Ahmet DUMAN


İnsanlık Nasıl ( Ya da Neden) bu duruma düştü?

İnsanlık Atatürk'ü değerlendirememenin dayanılmaz sıkıntısını yaşıyor.


Çok uzun uğraşılar sonucu tam da iyi bir yere geldiğini düşündüğümüz bir dönemde, insanlık, çok zor durumlara düştü.

 İnsanlık perişan! Acınacak durumda!

Taaa yüzyıllar öncesinde, önü alınamayan salgınlar, açlık, dinsel bağnazlık, engizisyonlar, savaşlar, yine savaşlar sonucunda keşfettiği, yarattığı aydınlanma ile sorunlarının birçoğunu aşmış gibi görünüyordu.  Ne yazık! Bu çok uzun sürmedi Aydınlanma çabucak unutturulmaya başlandı! Aslında bu da insanlığın hala yaşadığı önemli bir çelişkidir. Nasıl olduysa arkası arkasına denilebilecek yakın aralıklarla iki büyük savaşı ve faşist diktatörlükleri yaşamak zorunda kaldı. Bu savaşların yaraları çok ağırdı fakat çözüm yolları bulundu. Sanki daha iyi yaşanacak yeni bir döneme girilmiş gibiydi. Aydınlanma değerleri, İnsan Hakları, demokrasi, barış ve sair benzeri kavramlar ve kurumlar yeniden yükselmeye başlamıştı.

 Bu kez uzun sürmesini yürekten dilerken; Şaşılacak bir şey: Ne olduysa, birden bire, bir de baktık ki olduğumuz yerde duruyormuşuz meğerse!

Sanki ortaçağdayız yahu! İnsanlık yeniden açlık yoksulluk ve salgın hastalıklar pençesinde kıvranmaya başladı.

Bencilleşti insanlık. Halklar kendi iç dünyalarına refah ve mutluluklarına döndüler. Felaket uzakta ise,  sanki yokmuş, olmamış gibi görmezden duymazdan gelmeye başladı. Sorunu yerinde ve zamanında çözme işini kimse üstüne almıyordu… Almanya’da Naziler, Avrupa’nın ve Dünyanın çeşitli yerlerindeki birçok totaliter ve baskıcı düzenler böyle, görmezlikten gelinerek gelişip palazlandı.

Uluslar kendi içlerinden çıkan bazen de -ne acıdır- oy vererek seçtikleri despotlar tarafından yönetilmektedirler.

İnsanlık bu durumlara içerisinden çıkardığı büyük düşünürlerin düşünce ve öğütlerine gerekli değeri vermediğinden düştü hâlâ bu tavrını sürdürmekte.

Mustafa Kemal Atatürk, insanlığın bu durumlara düşeceğini daha 1937 yılında görmüş ve gerekli uyarılarda bulunmuştur.

1937 yılının Mart ayında Türkiye Cumhuriyetini ziyaret eden Romanya Dışişleri Bakanı Victor Antonescu ile yaptığı konuşmada bakınız neler söylemiş,

 “İnsanlığın hepsini bir ve her milleti bunun bir uzvu saymak icabeder. Bir vücudun bir parmağının ucundaki acıdan, diğer bütün uzuvlar müteessir olur. Ancak böyle bir düşünüş, insanları, milletleri hodbinlikten(bencillikten) kurtarır.

Eğer milletler arasında bir hastalık varsa, hadise ne kadar uzakta olursa olsun kendi aramızda olmuş gibi, bu esastan şaşmamak icabeder.

 Eğer devamlı sulh isteniyorsa insan kütlelerinin vaziyetlerini iyileştirecek, milletlerarası tedbirler alınmalıdır.

 İnsanlığın heyeti umumiyesinin refahı, açlığın ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları, haset açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir.”

Böyle bir öğüt dinlenmez mi? 

Notlar:

1-Atatürk’ün konuşmasının buraya aldığım bölümü Şevket Süreyya Aydemir’in İNKİLAP VE KADRO (Bilgi Yayınevi 1968 İkinci Basım) kitabından aldım.                                 
2 -ATATÜRKÜN BÜTÜN ESERLERİ’NDE  (Kaynak Yayınları, Mayıs 2011 birinci basım cilt 29 sahife 164) Konuşmanın tümü ve o yıllarda yayınlanan konuya dair o günlerin gazete haberleriyle bulunabilir. 
3- Sami N. Özerdim tarafından hazırlanan ATATÜRKÇÜNÜN EL KİTABI (TDK yayınları, 1981 sahife 219) 
4-Atatürk’ün konuşmalarını genellikle sadeleştirmiyorum. Metindeki anlatım tümüyle kaynaklarımda kullanılan anlatımdır. 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00