Sabri Galip Nakipler

Tarih: 13.01.2021 15:28

“GEL GÜL DEDİ GÜL BÜLBÜLE,

Facebook Twitter Linked-in

“GEL GÜL DEDİ GÜL BÜLBÜLE,

GÜL GÜLMEDİ GİTTİ…..”

Başlığın devamı da hoş :

BÜLBÜL GÜLE

GÜL BÜLBÜLE YAR OLMADI GİTTİ

Aliterasyonun en güzel örneklerinden biri.

Ne güzel cinaslı bir halk manisidir şu dörtlük :

“Su akar güldür güldür.

Mendilim dolu güldür.

Yeri göğü yaradan

Bir gün bizi de güldür. “

Gülmek, karanlığa serpilen bir avuç çıngıdır. Ben böyle düşünüyor ve değerlendiriyorum.

Ruhun ve bedenin sabah cimnastiği, sabah kahvaltısıdır. “Güldü, yüzünde güller açıldı.” derler ya. Gülmek, aynen o. Aslında yalnız yüzünde açmaz gül; çevresinde de açar, bulunduğu yerde de açar, karşısındakinin yüzünde de açar, daha doğrusu açtırır; zorla, kanırtarak, fakat incitmeden. Nasıl oluyor hem zorla, kanırtarak, hem de incitmeden? Öyle oluyor işte. Sihirbazlığın özelliği bu. Gülen insan ayrıca bir çilingirdir.  Bütün kilitler oyuncaktır onun için. Açar somurtkanlıkları, elemleri, hüzünleri…

Güler bir yüz görmek kadar insanı uçuran bir duygu yoktur. Masrafsız bir uçuş.

Biletsiz, bavulsuz, randevusuz ...  Ama bazıları bilet almayı, bagaja bavul sepet, çanta koymayı, zamanında alana kavuşmak için sabahın köründe yollara koyulmayı tercih eder.

 

Ben, sevdiğim kızı tarif ederken şöyle yazmıştım bir kitabımda o zamanlar :

…………

Ter, bir kelebektir yanaklarında,

Gülüş, pırlantadır dudaklarında,

Musluklar göz olup, yunaklarında

Seni seyredermiş; söyle! Doğru mu?

 

Geceme süzülen ay ışığısın,

Gönül penceremin sarmaşığısın,

Ve süt bakracımın ak kaşığısın,

Sofram seni bekler akşam oldu mu!...

…………

Gabriel Garcia Marquez de bana arka çıkıyor : Öyle güzel gülmelisin ki, diyor, insanlar seni ağlatmaya utanmalı.

Antoine Bret de : En çok ziyan olan gün, insanın hiç gülmeden geçirdiği gündür, düşüncesinde.

Joanne Greenberg  ise teşhisi tam koyuyor ve : Doktorlar hastaya : “Şikayetiniz nedir?” diye soracaklarına  “Ne zamandan beri gülmüyorsunuz?” diye“sormalılar” diyor.

 

 

Neyse, gelelim gerçeklerle yüzleşmeye :

Türk Başbakan Yardımcısı, “Kadınlar kahkaha atmasın” (The Guardian)

Aynı Türk Başbakan Yardımcısı “Kadın, herkesin içinde kahkaha atmasın.” (Türk basını)

Kadın, kahkaha atmak istediği zaman, mutfağa ya da tuvalete girip kapıyıarkadan sürgüledikten sonra orada rahatça atabilir” mi demek istiyor acaba bu adam?

“Bir kadın olarak sus!”  (Aynı Türk Başbakan Yardımcısının TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma’dan, 30.Temmuz.2015)

Adam, kadını insan sınıfına sokmuyor kardeşim“Gülmek, yalnız erkeklerin hakkıdır” demek istiyor yani.

Türk Başbakan Yardımcısını tanıdınız değil mi? Adını yazmaya değmez. Yazarsam kalem küser, kağıt kızar sonra bana.

İşte tam bu sırada eski Diyanet İşleri Başkanı prof. Süleyman Ateş’in sözü geldi aklıma:

“Kadını erkekle eşit sayan tek din İslam’dır.”

Türkiye’deki bütün camilerin kapısına altın harflerle yazılması gereken bir söz, bir vecize!

Şimdiye kadar yazılmamış olması büyük bir eksiklik.

 

İşte bu kafalar yönetiyor Türkiye’yi.

- Sonuç mu?

- Sonuç ortada!...  Hala farkında değil misin?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —