YAVUZ ALİ SAKARYA


DERS GİBİ BİR YAŞAM (2)

Yazgısı 1948 yılında değişir Süleyman Bozdemir’in. O yıl içinde köyüne (Eskiyörük) köyüne Düziçi Köy Enstitüsü’nden mezun bir öğretmen atanır. Rahmi Kerem’dir öğretmenin adı. S


Yazgısı 1948 yılında değişir Süleyman Bozdemir’in. O yıl içinde köyüne (Eskiyörük) köyüne Düziçi Köy Enstitüsü’nden mezun bir öğretmen atanır. Rahmi Kerem’dir öğretmenin adı. Sihirli bir değnek değmiştir artık köye. Her boyutuyla köye, köylüye dokunan bir öğretmendir o. Mezun ettiği öğrenciler, birkaç yıl içinde birer ikişer Düziçi’ne, yazgı değiştiren, çoban olacak çocukları aydınlatan, öğretmen yapan enstitüye giriş sınavlarını kazanarak gitmeye başlarlar. Giderek öğrenci sayısı artar. Köye yeni bir öğretmen daha atanır.

Onlar, iş üreten insanlardır, laf değil taş taşımayı, iş kotarmayı tercih ederler. Çalışmak, üretmek, yapmak onlarınyaşam biçimidir. Sorun yaratmak değil, çözüm üretmek vardır onlarda. Zorluklar karşısında pes etmek yoktur. Enstitülü öğretmenlerdir onlar. Farkları olacak o kadar.  

Okuma tutkunu Süleyman, okuldan memnundur, ama yeni gelen öğretmenin  bir önceki kadar işini ciddiye almamasından da oldukça tedirgindir. Yeterince öğrenemediğinden, öğrendiğini içine sindiremediğinden yakınır okuması konusunda o zamana değin ilgisiz davranan babasına.

Şikayet gününe kadar oğluyla pek ilgilenmeyen, onu okutmak istemeyen Demirci Ali Usta, çocuğun öğrenme konusundaki isteğini, hırsını görünce, eksiklerini tamamlamaya, onu çalıştırmaya başlar.

Süleyman, kısa zamanda okumayı söker, verileni anında alır. Hep daha fazlasını ister. Okuma tutkusu artar, eksilmez.

İlkokul 1957 senesinde biter. Mezun olunca bu kez Aksu İlköğretmen Okulu sınavlarına girer. Başarılıdır, sınavları  kazanır. Artık, “kimsesizlerin kimsesi” olan devletin koruması ve güvencesi altındadır.

Sınav öncesinde aynı okulda 5. Sınıf öğrencisi olan Hasan Tuncer ağabeyi ile çalışarak hazırlanır, sınavlara. Hemşeri dayanışmasıdır bu. Onu, desteğini hiç unutmaz. Karşılıksız yardımdır aldığı.   

Sınavda, yaşamı boyunca, hiç unutamadığı , saygıda kusur etmediği, sonradan Türkçe öğretmeni olduğunu öğrendiği Mustafa Şanlı öğretmenin de yardım ve desteğini görür. Şanlı öğretmenin sıcak ve sevecen davranışı, onu ilerisi için motive eder. Sınavları başarı ile verir. İlk andan kanı kaynar öğretmenine. Karşılıklıdır bu sevgi sonradan her ikisinin de katıksız birer yörük çocuğu oldukları anlaşılır. Sevgi artar, eksilmez.

Yaşam boyu, saygıda kusur etmez, her fırsatta arar, ziyaret eder, elini öper üzerinde çok emeği olduğunu düşündüğü öğretmeninin.  

Ben tanığım, Şanlı hoca da, bu başarılı öğrencisini çok sever, onunla övünürdü. Geriye dönüp baktığımda, bana defalarca onunla gurur duyduğunu söylemişti. Öğrencilerinden hep sitayişle (övgüyle) söz ederdi. Işıklar içinde olsun.  

Bozdemir’in hocası Şanlı’ya olan sevgisi, saygısı hocası ölene kadar devam eder.

Bozdemir öğretmen, değerbilir bir eğitimci –akademisyendir. Aksu’ya girerken hemşerisi ağabeylerinden gördüğü desteği, sonradan okula giren küçüklerine destek olarak, yaralarına merhem olarak gösterir. Onları sahiplenir, bunu bir çeşit görev edinir. Hemşehriliğin hakkını verir.     

600 sayfaya yaklaşan oylumuyla Bozdemir hocanın “Bir Yaşam Öyküsü” (*) adlı kitabı, bir yörük çocuğunun, kendi çabasıyla dipten tavana yükselişinin anlamlı öyküsüdür. Destansı bir öyküdür. Okunmaya değer bir çalışmadır. Kendisini bir kez daha tebrik ederim.   

(devam edecek)

(*) Bir Yaşam Öyküsü – Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür, Prof. Dr. Süleyman Bozdemir

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92