ALİ UYSAL- EĞİTİMCİ YAZAR

Tarih: 02.10.2020 23:30

Bir Kompozisyon Yazılısının Öyküsü

Facebook Twitter Linked-in

DOSTLARIM, ARKADAŞLARIM, ÖĞRENCİLERİM günaydın.

Yaşlandıkça anılara sarılır insan. Bu kural beni de kıskacına aldı. Anılara yakınlık duymaya başladım. Özellikle Aksu Köy enstitüsündeki anılardan yakamı bir türlü kurtaramıyorum. Beni bağışlayın sevgili ve vefalı okurlarım. Nasıl kopayım Aksu’dan! İnsancıktan İnsanlığa atladığım yer Aksu Köy Enstitüsü.

                BİR KOMPOZİSYON YAZILISI

Notlarında oldukça cimri bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Mehmet Hamzaoğlu. Beş, altı alabilmek bile oldukça zordu. Yıl 1955 ben beşinci sınıftayım. Öğretmenimiz derse girer girmez emri patlattı: Birer kalem, kâğıt çıkarın yazılı yapacağım.

Kısa hışırtılar, kâğıtlar, kalemler çıktı. Yazılıya hazır ve nazırız. Konu: “Ağaç hakkında bir fıkra yazınız!”

Bu fıkra güldürü değil, edebi fıkra. Bir yazı türü.. “Değişik bir yöntem uygulayayım.” Diye düşündüm. Düşünmeden çalakalem yazdım. Erkenden de kâğıdımı verip teneffüse çıktım.

Bir hafta sonra kâğıtlarımız dağıtıldı. Gözlerime inanamadım. Benim notum 10 . Gözlerimi silip bir kez daha baktım, doğru, 10. Altında bir de not vardı, o notu yazmayacağım.

Deliler gibi sevindim. Uzun yıllar o kâğıdı sakladım. Yırtıp atmaya elim bir türlü uzanmadı. Bir ömür sakladım o kâğıdı. Şimdi sevgili okurlarım o yazılıda 10 aldığım fıkrayı sunuyorum size:

“AĞAÇ”

Bir gün Mustafa Kemal’in yolu Suriye çöllerine düşer. Ufuklara kadar uzanan çırılçıplak toprak parçası bu büyük insanın yüreğinde derin bir yara açmış olmalı ki yanında bulunan İsmet Paşa’ya der ki:

--İsmet çabuk bana yeni bir din bul. Öyle bir din ki ibadeti ağaç dikmek olsun. İlk bakışta aşırı bir istek olabilir bu. Ne var ki biraz düşününce önemi çıkar ortaya. Ağacın hayatımızdaki önemi düşünülürse isteğin hiç de abartılı olmadığı anlaşılır: Ağaç genç bir fidandır. Gönlümüzün süsü, gururdur. Büyümüş ağaç olmuştur. Gölgesinde yorgun çiftçi dinlenir, dallarında güzel kuşlar ses verir. Köylerimiz günden güne şenlenir. Yaşlanır, odun olur yakılır, tahta olur çakılır. Kapımız, penceremiz olur. Evimiz barkımız, konağımız olur. Yok, olurken bile faydaları dokunur bizlere.

Gelelim Mustafa Kemal’in isteğinin önemine: Bir dinin ibadetinin ağaç dikmek olması. Düşünelim ki dinimiz gereği beş vakit namaz kılacağımıza beş vakit ağaç dikeceğiz. Vatan yemyeşil olmaz mı? Cennete dönmez mi! Yurdumuzun vatanımızın zenginliği alıp başını gitmez mi?

Bir ay oruç tutacağımıza bir ay ağaç dikeceğiz. Yalnız dikmekle kalmayıp bakımlarını da yapacağız. Tüm bu işleri yaparken bu çalışmalarla sevap işlediğimize yürekten inanacağız. Hiç mi hiç yorgunluk duymayacağız”.

                            xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

O yıl bir de Türk Dil Kurumunun açtığı “Roman Üzerine” adlı yarışmada birincilik ödülü almış paraya gark olmuştum. İki yüz, ya da iki yüz elli lira ödül almıştım. O zamana göre çok paraydı. İki ödül birden. İnanın Mehmet Hamzaoğlu’nun on numarası Türk Dil Kurumu ödülünden çok daha önemli idi benim için. Ruhu şad olsun!..

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —