"En ağır sınavdan en saf olan geçer/ öder geçer"-GÜLTEN AKIN
"Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları" -BEHÇET NECATİGİL
"Bugün bizim kısa şiirleri uzun şiirlere, ya da uzun şiirleri kısa şiirlere yeğlememizin ne gibi nedenlere dayandığı sorusu kolay kolay çözülemez. Uzun bir şiiri, kısa bir şiir gibi sevmemize hiçbir engel yoktur. Ama daha ileri gidersek, “Uzun şiir nedir, kısa şiir nedir?” sorusunu sormak gerekir; kaç dizeye kadar kısa şiir de kaçıncı dizeden sonra uzun şiir başlar?" -MELİH CEVDET ANDAY
Melih Cevdet Anday gibi düşünüyorum. Uzun şiir, kısa şiir diye bir seçim yapmak gereksiz; zevkle okuyacağımız şiir için ölçütümüz iyi şiir, kötü şiir olmalıdır.
Her ne kadar bir insanın şiiri okuduğu/ dinlediği anda nasıl bir ruhsal durumda olduğu önemli ve etkiliyse de, şair, duyma, düşünme, gözlem, imgelem ve anlatım bakımından güçlüyse kişi zevkle okur şiiri. İyi şiir derken bu nitelikleri taşıyan şiiri kastediyorum. Şiir, kendine özgü dili ve söyleyiş özelliğiyle de estetik etkilenmeler yaratır; okuyanda...
Bugün size çoğunluğun iyi, güzel şiir diye nitelediği kısa şiirlerden söz açmak istiyorum.
GÜLTEN AKIN'ın Bütün Eserleri 1 adıyla YKY Yayınları arasında çıkan kitabı elimde. Eylül 1995’te yayımladığı "Sonra İşte Yaşlandım" kitabıyla 62 yaşında başlayan yeni bir şiir dönemine girer Gülten Akın; kısa şiirlere yönelir.
İlk kısa şiir örneğimi bu kitaptan seçtim. Bu şiir, unutulmayan bir şiiridir; "ince kız"ın...
KISA ŞİİR/ bir
Bir roman kadar uzun bir tümce
-Sonra işte yaşlandım. -GÜLTEN AKIN
Sonra da ayrıldık sevgili Gülten Akın... Ben de "Sonra işte yaşlandım." dediğin yaşı çoktan geçtim sevgili Akın. Bu yaşa gelenlerin de, okuyup unutamadığı bir şiir bu bence.
KISA ŞİİR / dört
geçmek, acıyı getirir daima -GÜLTEN AKIN
Kıpkısa ama, derin bir şiir...
KISA ŞİİR/ altı
Her konuşma bir şeyi değiştirir hayatımızda
Sustum durdum geriye geriye çekilerek -GÜLTEN AKIN
KISA ŞİİR/ yedi
Sözlerin bumerang gibi
döner yaralarsa seni
ağzın gereksizdir
susarsın -GÜLTEN AKIN
"Susma" ve "Konuşma"... Yaşamımızda hata yaptığımız ikiliye ne güzel yeni bir deyişle yaklaşmış Akın...
"Bazen susarsın sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz." -Dostoyevski
1998 yılında yayımlanır "Sessiz Arka Bahçeler" kitabı ve bu kitapla 1999' da Antalya Altın Portakal Şiir Ödülü'nü kazanır Gülten Akın. Kısa şirlerine bu kitapta da yer verir.
LEYLA
"Sen Leyla değilsin" dedi Mecnun
kavuştuğu andı
çıldırmış sanıldı -GÜLTEN AKIN
Leyla ile Mecnun'un yaşadıklarını bilmeyenler, Mecnun'u çıldırmış sanırlar. Oysa Mecnun, ilahi aşka ulaşmıştır.
Tasavvufa göre bir tek gerçek aşk vardır: Allah aşkı. Bu aşk-ı ilahîdir, oysa insana duyulan aşk beşerî aşktır ve gerçek değildir. İnsan, dünyaya aşk-ı ilahîyi aramaya gelmiştir ve hayatın mutlak gayesi de budur.
Leyla'ya âşıktır Mecnun. Sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun'a birçok kişi Leyla'yı unutmasını söyler; ancak onun için evren artık Leyla'dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmez. Hattâ babası onu bu dertten kurtulmak üzere Allah'a yakarması için Kabe'ye götürür; ama o tam tersine derdinin artması için dua eder.
Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni." -FUZÛLÎ
Bugünkü Türkçeyle: Tanrım aşk belâsı ile tanıştır beni/ Bir an aşk belâsından ayırma beni.
Mecnun çöldedir artık; dünyayla bütün bağlantısını kesmiştir. Leyla, Mecnun'u çölde aramaya başlar; ama Mecnun, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leyla'nın maddî varlığını unutmuştur; bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir. Birgün Leyla çölde onu bulur; ama Mecnun onu tanımaz ve "Leyla benim içimdedir, sen kimsin?" der.
Leyla onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnun, Leyla'nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler...
"Ya Rab bana cism ü can gerekmez
Cânan yoğ ise cihan gerekmez."
"Kabrini kucakladı nigârın
Can sudkâsı etti ol mezarın"
"Leylî dedi verdi can-ı şirin
Ol âşık-ı bî-karar ü miskin" -FUZÛLÎ
Bugünkü Türkçeyle: Tanrım bana cisim ve can gerekmez/ Sevgili yok ise cihan gerekmez.
Kucakladı sevgilinin mezarını/ O mezara armağanı can oldu.
Leylâ dedi tatlı canını verdi/ O tedirgin ve zavallı âşık.
KİMSE
itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim -GÜLTEN AKIN
Çağ... Bu çağı sevmez Gülten Akın; Behçet Necatigil de...
"Çağın çiğ, karışık ve trajik musikisini dile getiren Kilim adlı şiiridir." der Mehmet Kaplan.
"Çiğnenir-çok çiğ çağ- ayaklar altında yabansı."
"Çok çiğ çağ. Çaldılar. Çıplak. Mavi, ama bu
Kan oturmuş tırnaklardaki mavi. Geçti.
Geçti, sökülmez, dokundu, sırıtır boşluk, ben sana..."
-BEHÇET NECATİGİL
Bu şiiri sevenler anımsamıştır; "Kilim" şiiri Behçet Necatigil'in uzun şiirlerinden biri... Bu şiirde, sembolik olarak; yaşanılan hayatın tatsız, uyumsuz, güzelliklerden uzak bir hayat olduğu anlatılmaktadır. Bu hayat, çok kötü, çürük, çirkin şeylerle dokunmuş bir kilime benzer. Bu kilimde şair, beyaz ve mavi renklerin çok olmasını ister; kilimde siyah renk çoğunluktadır.
"Çok çiğ bu çığlık, bu en bol renk: Kara! Ben sana
Hiç kara koyma demiştim, nerden düştü, çok çiğ
Paslı borulardan katran, soba zifiri" -BEHÇET NECATİGİL
Necatigil'in uzun şiileri de sevilir; kısa şiirleri de, tıpkı Gülten Akın'ın şiirleri gibi... Çünkü onların şiirleri güncelliklerini hep korur. Onların yazdıkları her zaman dün yazılmış gibi bugünü anlatmakta...
KABUL GÜNÜ
Biliyorum saadet
Bana dünyada gelmez
Ölümü bekliyorum. -BEHÇET NECATİGİL
Necatigil, umutsuz olduğu zaman, kurtuluşu ölümde arar; çoğumuz gibi...
Haydar Ergülen'in "Behçet Necatigil'e Mektup" yazısının son satırlarını çok severim, bizim gibi düşünenlerin duygularını çok güzel dile getirir.
Şiirleriniz de sizin gibi yaşıyor:
"Çekingen, tutuk, saygılı"
Bizse size karşı, sizin
"Ol hayat ehline hayranım sessiz"
dediğiniz gibiyiz." -HAYDAR ERGÜLEN
GÜLTEN AKIN'dan seçtiğim son kısa şiirler, Uzak Bir Kıyıda adlı kitaptan...
VEDA
Ben yoruldum gidiyorum
Kendi endişeni kendin seç -GÜLTEN AKIN
ŞİİR
Şiir bizim eski suç ortağımız
Biz ne işledikçe onunla işledik -GÜLTEN AKIN
Sonuç olarak, şiiri zevk alarak okuyor/dinliyorsak dize sayısının hiç önemi yok; bugün uzun şiir-kısa şiir tartışması, bana öyle geliyor ki, gereksizdir.
HOŞÇA KALIN.