SANİYE VİLDAN GÜZEL - İNADINA ŞİİR


BİR EFLATUN ÖLÜM- BEHÇET AYSAN

Tam da Cemal Süreya'nın, "Her ölüm erken ölümdür" dizesini doğrulayan bir ölümdür Behçet Aysan'ın ölümü.


Tam da Cemal Süreya'nın, "Her ölüm erken ölümdür" dizesini doğrulayan bir ölümdür Behçet Aysan'ın ölümü.
BEHÇET AYSAN, şair, doktor, insan hakları savunucusu...
1949'da doğan, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yobazların ateşe verdiği bir otelde insanları kurtarmaya çalışırken onlarla birlikte yaşamını yitiren 44 yaşındaki bir aydının ölümü çok erken değil midir?
Sivas katliamında diğer aydın ve sanatçılarla birlikte yaşamını yitiren Behçet Aysan'ın, o sırada 16 yaşında olan kızı Eren Aysan, "O gün çocukluğum bitti, ergenliğim ise kırıldı." demekte haksız mıdır?
BİR EFLATUN ÖLÜM
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden 
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
BEHÇET AYSAN
Eflatun, doğada sık görülmeyen bir renk olduğu için genellikle kutsal ve büyülü görülür. Eflatun renkli lavanta, orkide, leylak ve menekşe çiçekleri değerlidir bu nedenle.
Siz ne anlam yüklediniz, eflatun ölüme bilmem; ama ben, Behçet Aysan'ın bilgeliğini, onurunu, yaratıcılığını, soyluluğunu yüklüyorum.
BEHÇET AYSAN şiirinde, YAĞMUR DİNDİ diyor:
sevgilim, küf mavisi bir yağmur
dingin ruhumun
tınazını susturan ve aç çocukların 
iniltilerini, bu yüreğimize yürüyen
yağmur,
gecenin yağmuru dindi bütün bir gece 
düşman pusularına, vişneliklere
ayağı çaputa sarınmışlara
kör bir kuyuya ve dinamite
inen bu yağmur
gecenin
yağmuru
söndüremedi pırnal ateşin soluğunu 
kozalak yaktım ben de sessizlikte
ömrümün kozalaklarını
küllere sıvanmış
baştan başa dolaşıp ağrıyan ormanı 
yağmur dindi sevgilim bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş hâlde.
BEHÇET AYSAN
HAYDAR ERGÜLEN de, Behçet Aysan için yazdığı şiirde, onun Yağmur Dindi adlı şiirine göndermeyle, "Yağmur dindi", unutulmaya hazırlanan ne/ varsa temmuz gibi tutuşuyor aklımda" diyordu. Behçet Aysan'ın tam adı, Behçet Safa Aysandır.
BEHÇET!
İşte "yağmur dindi"; iki yaz arasına
yokluğu bıraktılar, senin o ağustos
sesini gölgeye değil, külünü aramıza…
"Yağmur dindi", unutulmaya hazırlanan ne
varsa temmuz gibi tutuşuyor aklımda;
yarısı o güneşli sesinin tozuyla hâlâ
ürpertili bir yaz hışırtısına takılmış
altmışsekizlik plakta, yarısı kül aklımda!
Ah, kül razı değil de kul razı, sesinin
dolaylarından alınma bu yanık havaya,
bir bulut kaynıyor temmuz göğünden
gözümüzde "yağmur dindi" yangınsa daha…
"Yağmur dindi" şairim, tabip değil misin
sen akıl ver bana: Bu acı hangi
arkadaşlığın gölgesine çekilir şimdi,
ve hangi şiire sığar külün kimsesizliği?
"Yağmur dindi" ve sen üstlendin yine
kardeşiyle kül olan bir ülkenin sessizliğini,
bir elem doktoru üstlenirdi bu acıyı elbet:
iyisiniz değil mi ruh verdiği şiirler?
Bir adın Safa’ymış meğer, güldün mü Behçet?
HAYDAR ERGÜLEN
Cemal Süreya, "Behçet Aysan'ın şiirlerini okuyorum. Biçimle gelişen, ama ondan sık sık taşan bir şiirsellik buldum bu arkadaşta" der.
Ataol Behramoğlu da şunları söyler:
 "Toplumculuğu yüksek tonda konuşmak, bağırmak olarak anlayan 'toplumcularımıza' ve toplumcu şiiri bu tanımlarla niteleyerek küçük düşürmeye çalışan `eleştirmenlerimize' de yabancıdır Behçet Aysan'ın şiiri." 
