SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


CUMHURİYETE GİDEN YOLDA BİR DESTAN (2)


Şair NİYAZİ AKINCIOĞLU'nun VATANLAR MASALI adlı destanına devam ediyorum. 
Bence, Nazım Hikmet'in Kuvâyı Milliye Destanı'yla, İlhami Bekir Tez'in Altın Destan adlı yapıtıyla, Cahit Külebi'nin Atatürk Kurtuluş Savaşında adlı kitabıyla, Gülten Akın'ın Maraş'ın ve Ökkeş'in Destanı'yla aynı değerde bir destan, Vatanlar Masalı... Ancak çeşitli nedenlerle Niyazi AKINCIOĞLU, o usta şairler kadar tanınmıyor. Yaşadığı sürece değeri anlaşılamamış bir usta şair...
AKINCIOĞLU, edebiyat tarihlerinde ve antolojilerde yeterince yer almadıysa da; "1940 kuşağı içinde imge yaratışı, sözcükleri kullanışı, dize kuruşu ve şiiri bütünde yakalayışı ile, kendine özel yer edinmiş bir şairdir." demişlerdir, onun şiiri ile ilgilenenler.
 "ve"li dizeleri, özellikle Kuvâyı Milliye Destanı'nda kullanan Nazım Hikmet'in 
şiirinin havasını veriyor. Trakya halk ağzının ve halk şiirimizin söyleyiş, anlatım özelikleriyle karşılaşıyoruz yer yer. AKINCIOĞLU'nun şiirindeki bu nitelikler; bu tür destansı dil ve biçem, konuya çok uygun düşüyor. 
AKINCIOĞLU, çok beğendiği Nazım Hikmet gibi, şiirlerinde, Divan şiiri ve Halk şiiri motiflerini sıkça kullanmış ve bunları ustaca işlemiştir.

"Ve bu sevda ki bende/ bir yanık yerine, yaraya benzer;
ve bu destan,/ ve bu destan ki dilimde,/ onunla muzaffer.
Gurbeti, vatanı ondan öğrendim;/ Gül dalına tüfek asmayı,
ve sonra dünyayı, daüssılayı,/ ve sonra ölürken bile gülmeyi;
ve bayrak açmayı/ ordular önünde,/ ordulara karşı.
Hikmetinden sual olunmaz insanın,/ anamın,/ babamın, çocuklarımın;
öğrendim ne imiş, neymiş gözyaşı,/ günün dert olduğunu
her üç öğünde./ Ve yaşamak için,/ yaşamak kadar/ lazımmış ölüm de,"
                                                                           NİYAZİ AKINCIOĞLU 
AKINCIOĞLU, AJANS adlı şiirinde: "Bir şarkıdır bu/ sulh ve hürriyet dediğin
ağız dolusu söylenir ufuklara karşı./ Bir şarkıdır bu/ kâlu beladan beri söylenir
kurtlar dilinde, kuşlar dilinde./ Ben, onunla büyüdüm/ onunla yürüdüm
onun için büyüttüm bu boyu/ onun için ölebilirim." demektedir.

"Bütün kal'aları düşmüş vatanın,/ cebren ve hile ile
tersanelerine girilmiş";/ fabrikalar, atölyeler, tezgâhlar
devrili devrilivermiş.
Telgrafın tellerine kuşlar konmuyor,
hasret kavuşturmuyor trenler;/ köprüler, yollar atılmış.
Nakışında bülbül ötmüyor,/ çiçek açmıyor kumaşlarında;
çatlamış arından kan-ter içinde/ toprağın derdi büyük,
başağın yükü ağır." - NİYAZİ AKINCIOĞLU 

"Bir tersane, iki silâh fabrikası,
ve on dokuz körfez ve liman ki
belki birçoğunun/ rıhtımı/ mendireği
kırmızı, yeşil fenerleri yoktur
ve belki sularında 
ateş kayıklarının ışıltısından başka ışık yanmamıştır.
Fakat onlar
tahta iskeleleri ve kederli balıkçılarıyla bizimdirler.
Sonra üç deniz/ altı kol tren hattı
sonra göz alabildiğine yol.
Ve sonra toprak/ ve o toprağın insanları:
Uşak tezgâhlarının halı dokuyanları 
klaptan işlemeli eğerleriyle meşhur
Manisalı saraçlar 
On beş vilayet ve sancak/ ve dokuz büyük şehir
düşman elindedir..."  -NAZIM HİKMET 

