PROF. DR. FİKRİ AKDENİZ - BİLİM DÜNYASI

Tarih: 04.05.2020 10:05

DÜNYADA İSTATİSTİK TARİHİNE BAKIŞ

Facebook Twitter Linked-in

          İstatistik Sözcüğünün Kökeni: İstatistik sözcüğü İtalyan kökenlidir. İtalyancada devlet işleriyle uğraşan kişi anlamına gelen “statista” ile devlet ve durum anlamına gelen “stato” (Latince de status) sözcüklerinden türetilmiştir. İstatistiğin orijinal anlamı, devlet adamının ilgilendiği durumlarla ilgili toplanan bilgidir. İstatistik bu anlamda 16. yüzyılda İtalya’da kullanıldı. Buradan Fransa, Hollanda ve Almanya’ya geçti.

           İstatistiğin Gelişimi: İstatistiksel anlamda en eski yazılı belgeler antik Sümer’den gelmektedir. Bunlar, nüfus, hasat, mal ve sığırların sayısı ile ilgili kayıtlardı. Antik Mısırda bir sonraki yıla sığırların listesi taşınırdı. İnsanların listesi sürekli olarak güncellenerek adam başına vergi istenirdi. Arazi vergisi vardı. Vergi miktarı yalnız toprak parselin planından değil taşkınların düzeyinin verimi etkilemesinden de çıkarılırdı. 50 asır önce eski Mısır’da yaşamış bir kralın mezarındaki şekiller incelendiğinde, savaş esirlerinin, ele geçirilen sığır ve keçilerin sayıları,  istatistik kayıtları için örnek verilebilir. Eski Çin’de imparator Büyük Yu (Yu the Great (MÖ 2123-2025))  döneminde hane halkı sayısı, gelir vergisi, ekonomik üretim ile ilgili sayımlar yapılmış ve tablolar verilmişti. Çin düşünürü (filozofu) Chuang Zhou (Tzu)  (Zhuangzi) (MÖ 369-286) nun kitabında kaç tane hane halkı kendi evi ve toprağına sahiptir? Bir aile, ne kadar yiyecek stokuna sahiptir? Ne kadar hasta, dul, öksüz, sakat kişi bulunmaktadır? gibi sorulara rastlanmıştır.

          İstatistiklere en çok önem verenlerin başında Roma’lılar gelmektedir. Roma’nın altıncı kralı (44 yıl hükmeden), Servius Tullis (M.Ö. D?- Ö: 535) döneminde Roma’nın asker kapasitesini ölçmek amacıyla sayım yapılmıştı. Roma Cumhuriyetinde, vergi alma ve savaşabilecek erkeklerin sayısını belirlemek amacıyla her bir ailenin bireyleri ile birlikte mal ve arazi miktarı beş yılda bir kaydedilirdi. Jül Sezar (MÖ.100-MÖ.44) (Caeser Augustus) sayım işlemini tüm Roma İmparatorluğuna genişletmiştir.

   Askerlik ve vergi almak amacıyla ilk çağlardan başlayarak nüfus, mal ve arazi kayıtları yapılmıştır. Hindistan’da M.Ö. 321-300 aralığında basılmış olan Arthasastra adlı bir kitapta verinin nasıl toplanacağı ve nasıl kaydedileceği ayrıntılı olarak verilmiştir.

  Osmanlı Devleti’nde 1389 yılında mal, arazi ve vergi ödemesi gerekenlerin kayıtlarının tutulduğu “Defterhane” adlı kayıt bürosu kurulmuştu. Son üç yılın verim ortalaması kullanılarak vergi tahakkuk ettirilirdi. Bu yaklaşım, Osmanlı devletinde istatistiğin ilk kullanılışı olarak düşünülebilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde istatistik çalışmaları, başlangıçta devlete belirli hizmetler yapmakla görevli memur ve sipahilere bırakılan gelir kaynaklarının nicelik ve değişmelerini saptamak amacıyla, 30-40 yıl gibi aralıklarla nüfus ve toprak sayımları yapılması şeklinde düşünülmüştür. Askerlik ve vergi alma amaçlı düşünülen ve başarı ile sonuçlandırılan ilk nüfus sayımı 1831 de yapılabilmiştir.

