Etnik köklerimizden bir adım yukarı çıkıp millet olamadık bir türlü.
Ümmet de olamadık, çünkü birçok tarikatın olduğu ve Şeyhlerin önünde secde edilen yerde Allah’ın dini olmaz ki, ümmet nasıl olacaksın?
Onu olamadık, bunu yapamadık ama küresel yöneticilerin 500 milyon kişilik köle ordusuna seçilebilirsek zamanımızın kayıtlı kölesi olacağız. Tabii ki şansımız varsa...
Corono, maymun çiçeği, açlık, kıtlık derken, küresel idareciler üçüncü dünya savaşını dillendirmeye başladı.
Tank top devri bitti; bu nükleer silahların çarpışacağı bir savaş olacak ve kimse sağ kalmayacak diyorlar.
Zaten yetmiş yıl önce diktikleri bir anıt taşında insan nüfusunu 500 milyonda sabitleyin yazmışlar. Bu demektir ki, 8 milyar insan ölecek...
Ne güzel; önlerinde engel gördükleri güçlü ulus devletleri birer birer cemaatlere ve etnik gruplara bölerek parçaladılar/parçalıyorlar. Bölge devletlerini bile şehir devletçiklere bölüp istedikleri gibi yenilir yutulur duruma getirecekler.
Bütün bu çalışmalar tek dünya devleti, tek din, tek dil hedefine hizmet ediyor. Dinler arası diyalogcuları hatırlıyor musunuz?
Küresel efendilere köleleştirilmiş 500 milyon insan yetermiş.
Gün gelecek Atatürk’ün ulus devletini ve ilkelerini hepimiz arayacağız. Ama geç kalmış olacağız.
Bir taraftan da dünyamızın “eksen kayması” gündemde. Boynunu hafifçe bir tarafa yatıran dünyamızda neler olacak neler. Uzak değil, yakında hep birlikte göreceğiz bunları...
Kutuplardaki buzullar eriyecek, karalar sular altında kalırken sular altından yeni karalar çıkacak. Rakamları tam bilemesem de 50 bin yılda bir olan doğal bir olay; belki de yeni bir Nuh tufanı. Bakalım Nuh hazretleri gemisine kimleri alacak?
Bu doğal afetlerle birlikte insan eliyle yapılan saldırılar medeniyetimizi yok oluşa sürüklerken küresel elitler(seçilmişler) de hazırlıklarını yapıyor.
Doğal/organik tohumları yeraltında depolarken kendilerine de yeraltı şehirleri kuruyorlar. Bilhassa girişleri havaalanlarının altında bulunan ve nükleer saldırılardan korunaklı ve uzun yıllar yaşayabilecekleri yeraltı şehirleri...
Hayırlısı olsun,
Gazamız mübarek olsun.
Çoluk çocuk ve torun torba sahipleri acaba bunları düşünüyor mu?
YA siyaset erbapları, dünya siyasetçileri ne yapıyor? Yoksa dünya siyaseti küresel yöneticilerin emrinde mi?
Bizimkiler mi? Onlar da birbirleriyle kavga ediyorlar.
Çoğu zaman da parti içindeki arkadaşlarıyla mahalle muhtarı olabilmek için birbirlerini yiyorlar.
NE diyelim?
Bende çoluk çocuk yok,
Söyleyecek sözüm de yok...
Bu işleri çoluk çocuk sahipleri düşünür herhalde...
“Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete.”