Şairin kızı EREN AYSAN, ZEYNEP KURAY'a, "Babamın “zambak dur sana da bulaştı kan” diye çok sevdiğim bir dizesi var. Ne yazık ki bu ülkeyi kanlı bir zambağa çevirmeye çalışanlar, bu yaptıkları katliamı gelecek kuşaklara aktarırken bile kalbimizin dağlanacağını göremiyorlar. Ben şimdi çocuğuma nasıl ‘senin deden şairdi, yazardı, doktordu, bu ülkenin aydınlık yüzüydü ama yakıldı’ diyeceğim."
KANLI ZAMBAK
onu vurdular, gözümle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş 
                     gidiyordu
zambak dur, sana da bulaştı kan.
bir damla gözyaşından 
doğurmuştu anası onu,
bir avuç sevinçle 
büyüttü.
bir avuç hüzünle 
nice zorluklar 
nice ayrılıklar 
ve saçlarına beyazlar 
                     düşürerek.
onsekizindeydi
bir sevgilisi vardı,
aynı mahalleden 
eyüpten.
henüz öpmemişti bile
konfeksiyonda
çalışırdı. 
onu vurdular 
gözümle gördüm onu
bir güvercin havalandı.
eyüpte, o basma 
perdeli evde,
kurudu saksıdaki sardunya
birdenbire
çatladı 
bir fotoğrafın camı.
tel çerçeveli
düştü 
radyonun üzerinden
yere.
dağıldı kitapları
dağıldı şiirler
ve roma hukuku
güvercin
konamadı.
onu vurdular, gözümle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş 
                       gidiyordu
zambak dur, sana da bulaştı kan.
BEHÇET  AYSAN 
KANLI ZAMBAK şiirinde şair, 1980 öncesinde siyasal  nitelikteki öğrenci cinayetlerinden birini anlatıyor. Öldürülen, yoksul bir çevrede, zorluklarla büyütülmüş Hukuk Fakültesi öğrencisidir.
Annesi onu, "bir damla gözyaşından" doğurmuştur; "bir avuç sevinçle" ve "bir avuç hüzünle" güçlüklerle büyütmüştür. Eyüp'ten, aynı mahalleden, sevgilisi vardır; henüz öpememiştir konfeksiyonda çalışan sevgilisini...
"ak bir zambağa binmiş gidiyordu" dizesindeki "ak zambak" imgesi, genç bir insanın ölümünü simgelemektedir. Öldürülen genç, kan bulaşmış ak bir zambağa binmiş uzaklaşmaktadır.
Gencin öldürülmesiyle o basma perdeli evden bir güvercin havalanmış, bir daha konamamış, saksıdaki sardunya kurumuş, bir fotoğraf, camı çatlamış yere düşmüş, kitaplar, şiirler dağılmıştır. Hepsi öğrencinin ölümünü anlatan birer imgedir, Bütün bu imgeler bizi duygulandırmakta, gözlerimizden birer damla yaş olup süzülmektedir.
Şair, bir eflatun menekşeyi sever; yağmur eflatundur, aşk eflatun, menekşe de sevdalı...
"ey eflatun aşk 
bana eflatun yağmurlar 
yağdırabilir misin 
getirebilir misin geçen günleri geri 
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin 
sana neyi anlatayım 
her sarnıç küflü bir yağmuru 
her sevda bir ayrılığı yaşar."
BEHÇET AYSAN
"sevdalı bir menekşe
tanırdım
eflatun 
özgürlükte açan.
başkasının sevinci
onun da sevinciydi
inci kolyelerle
süslü
boynuna hiç
ölüm yakışmazdı ki.
geceleyin, kuş uçar
uyanır
menekşe
sanki kapısı çalan
onunki.
sevdalı menekşem
hercai eflatunum
üzgünüm
seni ben
soldurdum
seni ben öldürdüm
bir saksı yaparak
yaşadıklarımızdan."
BEHÇET AYSAN
"Çok az sayıda sözcükle hattâ tek sözcükten oluşan ve kesik kesik okunmayı öneren dizelerle" anlatımındaki yalınlık ve içtenlikle ne denli güzel lirik şiirler yazdığını örneklediğim kanısındayım.
"ORTALIK GERGİN HEMEN GELECEĞİM" demiş sevgili kızına telefonda ama ne yazık ki, sözünü tutup gelememiş Sivas'tan, sözünü tutmasına izin vermemişler.
Yazımı BEHÇET AYSAN'ın sevdiğim dizeleriyle bitirmek istiyorum:
"rüzgâr 
unutulmuş 
bir dağ çeşmesine 
götürsün bizi. 
Zamanın saatleri unuttuğu 
Şavkıyan bir dağ çeşmesine." 
Sevgili şair, doktor, insan hakları savunucusu, aydın BEHÇET AYSAN'la birlikte sonsuzluğa zamansız uğurladığımız aydınların ruhları  şad olsun.


                        HOŞÇA KALIN.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22