Tüm yobazlığın, cehaletin, sefaletin, haksızlığın, yolsuzluğun, aklınıza gelebilecek her karanlığın kurşungeçirmez kilitlerini kıracak yegâne güç bilgidir.
Bilgi; söylenti kapılarının çelikten sert kapılarını yerle yeksan edecek koçbaşıdır. Her uzvu yedi göğü ve yeri inletir.
Her mahallenin köşe başlarını ele geçiren söylenti kapıları ilmek ilmek örülür, yılandillidir, korkunç bir çekirge sürüsü gibi yayılır. Yalanlarla örülen kapılar yeni yollara çıkmadan önce geride bir savaş meydanı gibi kocaman bir enkaz bırakır.
Heybesinde kan ve gözyaşı taşıyan kapı tellalları bir vampir gibi masum ruhların okumaktan aciz yüreğine saldırır. Okumayan çabuk çözülür, çözülen dağılır, dağılan yok olur.
Bilgisizlik yani cehalet realitede daltonizmdir. Oysa hayat renk cümbüşüdür! Hiçbir ressamın paletinde bu kadar canlı renkler bulamazsınız. Her düşüncenin farklı ruhu ve rengi vardır, ışıl ışıl yansır hayata.
İlim; ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Ne güzel demiş Yunus; ilim insanın ilim bilmesidir, ilmin kıymetini bilmesidir. İlmin ana anahtarı ise insanın kendisini tanımasından geçer. Kendini bilmeyen insan her şeyi bilir; işte en tehlikelisi de budur. Söylenti tezgâhında duyduğu her şeye inanır, bilimin sınırlarından çok yalanın şatafatlı olması cezbeder kendisini.
Yunus bu konuyu da sakince karşılamış ve dizesinde devam etmiştir: Sen kendini bilmiyor olabilirsin o halde oku! Çünkü okumak insanın kendisini öğrenmesindeki tek mihenk taşıdır.
Tüm yobazlığın, cehaletin, sefaletin, haksızlığın, yolsuzluğun, aklınıza gelebilecek her karanlığın kurşungeçirmez kilitlerini kıracak yegâne koçbaşı bilgidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilime verdiği önemi ifade eden sözleri:
“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.
Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekâsını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek milli ülkümüzdür.
Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.”
