SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


HAZİRAN'DA ÖLMEK ZOR DEMİŞ ŞAİR, OCAK'TA KOLAY MI?

HAZİRAN'DA ÖLMEK ZOR DEMİŞ ŞAİR, OCAK'TA KOLAY MI?


CEMAL SÜREYA PARKI'NDA

Bir Kasım güneşlisinde

Meclisin o askerî duvarının

Dibinden geçip

Geldim oturdum karşına senin…

Hiç bu kadar mülk sahibi olmamıştın.

Darphane müdürü olduğunda bile...

Epiy bir yüzölçümün var

Bir basket sahan

Çocuk bahçen

Havuzun

İki kutu gibi helân

Akasyaların var

Sunay'ın dediğince Gülcemaller'in solmuş da

Tek tük de çimen yeşilin var sağa sola serpili...

Çocuklar bu ara okulda

Ama firarîler de var aralarında

Erkek-dişi kırıştıyorlar,

Arabalar etraflarında vızır vızırmış

Olsun!

Sen geceleri çıkarsın zaten ortalığa

Bankların üstünde eski gözağrılarınla

Al takke, ver külah...

Parkın sana mübarek olsun.

CAN YÜCEL

"Umulmayan şeyler bile olmuş

Ama unutulmuş kalmış alevim

Alevdir çünkü benim şiirim

Hayatın alev hâlidir"

CEMAL SÜREYA

CEMAL SÜREYA'nın kendi şiirini tanımı...

9 OCAK 1990'dan beri o yaşamda yok! Ürettiği var...

Yaşamın alev hâli olan yalnızca şiiri miydi? Bu şiir yaşam mı, alev mi?

Muzaffer İlhan Erdost, bir yazısında soruyordu, "Bu şiirlerde yaşayan nedir? Cemal mi, Cemal'in bedensiz yaşayan özü mü, yoksa insanlığın sürekli bilincinden bir kesit mi? Felsefî kavrayışım bu soruya doğru bir yanıt vermeye yetmiyor."

"Biz gözyaşımızı gizleyen insanlarız

Biz kahkahamızı da gizleriz

Bir koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız."

CEMAL SÜREYA

"Yazma ve okuma mahkûmiyetini besleyen kırılma duygusuydu.

Çok varlıklı bir ailenin el üstünde tutulan çocuğuyken, bir hayvan vagonunda yüzyıllık bir yolculuğa çıkmıştım. Sonra annesizlik. Temel kırgınlık bundandı." diyor CEMAL SÜREYA.

Erzincan'dan Bilecik'e sürgüne götürüldüklerine Cemal Süreya 6/7 yaşındadır. Bilecik’e yerleşir yerleşmez annesi Gülbeyaz, henüz 23 yaşındayken ölür. Küçücükken anne sevgisinden yoksun kalır. Sevdiği her kadında annesini arar.

"kan görüyorum taş görüyorum

bütün heykeller arasında

karabasan ılık acemi

-uykusuzluğun sütlü inciri-

kovanlara sızmıyor.

Annem çok küçükken öldü

beni öp, sonra doğur beni."

CEMAL SÜREYA

Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında

Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını"

CEMAL SÜREYA

İlk evliliği Seniha Hanım'la yapmıştır ve Ayçe adında kızı olur; ancak mutluluğu bulamamıştır bu evlilikte Süreya...

Sonra yaşamına Üvercinka girer; hani onunla girdiği bahis sonucunda adındaki "Y" harfinden birini atıp, kendi seçtiği Süreyya adını Süreya'ya çevirdiği Üvercinka. ELMA şiirinde de "Adımın bir harfini atıyorum." dediği Üvercinka...

Sonra yaşamına Tomris Uyar girer, ama evlenmezler.

İkinci evliliğini Zuhal Tekkanat'la yapar. Oğlu Memo Emrah doğar 1969'da. Zuhal Tekkanat'la da yürümez evlilikleri...

Sonra, son birlikteliği olmasını istediği için "Bayan Nihayet" dediği Güngör Demiray'la görüşmeye başlar, evlenirler. 1975 yılında ayrılırlar.

"Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm.

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli"

Bu şiirin öyküsünü Zuhal Tekkanat şöyle anlatır:

“Bayan Nihayet! Yani, bu artık son; bundan sonraki yaşamımda Birsen’den başkası olmayacak, anlamındaydı; ama Cemal, benim için de Güngör Hanım için de ‘nihayet’ demişti. Bu hatırlatıldığında, bu kez kararlı olduğunu belirtmek üzere, Birsen Hanıma ‘Bayan En Nihayet’ diyordu.

"Bayan En Nihayet" dediği Birsen Sağnak'la da evlenir.

Zuhal Tekkanat'la bir dargın bir barışık uzun yıllar kopmazlar, Memo vardır birleştiren onları.

Zuhal Hanım ameliyat olduğunda, on üç gün yatar hastanede ve yattığı

sürece her gün mektup yazar Süreya...

Mektuptan bir örnek sunuyorum:

"Ben seni düşünüyorum seni

Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi

Kalbim diyorum kalbim

Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi

Aşkı anılar besliyor düşler kadar

Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır

Sevgi eskidikçe sevgi."

Arkadaşı Turgut Uyar gibi demez o, "İnsan bir kere sever severse/ İster yedisinde, ister yetmişinde olsun."

Ölümünden bir yıl kadar önce, Ankara'da, Mülkiyeliler Birliği'inde bürokrasi

üzerinde söyleşisi vardır. Bir dinleyici, Süreya'ya kaç kez evlendiğini sorar.

Kesin sayısını çıkaramadığını eklemekle birlikte, "Dokuz kez evlendim denebilir" der.

"Cemal, ev ve evlilik düzenini sürdürmenin ayrılmaktan daha zor olduğu kanısına varmış olmalı, ama bunu, her ayrılıktan kısa bir süre sonra unutmak gibi güzel bir huyu da vardı." diyor M. İlhan Erdost.

"Yazmam Daha Aşk Şiiri" der, ama yine yazar:

"Sen kalkıp gidiyorsun, git.

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı" der...

Bir bakarsınız "aşk nedir bilmedim" deyiverir...

"İki gemiciynen Van Gogh'dan aşırılmış

Bir kadının yüzü kaçıyordu yetişemedim

Ben ömrümde aşk nedir bilmedim

Süheyla'yı saymazsak ha ha ha."

Cemal Süreya, yalnızca şiirleriyle değil; denemeleri, eleştirileri ve dergici

oluşuyla da, edebiyatımıza yapıtlar kazandıran, yön veren bir usta olarak

geçmiştir edebiyat tarihimize...

Yakın arkadaşı Ülkü Tamer'le birlikte çıkardıkları PAPİRÜS dergisi çağdaş edebiyatımıza çok şey katmıştır.

Cemal Sü­re­ya hem batı şi­iri­ni hem de Türk şi­iri­ni de­rin­li­ği­ne özüm­semiştir.

Dünya şi­iri­nden ­ya­rar­la­nır­ ama, özünü hep önde tut­muş­tur.

Bu nedenle ona, "Atlas Ok­ya­nu­su’nda Fırat’ın Salı, Zap Suyu’nda açan Alp Çi­çe­ği" denmiştir.Türkçe onun ana dili olmuştur; o da Türkçeyle nice güzel şeyler yaratmıştır

"O, yöreselden evrensele açılmış bir saldır."

"İnsanlık okyanusunda bir saldır."

SÜREYA 33 yıldır yok...

"Ölüm geliyor aklıma ölüm

Bir ağacın gölgesine sarılıyorum" dizelerini anımsıyorum.

"Ölüyorum Tanrım

Bu da oldu dizelerini" de...

Bu arada "KARS" şiirini de...

"Öyle güzel ki ölürüm artık

Beyaz uykusuz uzakta

Kars çocukların da Kars’ı

Ölüleri yağan karda

Donmuş gözlerimin arası.

Sen küçüğüm sımsıcak

Ne derler ona bu kızakta

Boyuna türküler yakıyorsun ya

Sanki her türküden sonra

Hohlasan gök buğulanacak."

Bir de, HAYDAR ERGÜLEN'in şu dizelerini...

"Senden sonra diyorum Cemal abi

Kars'a şiir gitmiyor

Kars kısa, rakı tatsız

Senden sonra şiirde

her şey dibe çöküyor

anla öyle yalnızız."

Ruhun şad olsun "Yalnızız Cemal Süreya"

HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92