SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


DAVET

DAVET


"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

bu hasret bizim..." -NAZIM HİKMET

Kimi davet ediyoruz? Herkesi; ama herkes davetimize yanıt vermiyor. Orhan Veli'nin dediği gibi "ÖYLE BİR ZAMANDA GEL Kİ VAZGEÇMEK MÜMKÜN OLMASIN" diyoruz da ne yazık ki hâlâ duyan yok! 

Oysa yanaklarımız kurudu göz yaşlarından, dudaklarımız çatlak çatlak oldu acı, sarı sıcaktan. Sessizce ağladığımız anlar, çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştü. Üstelik bugün DÜNYA DOSTLUK GÜNÜ. Çağrımızı duyan neden bu kadar az!..

Çağrımızı herkesin duymasını istiyoruz; kardeşçe, huzur içinde, dostça yaşamak istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz?

AKBELEN'de yediden yetmişe ağlayanlar varken, biz nasıl mutlu olacağız?

"Akbelen Ormanındaki yıkımın durdurulması bundan sonraki bütün yıkımların durdurulması için de yaşamsal önemde. Katliam alanına girdik, kesilen ağaçları görüntüledik. Bu ağaçların, binlerce yıllık çam ormanlarının bir insan gibi yerde yatışına tanık olduk. Burada ağaçlara sarılan 90 yaşındaki annelerimiz, İkizköylüler canlarından can gittiğini söylemişti. İşte o ağıtların daha da yükselmesine neden olacak bir kıyım ile karşı karşıya kaldık. Geniş bir alanın kıyımı için başlatılan çalışmalar henüz çok yayılmamış; ama durduramazsak devamı gelecek." diyor bir milletvekili.

Yazıda, "ağaçların insan gibi yerde yatışı" benzetmesini okuyunca, ağaç ve insan konusunda usuma gelenleri yazmak istedim:

"Bir ağacın yanından geçer gidersiniz; bilmezsiniz, beklemezsiniz ama, onun bir öyküsü vardır. Dünyayı dolaşan bir öyküsü… O öyküler insanlarınkine eklenir; dallarla kollar birbirine dolanır, ruhlar bitişir; beraberce büyür giderler. Dallanır budaklanırlar."

YENAL BİLGİCİ

Anne Frank'ın kestane ağacının öyküsü gibi...

Yahudi olduğu için, 2.Dünya Savaşı sırasında Nazi işgalindeki Amsterdam’da ailesi ile birlikte saklandığı evin penceresinden gördüğü, onun yaşamasını sağlayan,  ona yaşama sevinci veren bir kestane ağacını günlüğünde anlatmıştı.

Frank toplama kampında yaşamını yitirdi. Kestane ağacı ise süregiden bir öyküye dönüştü.

Her ağacın bir öyküsü var; Bozkırdaki AHLAT AĞACI'nın da...

"Eşin dostun yaşıyor bak bahçelerde

Sen çıplak bir doruğun üzerindesin

Tam rüzgârın engini sardığı yerde

Yekpare bir mavilik üstünden akar

Altında köklerini sıkan toprak var

Dertleşir durursun 

Öyle yakın geçer ki kayan yıldızlar

Hâlini soruverecekler sanırsın

Dağılır üstündeki yeşil sükût

Ümitle kımıldanırsın"

MEHMET BAŞARAN

Ağaç umutla kımıldanır ama, birkaç fakir kuştan başka yaşadığını kimse bilmez.

Hâlini soran yoktur. Kıraç toprakta, kendi hâlinde yaşayıp gider ağaç; tıpkı Anadolu köylüsü gibi... Onun öyküsü de yaşadığı toprak gibi dertli...

AĞAÇ İÇİN BİR AĞIT

Bir ağaç nedir ormanın içinde kendi başına

Toprağın suyu göklerin yağmurudur

Belki akşamdan kalma kararmış bir rüyadır 

İhtimal ömrün geride kalan yarısı senin için

Belki de hiçbirisi yalnızca ağaçtır ağaç olmak

Hep istediği

İşte alaca karanlığında akşamın ya da tan saatinde

İnsanlar karıncalar tüm haşerat ve tüm orman hayvanları

Kabuğunun üstünde konaklayan tak taklarıyla bir saksağan

Sonra uğursuz bir ışık, alazı alevi gittikçe yakan

Sonra insanlar makineler ağacın kendi sisine benzemeyen

Dumanlı bir şeyler sızıyor dalların arasından

Nefes almak neden zorlaştı ne oldu ne oluyor neredeyiz

Ağaçtır bakar sessizce başına gelenlere

Bir ağaç nedir kimse bilmez ki

Bir ağaç nedir kökleriyle dalları yaprakları havası

Orman içinde bir ağaç sana benzer incecik gülüşünle

Rüzgârda uçuşur yaprakları senin saçların gibi

Sonra kalın bir testere köyün dibinde alevler Cudi’de

Bildiniz mi bildirdiniz mi ne oldu ağacın birine orman içinde

GÜRAY ÖZ

Bu ağıttan bir türkü yakmalı bir halk ozanı...

