Mehmet Doğan Karakuş - Muhabbet Yelleri


GETTİİİİ GEDER


Tozlu köyü Sumbas'ın dibindedir. İki adımlık ya var, ya yok. Sumbas, böğürtlen çalılarının, (bir kadın berbere gider de saçını kıvırcık yaptırır ya), kıvırcık dolalı, dikenli, dibinde tibili, serçe, sığırcık kuşu cıvıl cıvıl ötüşlü zıncarlığın siperinde; öte yanı Anavarza'nın görkemine dayalı, yazının bereketine bereket katan haşarı çocuğudur. Dibi millidir Sumbas'ın. Kenarı zıncarlıktır. Öte geçesi Anavarza'nın kara kayalı kara gövdesi, balık sırtınca yükselen burçlu surlarıyla geçmişin görkemiyle bakar da bakar. Beri geçesi unculayın toz, ayağınızı bastığınızda;

“Poffff!” diye yerden yukarı ağan bomboz bir tozdur, tozlu yolları olan yerdir Tozlu köyü. Hasan Ağa bu köydendir.

Yolları unculayın toz olan, adını tozdan alan, ayağını basınca yukarıya bir toz bulutu, boz bir bulut püskürten, yılan izleriyle köylüleri ürküten köydür Tozlu köyü. Adı üstündedir; Tozlu!

Hasan, parlak derili konçlu çizmesini bacağına geçirip, has gönden örülü kırbacını vurup da şöyle bir dolandığında; 

“Gaccırt, guccurt!” ses çıkarmasıyla birlikte;

“Şapppp!” diye ses çıkaran her vuruşunda o şappp sesiyle has gönden dikili kundura, konçu, bütün köylülerin kıskanan bakışlarını üstünde hissetmesi gururunu okşardı Hasan'ın. Ağaydı, ağa! Köyün has ağasıydı. Hele hele, hele hele bir de at beslerdi ki, sormayın gitsin. Yeldir yeldir yeleli, bir baş sallamalı, bir kişnemeli, bir iki ayağı üstünde şaha kalkışı vardı ki atın, sormayın gitsin. Hani bir deyişdeki;

“Alma gözlü kız perçemli!” güzellemesi var ya; tam da öylesi bir at. Elleriyle kara üzüm yedirip beslediği, gözünden sakındığı dor'at! At da Hasan da birbirine yakışır mı, yakışır.

Atı gezdirmeye götürmeden önce, konçlu, poturlu, jaketlidir Hasan. Kasketi sekiz köşelidir. Bıyığı siyah mısır püskülüdür Hasan'ın. Ağadır ağa. Arap tayının sicim karası sırtına vuran güneş, Anavarza'nın kara donlu kayalıklarına öyle bir kara şavkıma yollar ki; Anavarza'nın kayaları çatır çatır çatlamıştır hasetinden. At gezer. Hasan, atın yularını tutmuş, incitmekten korkar bir yürüyüşle yavaş yavaş atar adımlarını. At da öyle.

Köylüler, Hasan'ın neden atı yularından tutup da gezdirdiğini, binmediğini merak edip durur. Durur durmasına da ol verip soramaz. Bir çare bulurlar; yarış düzenlemek!Muhtarı kışkırtıp bir yarış düzenlenmesini sağlayınca olanlar olur.

Şöyle ki :

Yazı köylerinin tümünden yarışmacı çağırılır.

Tozlu köyünden de yalnız Hasan katılacaktır.

“Olmaz!” der Hasan;

“Katılmam!”

“Olur!” der muhtar;

“Katılacaksın!”

Hasan'ı alır bir düşünce.

Ata binmesini, hele ki tırısa giden bir ata binmesini, koşturmasını, üzengiyle vurup da;

“Dehhhh!” demesini beceremez Hasan. Bilmez. Bilmediğini de kimseciklere söylememiştir şimdiye dek; at binmesini bilmediğini köylü de bilmez. Bilmez de, Hasan'ın parlak konçlu çizmesi, kamçısı, poturuyla cazzırt cuzzurt gezinmesini içine sindiremez. Öyle ya, öteki ağalar biner atlarına gelir köy meydanında çalım satarak iner, gider dut ağacına yuları bağlayıp, kahveciye;

“Bir yornuk kahvesi yap Memmet!” der, sandalyeye devrik oturur, bacak bacak üstüne atar, kamçısını şappadanak, şuppadanak vurur.

Hasan böyle yapmamıştır şimdiye dek.

Köylü bu nedenle yarış düzenleyip, köylerini de Hasan'ın temsil etmesini şart koşar.

Tüm yazı köylerinin korkulu düşü Çerkez Yakup'tur. Çerkezlerin at tutkusu bilinir ama Çerkez Yakup'un güzel atları çalma tutkusu da üstüne üstlüktür hani. Tozlu'nun tozlu yollarında pabuçlarını ters giyer, geldiği yön nere, gittiği yön nere; belli etmez Yakup. İzler tek yönlüdür. Öyle yavuz hırsızdır ki; herkes yaka silker Çerkez Yakup'tan. Köylü, Hasan'ın üstüne üstüne gidince, en sonunda dayanamaz;

“At yarıştırmasını bilmem!” der, Hasan.

“Ya'b'a'a (Yakup Ağa) binsin!” der köylü.

“Olmaz!”

“Niye?”

“O, atıma binerse bir daha atımı göremem!”

“Neden göremezsin?”

“Ulan at hırsızına at mı teslim edilir!” dese de köylü, altından girer, üstünden çıkar Hasan'ın ve yarış günü Ya'b'a'a'nın ata binmesine razı edilir.

Yarış günü gelir çatar.

Tozlu köyü meydanında toplanırlar.

Bütün yazı köylerinin ağaları, yanaşmaları, marabaları doldurur meydanı. Ya'b'a'a ata biner. Muhtar, tabancayı ateşler. Tozu dumana katar atlar, dönüş yerinden döner. Hasan'ın atı dönmez. Küçük bir nokta oluncaya dek gittikçe gider.

“Hasan ağa,. Hasan ağa!” der köylüler;

“Atın birinci geldi bak!”

Hasan, sekiz köşeli şapkası bir elinde, öteki elini alnına siperler, bakar.

“Görüyo'm!” der;

“Görüyo'm!”

Umudu kesik, üzgün bir halde;

“Gettiii geder!” diye iç geçirir..

Mustafa Erdem
12.03.2021 16:17:46
Mükkemmel bir yazı.. kutluyorum.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00