Türkiye Cumhuriyeti, kurucu önderi Atatürk'ün anlatımıyla, şu MEŞRULUK ilkeleri üzerine kurulmuştur:
"a) Egemenlik sınırlamasız ve koşulsuz olarak ulusundur.
b) Türkiye Büyük Millet Meclisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olup, ulus adına egemenlik hakkını kullanır.
c) Yasama yetkisi ve yürütme gücü Büyük Millet Meclisi’nde belirip toplanır.
ç) Meclis yasama yetkisini doğrudan doğruya kendisi kullanır.
d )Meclis, yürütmıe yetkisini, kendisinin seçtiği Cumhurbaşkanı ve onun atayacağı bir Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis, hükümeti her zaman denetleyip düşürebilir.
e) Yargı hakkı, ulus adına, yöntemine ve yasasına uygun olarak BAĞIMSIZ MAHKEMELERCE kullanılır.”
"Demokrasinin bütün anlamıyla ülküsü, bütün ulusun aynı zamanda yöneten durumunda bulunabilmesini, hiç olmazsa devletin son istencini yalnız ulusun anlatıp ortaya koymasını ister. Ne yazık ki ulusların nüfuslarının kalabalıklığı, düşünsel eğitimlerinin ölçüsü, bu ülkünün uygulanmasında, büsbütün ülküden yoksun kalmaya yol açabilecek boş-bulunmalardan kaçınmayı gerektirir. Bundan dolayı demokrasinin en çağdaş ve mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi, Cumhuriyettir.*"
"Cumhuriyette son söz, ulus tarafından seçilmiş olan meclistedir. Ulus adına her türlü yasaları o yapar."
"Cumhuriyet, milletvekillerinden kurulu meclisi ve belli bir süre için seçilmiş devlet başkanı ile, ulusal egemenliğin korunmasını en iyi sağlayan düzendir. Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet, halkın özgürlüğünü, güvenliğini ve rahatını düşünmek ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini erk ve yetki yerine belli bir süre için getiren, istenç ve egemenliğin sahibi olan ulustur. Ve yine bunlar bilirler ki, erk yerine saltanat sürmek için değil, ulusa hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı konumlarını ve görevlerini kötüye kullanacak olurlarsa, şu ya da bu yolla, ulusal istencin kendileri hakkında da belirmesiyle karşı karşıya kalabilirler. Ulusça, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar için, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunluluğu, gelişigüzel ve gönlünce davranmakla bağdaşamaz."
"Demokrasi ilkesi, ulusal egemenlik biçimine girmiş ve anayasa hukukuna geçmiştir. .. Ortaya ‘egemenlik bölünemez ve devredilemez’ düşüncesi çıkmıştır: Egemenlik, bireylerin istençlerinin üstünde, bireylerin oluşturdukları ulusun ortak kişiliğine ilişkin, genel, ortaklaşa istençtir. Bundan dolayı egemenlik birdir, bölümlere ayrılamaz ve egemenliğin anlattığı ortak istenç, onun sahibi olan ortak kişilik, ULUSÇA, HİÇBİR VAKİT, BAŞKASINA DEVREDİLİP BIRAKILAMAZ."
Atatürk Cumhuriyeti, tüm eğitim kurumlarında ulusa bu demokrasi eğitimi ve öğretimini veriyordu!
Demokrasi öğretiminin ilk kitabını da kendisi eliyle yazmış, ama öğretmeni ve öğrencisiyle tüm okuyanlar onu özgür, eleştirel bir bakışla okusunlar için, "YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER"** başlıklı bu kitabının kendi adıyla değil, Prof. Afet İnan'ın adıyla yayınlanmasını sağlamak inceliğini de sergilemişti.
----------------------------------------------------------------
(* "Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak" gibi bir tutarsız söylemi, BOP saldırısının maşaları olan ve "Atatürk demokrasi kurmadı, cumhuriyet kurdu" deyip kendilerine -çelişkilerinden de sıkılmadan- ancak '2. Cumhuriyetçi' adını verebilenlerin uydurması olduğuna bakmadan sürdüren CHP yöneticilerine anımsatılır!)
**M. K. ATATÜRK, YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER, (Özleştirerek yayına hazırlayan Ö. Ozankaya) Atatürkçü Düşünce Derneği Yayını.