Ben de dinleyince, "Türkülerle gömün beni." demeliyim; bir gün mutlak öleceğim size veda ettiğimde türkülerle gömün beni...

Balıkesir/ Edremit/Güre'deyim. MEHMET BAŞARAN'ın dizelerini sunmak istiyorum.

Güre'deyim...

"Bir yanım Tanrılar otağı Kazdağı

Bir yanım

Kurtuluşçulara arka veren Madralar

Kuşanıp çifte fişeklikleri

Şurdan yürümüş Ayvalık'a

Gömeç'li Edremit'li

Kuvayı Milliyeciler

**********

El sallıyor Havran'dan Koca Seyit

Görse şaşardı Homeros bile

Dudakları uçuklardı Aşil'in

Öyle işler gördü Çanakkale'de

Zeytinyağı fabrikasında hamal

Oydu Kurtuluşçularla

En önde İzmir'e giren

***********

Gül parmaklı şafak dağlara değdiğinde

Geline döndüğünde, "Bol pınarlı İda"

Salınıp Körfez'e indiğinde Sarıkız

Çocukların dilinde

Çağla tadı kazandığında sözcükler"

Ne kadar uzak şimdi o günler!...

29.07.2023 tarihli Kazdağları Sanatçı Dayanışması'nın basına ve kamuoyuna sunduğu "AKBELEN’İN ÖZGÜRLÜĞÜ BİZİM DE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDÜR." Başlıklı iletisiyle bitiriyorum yazımı... ...

"Küresel ısınma, bir felaket olarak çaldı kapımızı…

Sıcaklardan yanıyoruz…

Dünyanın ormanları, Kanada'dan Rodos'a, Kemer'den Tayland'a cayır cayır yanıyor…

Her mevsim daha da ısınacak. Daha az su bulacağız, daha az ekmek, daha az katık…

Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği yanıyor. Sadece insanlığın değil bütün yaşamın; geyiklerin, kuşların, leoparların, kirpilerin, balıkların, karıncaların dünyası yanıyor.

Dünya çölleşmeye, kavrulmaya giderken Türkiye de bu durumdan payına düşeni misliyle alıyor. Ülkemizin en değerli toprakları, en gür ormanları, en temiz havası, pırıl pırıl suları tahrip ve talan ediliyor.

Dün Eşme, Efemçukuru, Cerrattepe, Kazdağları idi. Bugün Akbelen...

Akbelen’de olanları büyük üzüntü ve öfkeyle takip ediyoruz.

Anayasal hakları ile orada onurlu bir mücadele yürüten bu ülkenin iyi insanlarına yapılan saldırılar kaygı sınırını aşmış, açık bir zulme dönüşmüştür.

Oysa İkizköylüler Akbelen’de geleceğimizi koruyor.

İkizköylüler Akbelen’de salt bizim değil kendilerine şiddet uygulayan jandarmanın, yürütmeyi durdurma kararlarını kaldıran mahkeme üyelerinin, hattâ Akbeleni katleden şirket yöneticilerinin de geleceğini koruyor.

Akbelen halkı, kömür karası değil, özgürlüğünü istiyor.

Bilinsin ki nerde bir dal kırılsa orda atar kalbimiz.

Biz sanatçılar da gözü dönmüş kâr hırsının karşısında ormanlarını, köylerini, yaşam haklarını savunan İkizköylülerin haklı mücadelelerinde onlarla omuz omuzayız.

Onlar gibi Türkiye'yi, insanlığı, dünyayı, yaşamı savunuyoruz.

Bu bilinçle yetkilileri, Anayasa’nın 169. Maddesi uyarınca aslî görevlerini yapmaya, doğayı ve ormanları korumaya davet ediyoruz. 

AKBELEN’DE ORMAN KATLİAMI DURDURULSUN

DOĞA DÜŞMANI ŞİRKET AKBELEN’İ TERK ET! "

Herkese, İYİ Kİ VARSINIZ diyeceğimiz güzel günlerin en kısa sürede gelmesi umut ve dileğiyle...

"Güz gelip de yangın başlamadan

tutmalısın doğanın yelesinden

yüreğindeki seher yeli varmalıdır sabah olmadan

gül bahçesine sevda hevengine ..." AHMET TELLİ

HOŞÇA KALIN.

 

1
1.08.2023 03:39:44
555

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00