İlhan, Meraklısı İçin Notlar’da… Zehra adıyla çağırmazmış kimse onu; Kardelin’se A. İlhan’ın uydurması. Menemen’deki bağda lâstik sapanla kuş avlarmış, çocuklar bir kuşa Kardelin adını vermişler; o da Zehra’ya vermiş o adı. Zehra’yla ilişkisi çocukluk yıllarında başlamış, ‘resmen’ nişanlanmaya kadar gitmiş; ama mutlu sona ulaşamamış. “zehra alman filolojisinde öğrenciydi, sonradan hikâyeler yazacak olan leylâ erbil’i bana tanıtan da odur, edebiyat fakültesi kantininde, yeşil gözleri son derece etkileyici olan bu kız, hiç unutmam, bir çırpıda şiirlerimin birinden bir mısraı ezberden okuyuvermişti. edebiyat matinelerinin moda olduğu yıllarda, zehra’yla ben, leylâ’yla sait (faik) o matine senin, bu matine benim dolaşırdık. bu şiir, yanlış aklımda kalmadıysa, zehra daha bursa kız lisesi’nde öğrenci iken yazılmıştı, uzun süre yayımlanmadı.”
İNGE BRUCKHARD
yanlış yaşamak
“yanılmış bir kapıyım simsiyah
kendi üstüme kapanıyorum
seni paris’te kaybettim
yanlış bir yerde arıyorum
bozduğum her saat
içimi büsbütün daraltıyor
hiçbir mutluluğum kalmadı
ne bıraktıysan harcadım
inge bruckhard
resimlerine bakamıyorum” -ATTİLÂ İLHAN
İnge Bruckhard’tan ayrıdır şair; İnge Paris’te kalmıştır, şairse, İzmir ya da İstanbul’da, ayrılık acısı içindedir. Şiirin üçüncü bölümünde, İnge’den ayrıldığı sahne gelir gözünün önüne…
“o yanlış tren bindiğimiz midir
azala azala unutulduğumuz
hani leipzig garı’nda biten
yine yanlış mı yaşıyoruz
karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek
sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş
yarıdan fazla mavi gözlü
eylülden eylüle gülümseyen” -ATTİLÂ İLHAN
Şairin tercihleri bazen onu mutsuzluğa götürür.
DOKTOR NEZİHE
Doktor Nezihe “nezihe, benim şiirlerimdeki sabiha’dır”
Attilâ İlhan, İzmir’de tanıdığı Dr. Nezihe’ye de şiirler yazmıştır. İlhan’ı mesleğine ve çevresine olan saygısıyla etkileyen bu kadın, şairin bir dönem görüştüğü özel kadınlardandır.
Dr.Nezihe’nin muhtemelen onunla evlenmeyi düşündüğünü belirten İlhan, hem evliliği istemediğinden hem de Dr. Nezihe’nin kendisi için düşündüğü hayatı “cetvelle çizilmiş gibi bulduğundan” bu ilişki sonlanmıştır.
Attilâ İlhan şiirlerinde, Dr. Nezihe’den bazen Dr. Sabiha bazen de yalnızca Sabiha diye söz eder.
üç tenha köpek
“ve gecenin son tramvayında üç tenha köpek
bir ben bir yağmur hazırlığı bir de sabiha
ürkek gözlerimizi ellerimizle örterek
içimizden geldiği kadar şimşek çakıyoruz
sokakları kirleten üç tenha köpek
bir ben bir yağmur hazırlığı bir de Sabiha” -ATTİLÂ İLHAN
ikinci viyolonsel
“sonra kaç sabiha doktor gömleklerinden
bilbao’da ve barut çirkini
şiirler yazdığı reçete kağıtlarına
hiç yayınlanmayacak belki
bir stalag çarpıntısı berlin eskilerinden” -ATTİLÂ İLHAN
Bu şiirde Doktor Sabiha, savaş ortamında reçete kağıtlarına şiirler yazmaktadır. Doktor olarak savaş içinde çok önemli rolü vardır. İlhan onun insana özgü ve ince tarafıyla ilgilidir; çünkü şiir yazmaktadır.
Ben Sana Mecburum kitabının Cehennem Dairesi bölümünde Dr. Sabiha neredeyse her şiirde vardır.
viyolonsel yalnızlığı
“isa’nın bilmem kaçıncı haftasında
baş baş istanbul’u yürüterek
sonra doktor sabiha siyaha en yakın
yenice paketinin arkasında
elleri cezayir savaşında
zehrini sağıyor karanlığın” -ATTİLÂ İLHAN
Bu sefer de Doktor Sabiha, Cezayir Savaşı’nda boy göstermiştir. Tarihin gerçek savaşları içinde karşımıza çıkan Doktor Sabiha’ya türlü görevler yükleyen İlhan, duygusal yakınlık kurduğu kadınların hiçbirini mücadele ortamına bu denli sokmamıştır.
Attilâ İlhan, Ferdâ şiirinde de Doktor Sabiha’dan söz etmiştir. “belki bu son gecemiz doktor sabiha’yla” diyerek. Bu uzun şiirde Sultanahmet Mitingi’nde konuşma yapan Doktor Sabiha, kurtuluş mücadelesi içinde aktif rol oynayan ve halka hitap eden aydın Türk kadınıdır.
Doktor Sabiha duygusal bir ilişkinin kahramanı olması dışında, bilinçli ve aydın bir Türk kadını olması yönüyle de önemlidir. İlhan, bu çağdaş kadın profilinden etkilenir.
DEVAMI GELECEK. HOŞÇA KALIN.