"Silah çatmış ifritler harman yerinde;/ kulakları sağır,
Gözleri kör,/ görmüyor güneşi./ bu sesi duymuyorlar.
Bu ses ki pervaz pervaz,/ bu ses ki şehir şehir/ ve köy köy/ ve dağ dağ
insan sesidir, insanı arar./ Yumruklarını emen bir çocuktur;
memesini,/ annesini arar.
Annedir,/ saçını süpürge yapmış oğluna;
oğlunu,/ kızını,/ eşini arar.
Kardeş kardeşini,/ evli evini,/ insan, insanın arar.
Dinlemiyorlar,/ silah çatmış ifritler harman yerinde;
başağın, hürriyetin ve emeğin üstünde.
Seyrinde mağrur ve rahattırlar
tebliğlere zaferden müjde götüren;/ ve et/ ve kemik/ ve kan,
hasılı insan kokan;/ çığlık çığlığa zaferlerinin.
Ve gülüyor kumandan,
sabahsız geceler, kutuplar var sesinde;/ öyle soğuk, öyle vahşi.
Ağzı, kulakları, burnu,/ gülüyor otuz iki dişi.
Ve uzakta bir köy yanıyor.
Kızıl mürtesemi çıkmış havaya;/ iniyor ovaya,/ hasta,/ hasata,/ suya."
                                                   NİYAZİ AKINCIOĞLU 
Anadolu halkı şehir şehir, köy köy, dağ dağ sesleniyor; duyan yok!..
"Gökyüzünde kara kara bulutlar
Harmanlar çürüdü yüzünüzden!
Sizinle görecek işimiz yok
Gidin üstümüzden!
Mavi değil artık denizlerimiz!
Tarlalar sürülmez oldu!
Sütü kesildi davarların!
Öksüz kaldı bebelerimiz!" - CAHİT KÜLEBİ

AMA UMUT HEP VARDI!
"Gökyüzünde kara kara bulutlar
Hayın mı hayın!
Bir gün gelir hesabını sorarız
Burada durmayın." -CAHİT KÜLEBİ

"Hasat mı, kan mı, yangın mı güzel?
Ve bu köyde,/ bu köyün bir evinde;/ rütbesiz, nişansız bir asker
bir tebdil havalı er,/ küfrediyor bahtına bacaklarının.
En önünde yürürdü de safların/ bu bacaklar, bu ayaklar
neden böyle gitmiyor./ Ölüm herkesin başında,
ölüm umurunda değil;/ ama bak,/ şu alçak, şu rezil,
sigarasını yakıyor saçak saçak.
Ve korkup hışmından büyük zaferin 
büyük gözlü, büyük başlı, büyük kuş/ havalanıyor
bir harap mektebin son duvarı üstünden.
Bir çocuk başı, bir kol düşüyor,
küçücük bir kalp kanıyor."-NİYAZİ AKINCIOĞLU 

"Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem 
göze görünmez ölüler.

"Benim sizden kendim için 
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki 
kağıt gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler."  -NAZIM HİKMET    

IV
"İşte böyle oldu:/ Gökyüzü mahşerinde çocuklar;
uçurtmaları ile meşhur, balonlarıyla gazi,
babalarıyla yiğit;/ ve şehit/ ve şehit/ ve şehit oldular. 
Anneme söylerim dedi bir çocuk,/ bırakın kardeşimi.
 Saçları bal köpüğü/ güvem gözlü bir küçük,/ kum attı üstlerine.
Ve çilli birisi kaçak gösterdi; bozuldular.
Ve sonra ordular,/ muzaffer ve gazi;/ ve sonra ordular,
merasim yürüyüşü, kalçadan adımlarla/ küçücük ölüleri üzerinden
karagöz, sarışın ve çillilerin,
 anlı-şanlı girdiler bir büyük şehre;
ve başladı vatanlar masalı.
İşte böyle oldu:/ Bir seher vakti baharın,/ veya her seher;
kavuniçi sabahlarına vatanların
kahrın gecesiyle geldiler." -NİYAZİ AKINCIOĞLU 

Nazım Hikmet, "Kız Çocuğu" şiirinde; "yedi yaşında bir kızım/ büyümez ölü 
çocuklar" diyor. Bizim; "güvem gözlü, bal köpüğü saçlı, karagöz, sarışın, çilli" çocuklarımız da büyümedi.

VATANLAR MASALI/ İKİ

"Ordularla geldiler,/ tankları, toplarıyla;
gökyüzü mahşerinde çocuklar,/ uçurtmaları, balonları;
gökyüzü mahşerinde çocuklar,/ ve zulmün milyonları.
Ordularla geldiler,/ tankları, toplarıyla;
suda balık kadar çok,/ ve havada kuş kadar.
Kavuniçi akşamında şehirler,/ sabahında köyler düştü;
kahraman oldu çocuklar,/ uçurtmaları, balonlarıyla meşhur;
gökyüzü mahşerinde döğüştü,/ kahraman oldu çocuklar
ve deniz maviliğince gemiler,/ kâğıttan;/ ve deniz maviliğince gemiler.
Ordularla geldiler,/ tankları, toplarıyla;
denizde kum kadar çok,/ havada yıldız kadar.
Kavuniçi akşamında şehirler,/ sabahında köyler düştü;
kahraman oldu çocuklar,/ uçurtmalarıyla meşhur;
kahraman oldu çocuklar, balonlarıyla şehit.
Ve deniz maviliğince gemiler,/ kâğıttan;
devriye gezdiler, nöbet tuttular,
ve deniz maviliğince gemiler,/ tayfalar çocuk, çocuklar kaptan.
Sonra ordular,/ muzaffer ve gazi;/ sonra ordular,
merasim yürüyüşü, uygun adımla;
küçücük ölüleri üzerinden,/ karagöz, sarışın ve çillilerinVE
anlı-şanlı girdiler bir büyük şehre/ taşları kıyam üzre."
                                            NİYAZİ AKINCIOĞLU 

KARAGÖZ, SARIŞIN, ÇİLLİ, KAHRAMAN ÇOCUK " SEN YOKTUN"
"Kar kesti yolu/ sen yoktun/ oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü/ gözlerim kapalı.
Gemiler geçmiyor/ uçaklar uçmuyor/ sen yoktun
karşında duvara dayanmıştım/ konuştum, konuştum, konuştum
ağzımı açmadan.
Sen yoktun
ellerimle dokundum sana,
ellerim yüzümdeydi."  - NAZIM HİKMET 

II
"Nereden, nasıl bilirim/ her gece bir türlü gelirsin.
Bir gece ellerin,/ gözlerin yoktur bir başka gece;
âmâ gelirsin.
Ellerin ekmeğinden,/gözlerinden olmuş;
soramam, söyleyemezsin, ama bilirsin,
bilirsin o sabahı, o mayıs sabahını.
Buğdaylar kalemdeydi,/ hani koyunlar kuzuda;
ve göllerde ördekler/ al-yeşil uykuda.
İşte o sabah,/ bir seher vakti baharın;/
sen; bir köyün sarı erkeği,/ ve yumrukların,
üçümüz;/ ben bilirim kimlerle
ve niçin döğüştünüz.
Sonra olanlar oldu, tebliğ okundu
SİZ ÖLMÜŞTÜNÜZ" - NİYAZİ AKINCIOĞLU 

VE GEL ZAMAN GİT ZAMAN
MEV'UT GÜN
"Devroldu âlem/ ve bir sabah/ günle beraber döndü toprağa
milyonların üstünde milyarlarla sayılan,
ömrümüze güneşi, aydınlığı taşıyan
altında ölüleri, üstünde sağlarıyla
bu köyde, bu şehirde, bu toprakta yaşayan
boy boy insan,/ renk renk insan./ döndü toprağa.
YARI KALMIŞ RÜYASINI TOPRAK
VE HÜLYASINI İNSAN,
YENİ BAŞTAN KOYULDU YAŞAMAĞA"  - NİYAZİ AKINCIOĞLU 

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.
       HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04