  İstatistik, İngiltere’de 1834 yılında İstatistik Derneğinin kurulmasından sonra bir bilim dalı olarak kabul edildi ve insanlarla ilgili olguları uygun bir şekilde göstermek için sayılarla ifade edilebilen genel kurallar olarak düşünüldü. Böylece daha önceleri veri anlamında kullanılan istatistik sözcüğü, veriyi yorumlama ve kaynağı ne olursa olsun veriden sonuç çıkarma anlamını kazanmaya başlamıştır.

       İstatistiğin orijini insanlığın başlangıcına kadar dayanmasına karşın büyük öneme sahip bir konu olarak yakın zamanlarda ortaya çıkmıştır. İstatistiğin gelişimi, bir dilin gelişimine benzer. Dil gibi, istatistik te gerekli görüldükçe derece derece geliştirildi. 16. yüzyılda çeşitli Batı Avrupa ülkelerinde yönetimi elinde bulunduranlar kendi halkları ile ilgili bilgi sahibi olmak istediklerinde istatistiğin gelişimi başladı.  Olasılık tarihini incelediğimizde şans oyunlarının matematiksel analizi, ilk olarak 16. yüzyılda İtalya’lı matematikçiler tarafından yapılmıştı. Bu konuda ilk belgeler Jerome Cardan (Girolamo Cardano) (1501-1576) a aittir. Yaptığı çalışmalar ölümünden yıllar sonra 1663 de bir araya getirilmiştir. Sonraki yıllarda Galileo  (1564-1642 ) da Cardan gibi zar atılması (üç zar) denemelerinde üst yüzde görülebilecek sayıların toplamının kaç değişik durumu olacağını araştırmıştır.

            Fransa’da PASCAL(1623-1662) VE FERMAT (1601-1665): Dönemin kumarbazlarından Chevalier de Mere,  Pascal’a kumar oyununda şansını arttırmayla ilgili sorular soruyor. Pascal bu sorular üzerinde 1654 yılı içinde Fermat’la mektuplaşarak yanıt aramıştır. Böylece olasılık kuramı üzerindeki çalışmalar başlatılmış oldu. Christiaan Huygens (1657) konunun bilinen ilk bilimsel uygulamasını sunmuştur.   

Bu mektuplar 1819 yılında Pascal’ın çalışmaları içinde yayınlanmıştır. 17. yüzyılda, çağdaş nüfus sayımlarına benzerlik gösteren sayımlar yapılmıştı. Aynı dönemde, İngiliz John Graunt (1620-1697) demografinin (nüfus biliminin) öncüsü olmuş ve ilk hayat tablosunu hazırlamıştı. Hayat sigortası için sigorta şirketleri tarafından ölüm oranı tabloları ve hayat istatistikleri hazırlanmıştı. İstatistik, 17. ve 18. yüzyıllarda üniversitelerde öğretilmeye başlandı. İstatistik, devletlerin coğrafya, ekonomi ve nüfus gibi önemli belirleyici niteliklerinin, aslına uygun olarak sunumunda etkin olarak 18. yüzyılın başlarına kadar kullanılmıştır.

KAYNAKLAR

Akdeniz, F. and Dönmez, D. (1999) The History of  Statistics in the Ottoman Empire,

CHANCE, 12(3), 37-39.

Anders, Hald (1998) A History of  Mathematical Statistics  from 1750-1930, New

             York, John Wiley.

Todhunter,M.A.(1949) A History of the Mathematical Theory of Probability, Chelsea   

        Publishing Company, New York.
Dostça  kalın….…..

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —