CENGİZ ARCAN

Tarih: 01.08.2022 09:17

ISRARLA ATATÜRK

Facebook Twitter Linked-in

Aylak bakkalın eski hesapları karıştırdığı gibi ben de kitaplarımı karıştırdım.

Kitaplığımı düzenlerken Atatürk’ün liseler için yazdığı 1,2,3,4. cilt tarih kitaplarına takıldım kaldım.

Kitapların içinde tekrar gezindim; bir esrarkeşin keneviri kokladığı gibi kokladım kitaplarımı. 1932 orijinal baskı; kopuşmuş, kokuşmuş kaplarıyla insanı mest ediyor. Yanlarında bir de “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabı, 1930 baskısı.

Değerli bir arkadaşım İstanbul sahaflarından bulup kargoyla göndermişti bu kitapları. Bilirsiniz, eski kitaplar yenilerine göre bayağı pahalıdır ama kitap severler için  paraya kıymakta bir sakınca yoktur. Ve bu kitapların içinde bilgiden başka güçlü bir enerji vardır.

Düşünebiliyor musunuz? Yüz yıl beş nesil demektir. Çünkü yirmi yıl bir nesil kabul ediliyor. Bu kitapların içine ve dışına beş neslin enerjisi sinmiş.

 Maalesef Atatürk’ün ölümünden sonra bu kitaplar okullardan kaldırılmış. Keşke bu güne kadar tüm nesiller bu kitaplarla yetiştirilseydi.

Ne olurdu biliyor musunuz?

Türkiye dünyanın lider ülkesi olurdu!...

 

Ülkemin güzel insanlarını cahil bırakmak için Atatürk’ümüzü hayatimizden çıkarmışlar.

İspatı mı?

En yakınınızda, ailenizde, akrabalarınız arasında basit bir araştırma yapın!

Müslümanız derler, iki ayetin manasını açıklayamazlar!

Atatürkçüyüm derler, derler ama altı oku, altı ilkeyi alt alta getirip sayamazlar.

Neden mi? Bu kitapların müfredattan çıkarıldığı için.

Cahil Atatürkçüler ve cahil dinciler yetiştirdiğimiz için!

Sonuç: Atatürk’e yapılan vefasızlığın cezasını cehaletimizle hep birlikte ödüyoruz/ödeyeceğiz de.

 

Bence insanımızın, hatta dünya insanlığının başında kara bulutlar dolaşıyor. Büyük felâketlerle burun burunayız. Tek kurtuluşumuz Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin fabrika ayarlarına geri dönmek. 1923 ila 1938 arasındaki uygulamaları tekrar güncellemek.

Bence bu işi herhangi bir dünya devleti yapacak ve dünyaya yayacak. Biz de bunu yeni bir modelmiş gibi alacağız.

Biz dışarıdan gelen her şeye hürmet ederiz de yerli olanlara burun kıvırırız.

Atatürk’e vefasızlığımız ve ölüsüne bile ettiğimiz küfürler yüzünden biz bu modeli hak etmiyoruz.

 

Tanrı’ya inananlar veya inanmayanlar olabilir aramızda. Eğer Tanrı varsa, Atatürk’e yapılan nankörlüğü karşılıksız bırakmayacaktır.

Bakın; Atatürk’ün kurduğu devletin ve partinin içinde Atatürk’e hakaretleri görecek ve duyacaksınız. Atatürk’e katil ve kefere diyenler Atatürk’ün kurduğu partide  yönetici konumundalar.

Ya Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan küfürler. İktidarın borazanı.

Tanrı bunları karşılıksız mı bırakacak sanıyorsunuz?

Bence Atatürk bizim gibi sıradan bir insan değil, o sıra dışı bir insandı.

Zannediyor musunuz ki Tanrı, özel kullarına salya sümük akıtarak hakaret edenleri, küçük menfaatler için vefasızlık edenleri afetsin? Hayır hayır! Kesinlikle hayır! İnsanlık tarihinin en büyük zulmünü göreceğiz ve yok olacağız.

Ya da adam gibi millet olacağız.

Arap örf ve adetlerinden kendimizi kurtaracağız.

Özümüze döneceğiz.

Özünden uzaklaşmış halkların, emperyalizmin tuzaklarına düşüp paramparça olmaları kaçınılmazdır. Senlik benlik davasına düşmüş egosu şişik insanların birlik beraberlik kurması imkansızdır. Olsa olsa emperyalizmin ihanet şebekelerinde görevli olurlar.

Tekrar söylüyorum; özünüze ve kültürünüze sahip çıkın!

Eline, beline, diline:

Memleketine, soyuna, resmi ortak dilinize sahip çıkın!... Ya da yok olmayı kabullenin!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —