Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


ÇOCUĞUN DÜŞMANLARI


    Bir bebek doğduğunda yalnız annesi, babası ve yakınları mı sevinir sanırsınız?

     Onların sevgisi açık sevinçtir.

     Bir de gizli sevgi vardır. O sevgi iyi olsa niye gizli olsundu, değil mi?

     Tertemiz bir dünyadan gelen o bebeği bekleyen bakterilerin, mikropların  sayısını saptayabilecek bir araç yapılamadı henüz.

     Sağlık ve gelişim bilgisinden yoksun ellerde büyümeye çalışan bebeği, onca beladan koruyan sadece sevgidir. Ama sevgiler hurafeden ve yalandan kendini

bir türlü kurtaramazlar ki.  

     Zavallı bebeğin karşılaştığı ilk yalan, ilk kandırılma aracı “ Yalancı emzik” tir. 

     O Küçücük plastik parçası büyüdü büyüdü, sonra siyasetçi oldu.

     Sonra babanın kucağında başladı yiğitlik gösterilerine.  “ oğlum hele bir söv”,

“ Hele bir  yumruk at amcana” , “ Bravo! Aslan parçası!” övgüleri unutulur mu hiç?

     Henüz sınama- yanılma yoluyla öğrenme dönemindeki bir çocuğun, yanlış yapmaması düşünülebilir mi?  Acemilikte birkaç kez azar işitir, dayak yer. Ama çok sürmez bu durum, yalan yetişir imdadına. Oturup yapılan yanlışların nedeni anlatılmadıkça, yalanlar daha geçerli alan bulacaktır.

     Sonra, alacaklı geliyorken “ Babam evde yok” dedirtilecektir çocuğa. Artık

kendi yalanları dışında, babaların ve anaların yalan gereksinmelerini karşılamak da çocuğa düşer çok zaman.

     Yalan öyle bir virüstür ki okulda bile at oynatır.

     Kaygısızca ödev vermeyi öğretmenlik sanan bazı öğretmenlerimiz vardır,

ne yazık ki. Ödev hiç verilmez değil. Bir proje başlı başına bir ödevdir aslında. Amaç proje ise.

     Yoksa ananın, babanın ya da bir başkasının yaptığı ödevleri, okula bayrak açarak getirir yalanlar.

     Sevgili öğretmenim, yoğun ödevlerle öğretmeye çalıştığın bilgileri, yaşam

koşulları belki bir gün öğretir. Ama gittikçe kökleşen yalan ve sahtekârlıkların

bir tedavisi bulunamadı. Onları bağışlayacak bir tanrı da çıkmadı henüz.  

     Çocuğun düşmanlarının büyüklüğünü anlayabiliyor musunuz?

     Aile içi geçimsizliklerin yarattığı sorunlarsa bir başka felakettir.

   

                                                           ***

     Yıllardan beri ne zaman bir müzik sesi duysam, kulaklarımda bir azarlama sesi çınlar. Ama yararlı bir azarlama.

     Küçük oğlum Murat Devrim Babacan’da ortaokul döneminden beri, bir müzik

tutkusu uç vermeye başlamıştı. Gücümüz oranında müzik araçları da almaya

çalışıyorduk. Odasını stüdyo haline getirmiş, bir orgun başında orkestra kurup

konser veriyordu.

     “ Oğlum git biraz para harca”, “ Arkadaşlarınla biraz dolaş”  deyişimiz inanın az değildi. “Okulda görüşmek yeriyor bana” yanıtını aldıkça huzursuz oluyorduk.

     Çocuğumuzun içe dönük, toplum dışı bir kişilik kazanmasından korkuyorduk

açıkçası.

     Aslında bizim çocuğumuzla konuşacak kadar vaktimiz yoktu.

     Biz derneklerin ve sendikaların yönetiminde; mitinglerin ön saflarındaydık.

     Saygı duyduğum emekli müzik öğretmeni Medine Balkarlı’ya gittim, çocuğu

anlattım:

     “ Öğretmenim lütfen bir dinle. Bir yetenek var mı? Yoksa geçici bir heves mi? Bizi aydınlatıver, n’olursun?” dedim.

     “ Evde piyano var, eve gelsin” dedi. Ve bir sabah götürdüm eve.   

     Akşam üstü uğradım öğretmenime. Tartlı tatlı sözler bekliyor olmalıyım ki adeta tepeme bir yumruk indi:

     “ Siz memleket kurtarıyorsunuz ha! Sizin kurtardığınız memleketin içine

tüküreyim be! Çocuğunuzdan haberiniz yok!”

     Dersimizi almıştık. Gereken çabayı gösterdik.  Murat Devrim Babacan şimdi Konya- Erbakan Üniversitesi Müzik Bölümünde Doçent Dr. Öğretim üyesi.

     Düşünmek gerek, acaba kaç çocuğun şansına Medine Balkarlı gibi bir mihenk

taşı rast gelmiştir?

     Çocukların anne- babaya karşı borçlu oldukları söylenir çokça. Kolaydır bu söylem. Oysa asıl anne- baba borçludurlar çocuklarına karşı. Eserleriyle gurur

duymak hakları olduğu kadar…

     Bunca yalan ve yanlışın at oynattığı bir ortamda yetişen insanlardan,” insan hak ve özgürlükleri” boyutunda bir siyaset, bir demokrasi beklemek, elbette

kolay değildir.

     Ama olanaksız da değildir. Çünkü epeyce altyapısı vardır.

     O nedenle hiç vakit geçirmeden bebeği, aydınlanmacı kültürle belemeye

başlamak yapılacak en akıllıca iştir.

     Eğitimin başaramayacağı iş yoktur.

     Yeter ki insan doğasıyla, bilimsel tarzda buluşması sağlanabilsin.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51