"DOSTUM VARSA SÖZÜMÜ ŞİİRE SAYARLAR,
BENİ ŞAİRE
DOSTUM VAR, ÖYLEYSE ÖLEBİLİRİM BİLE!"
HAYDAR ERGÜLEN
Dostum var, beni de yazara sayıyorlar; ne büyük mutluluk benim için...
Şair, yazar dostlarımdan söz açıp onlardan alıntılar sunmak istiyorum bu yazımda...
ALACA GEYİKLER
Zemheri bir soğuk nefesten
Zifiri bir karanlık
iner toprağa
Bütün canlar âlemi huzursuzdur şimdi
Göçebe güvercinler
Uçurum kırlangıçları
Hayatımızdan silinen deniz kuşları
nerdedir?
Börtü böcek derinlerde
Rüzgâr bir kaya kovuğunda
Alaca geyikler
ormana kaçmıştır
Duyulmaz suyun şırıltısı derelerde
Semada dolaşmaz
yağmur yüklü bulutlar
Öylesine bir karanlık işte!
Bilinmez!
Nerde saklanmıştır
O alaca geyikler
Neden hâlâ uykudadır?
AKIN GÜRE
Sevgili arkadasım AKIN GÜRE'nin şiirini okuyunca, Ahmet Haşim'in şiir anlayışını düşündüm. Onun şiirleri, kişisel yoruma elverişli niteliktedir. Şiirden herkes kendi hoşlanacağı biçimde bir anlam çıkarabilmelidir. Böylece şiir, sonsuz duyarlılıkları içeren bir genişliğe ulaşır.
Değerli hocam Kenan Akyüz'ün Ahmet Haşim'le ilgili düşüncelerini de anımsadım.
Akın Güre bence, özgün, değişik bir doğa tablosu çizmiş; göçebe güvercinleri, uçurum kırlangıçları, deniz kuşları, börtü böceği, alaca geyikleriyle güzel bir doğa tablosu canlandırdı zihnimizde...
Bu doğayı ancak hayal, düş dünyamızda görebiliriz!.. Ortalığı zifiri bir karanlık kaplamış; tüm canlar huzursuz, saklanabilecekleri yere saklanmış, sığınmış...
Derelerin şırıltısı duyulmuyor, rüzgâr esintisi yok, o yağmur yüklü bulutlar gökyüzünde dolaşmıyor. O güzelim alaca geyikler ormanın kuytularında derin uykuya dalmışlar, uyanacak gibi görünmüyorlar.
Doğa bütün canlılığını yitirmiş, ortalığı bir karanlık bürümüş; şair bize bu tablo içinde, hüzünle dolu karanlık bir geceyi anlatmaktadır.
Doğa yüzlerce yıllık birikimiyle, güzellikleriyle insanlara huzur verip, yaşama canlılık katarken, birden toprağa karanlık inmiştir.
Doğa bir simge olabilir; halkın simgesi olabilir mi sizce?..
Halk, çok renkli, kökeni farklı gruplardan oluşan bir bütün; birlikte yaşayıp gidiyorlar.
Alaca geyikler, ormanın kuytularına saklanmışlar. Onlar ki, göçmen olmayan, sürü oluşturan birlikte yaşayan canlılar...
Özellikle onları vurgulamış şair ve "neden hâlâ uykudadır?" diye sormuş.
Alaca geyikler, yerli canlılar, yıllarca orada yaşamışlar; karanlık çöktüğünde ne yapacaklarını bilmiyorlar mı yoksa!..
Yılların birikimine ne olmuş? Alaca geyikler halkın anlayış, seziş, sezgi yeteneğini en güzel dile getiren aydınlar olabilir mi?
Uyanık bir kamuoyunun doğması, halkın sorunlarının değerlendirilmesi için önce aydınlar uyanmalı...
Her bunalım döneminde, karanlık dönemde köşesine çekilmeyen, saklanmayan gören, duyan ve konuşan aydınlar olabilir mi alaca geyikler?
DAYAN EY SEVDAM
tüm dağlara kar yağsa
sarsa dorukları boran
ve tüm ışıkları yutsa fırtına
ey sevdam
ey sevdası yarınların
dayan
şimdi
kavrulsan da ayazdan
sarsılsan da kaygılarla
sımsıkı sarılmak zamanıdır umuda
umuttur sevgiyle ürer
ve sevmek yürek işidir
ve büyütmek sevdayı
emek işidir
bin yılların çilesini
tutkusunu geleceğin
nakış nakış dokuduğum yüreğimi
ve emeğimi
adıyorum sana
ey sevdam
ey sevdası yarınların
durmadan
yılgınlığa varmadan
dayan.
AYTEN MUTLU
Akın Güre'nin şiirindeki alaca geyiklerden biri Ayten Mutlu olabilir mi?
Direnen, yılmayan, dayanan, umutsuzluğa kapılıp saklanmayan, yürekli aydınlardan biri olabilir mi Ayten Mutlu? Bence en yetkin örnek olur hem de!..
DİLEKLERİM
Yine ötecek mi kuşlar,
sallanacak mı dallarda yapraklar?
Burcu burcu kokan çiçekler, otlar...
Koşan oynayan, coğalan tüm canlılar,
Ömrüm yeter mi, görür müyüm bilmem...
Dilerim coşar doğa, öter bülbüller...
Bahar bahar bakışır sevgi dolu gönüller!
Kitaplardan okur öğrenir yeni kuşaklar
bir zamanlar yanmış buralar...
O zaman da çok güzelmiş diye konuşurlar!
ADSIZ OZAN
Yanmış, yıkılmış doğayı görüp, umutsuzluğa kapılmayan bir alaca geyik, bir aydın daha...
Şair dostlarım adını andıklarımla sınırlı değil; henüz A harfindeyim.
HOŞÇA KALIN.