SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


GERÇEKLER-DOĞRULAR VE ŞİİRLER VE YENİ ADANA GAZETESİ


Çok anlamlı bir atasözümüz var; “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”
Rahmetli Bekir Coşkun, doğrularından vazgeçmemek, doğruları yazmak için köşesinin adını Onuncu Köy koymuş.

Türkiye'de her türden gerçeği tüm çıplaklığıyla dile getirmek zordur. Bu salt bize özgü değildir; dünyanın bu açıdan elverişli koşullarda yaşayan en özgür ülkelerinde bile türlü -politik, ekonomik, kişisel, sınıfsal- nedenler yüzünden gerçeklerin ortaya konulması başka bir deyişle, ortaya dökülmesi güçtür.

Şairler doğru, hak bildiği yolda yürüyecek, kimseye ödün vermeyecek, "Kıran da olsa, kırıl düş; fakat eğilme sakın!" diyecekler; insanların daha özgür, daha insanca yaşayacakları bir dünya için savaşacaklar ömürleri boyunca...
Bu uğurda bütün güçlüklere katlanacak, tutuklanacak, kovuşturmalara uğrayacak, yine de yılmayacaklar...
AĞIT DEĞİL
Gücünüz varsa sizin
Sözcüğü tutuklayın.
Öğrenci, kitap, Türkçe
En güzel kavramı dilimin
Özgürlüğü tutuklayın.
Ben ki düşünüyorum
Var olduğumdan beri
Silahlar bana dönük
Savaşlar sizin için
Gücünüz varsa artık
Usumu tutuklayın.
Açtı kendini, bir bayrak gibi işte
Ölümün üzerinde Hasan Tahsin…
Bu silah başka silah
Bu ölüm başka ölüm
Gücünüz varsa sizin
Ölümü tutuklayın. -ŞÜKRAN KURDAKUL

Belki arada ağlayacaklar, çok yıprandıkları, örselendikleri için; ama direnecekler ve doğruları yazmaktan, söylemekten vazgeçmeyecekler...

"Tutma gözyaşlarını
Onur da ağlar…
Bırak yıkansın gökyüzü..."-AHMED ARİF

"Uykulardan sıçradığım her gece, 
Kuşku, doğasına yürüdü gerçeğin
Ya senin gözlerindeki ışık sönmüşse
Ya damarlarımdaki kan donmuşsa benim.
Ya da yangın sonrası, bir orman
Gibi ıssız ve hüznüne alışık
Ölümün rengine sözcükler ağıyorsa şimdi
Ülkesi ağıdistana dönmüş bir ozan...” dese bile arada, ardından aynı ozan, umudunu dile getirecektir...

"Ben sevdayım, al beni sevecenliğine
Ben gülüm, dallarına aşıla beni
Çocuğum ben, göğsünde büyüt
Umudum ben, düşüncende geliştir.
Acıyım, gerçeği ararsan bende
inancım, coşkuyu ararsan bende." -ŞÜKRAN KURDAKUL

RÜZGÂRLARIM KONUŞUYOR
"Yalan söylemeyen bir dünyada.
Ben de yalan söyleyemem.
Ve ben şeffaf, tertemiz
Pırıl pırıl bağırıyorum
Yetişir oltaya yem
Dile küfür olduğumuz,
Yetişir bozuk para gibi savrulduğumuz.
Gözlerim var, görüyorum:
Yarı çıplak, çırılçıplak
Ölülerle dolu toprak
Ölüler sarmaş dolaş
Ölüler sivil, asker, ihtiyar
Ölüler buram buram
Nefret kokuyor" -CAHİT IRGAT
Hemşehrim Cahit Irgat'ın bu şiiri benimle yaşıt... Düşünüyorum bunca yıl yaşadın, ne değişti dünyada diye?..

ARALIK 1918 ADANA...
"Fransızlar işgal etmiş ADANA'yı. İşgalden kısa bir süre sonra, öğretmen olan genç yedek subay AHMET REMZİ BEY (YÜREĞİR) ile öğretmen olan arkadaşı AVNİ BEY (DOĞAN), işgalden kurtulmanın tek yolunun savaşım olacağının bilincindedirler. Bunun da halk kitlelerine aşılamanın ancak bir gazete ile yapılacağını bildiklerinden ADANA adlı bir gazete çıkarmayı düşünürler.
Adana Askerî Yöneticisi Fransız Albay Bremond'a başvururlar, izin için...
İşgal Kuvvetleri Komutanı, bu gazetenin de o sırada Adana'da yayınlanan Ferda adlı gazete gibi işgalcileri destekleyeceğini sanarak izin verir.
25 ARALIK 1918 SABAHI...
Hayat Matbaası'nda basılan ADANA GAZETESİ kentte satılmaya başlar.
"Fransızlar dostumuzdur" diyen Ali İlmi'nin gazetesi Ferda, daha ilk sayıdan başlayarak Adana Gazetesi'ne saldırır. Bunun üzerine işgalcilerden Fransız Yüzbaşı Andre Konti de Hayat Matbaası'na gelerek, gazete sahiplerine, Fransızları desteklemek koşuluyla para ve çeşitli yardımlar yapacağını belirtir. Doğal olarak kabul edilmez.
Gazetenin üçüncü sayısı çıkınca, Valilik kapatır gazeteyi...
Ahmet Remzi Bey ve Avni Bey, hemen vilayete giderler, güçlükle de olsa YENİ ADANA GAZETESİ'nin çıkarılması için izin alırlar.
Ferda'cılar boş durmaz, saldırıya başlarlar. 24 saat sonra bir Fransız mangası Hayat Matbaası'nı basarak matbaa sahibi Mücavirzade Mustafa Emin Bey'le Avni Doğan Bey'i tutuklarlar. Ahmet Remzi Bey kaçar...
Ahmet Remzi Yüreğir çeşitli yerleri dolaşır. Çeşitli örgütler kurar ya da içlerinde yer alır. Bir ara Kayseri'de, Adana'ya Doğru başlıklı bir gazete çıkarır; ama kısa ömürlü olur.
Ahmet Remzi Yüreğir'in tek amacı, Adana'ya yakın bir yerde gazete çıkarmak ve Fransızlarla savaşımı sürdürmektir. O, Konya'da Öğüt Matbaası'yla ilişki kurmuş, oradan aldığı birkaç kasa harf ve bir pedal baskı makinasını Karaisalı'ya göndermiştir. Artık bir matbaası vardır gazetesinin...
YIL 1920, TEMMUZ AYININ İLK GÜNLERİ...
Bir vagonda YENİ ADANA yayınlanmaya başlar, tabii yine akıl almaz zorluklarla..."
Dile kolay, tam 103 yıl belli bir çizgide sürdürülen bir gazete yayını... O belirlediği çizgiden sapmadan, sürekli gelişen ve yenilenen  bir yayın organı...

Bir yılı aşkın bir süredir bu değerli gazetede İNADINA ŞİİR başlığı altında köşe yazısı yazıyorum.
Gazetenin kurucuları gibi- RUHLARI ŞAD OLSUN- Ben de öğretmenim...
Mesleğimden sonra severek, gururla, onur duyarak yaptığım bir çalışma bu...
Gazetenin, daha yıllarca yayınını sürdürmesi en büyük dileğim...

BİR GÜN MUTLAKA
"Bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bunu söyleyeceğiz bin defa!
Sonra bin defa daha, sonra bin defa daha, çoğaltacağız marşlarla
Ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda
Yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla
Yürüyeceğiz çoğala çoğala..." -ATAOL BEHRAMOĞLU
HOŞÇA KALIN.

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05