Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BİR ANEKDOTLA ATATÜRK


"Atatürk, kendisinin insanüstü bir varlık olduğunun söylenmesini hiç hoş karşılamazdı. Çocukluk arkadaşı Nuri Conker'in, sert şakalarını büyük bir neşeyle dinler ve hepimizin önünde tekrarlattırırdı.

Bir gün sofrada, ismini zikretmek istemediğim bir zat: Paşam, demişti. ‘Kim bilir çocukluğunuzda ne müstesna bir insandınız. Kim bilir, ne harikulade hatıralarınız vardır.’ Atatürk güldü ve Nuri Conker'e döndü: ‘Nuri, anlatsana!’ Dedi.

Nuri Bey her vakit ki şakacı diliyle: ‘Bakla tarlasında karga çobanlığı ederdi’, cevabını verdi. Deminki suali soran zat, lafın bu yolu almasından fena halde ürktü. Suali ortaya attığına bin kere pişman oldu:‘Aman efendimiz...’ diyecek oldu. Atatürk hemen sözünü kesti:‘Bana insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.’ Dedi." (Yayınlanmış Belgelerle Atatürk, Niyazi Ahmet Banoğlu)

Bakla tarlasında karga kovalayan bu çocuk, babasız büyümenin verdiği sıkıntılara rağmen kendini ülkesine adarken, bilimin ışığından hiç kopmadı. Hayatı boyunca, 3.900 civarında kitabı not alarak, yorumlayarak, özümseyerek, dersler çıkararak okurken, kimi zaman savaş meydanlarında bir çadırdaydı.

Hayatının her aşamasında bilim tekniklerini kullanmaktan, akılcılıktan vazgeçmedi. Kendi kaleminden bu günlere miras kalan Nutuk, tamamen bir özeleştiri niteliği taşırken, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolda verilen milli mücadelenin, bilimsel ve dikkatli bir çalışma olduğunu da ispatlıyordu.

Babasız büyüyen o çocuk, girdiği mücadelelerde verdiği kararların sorumluluğunu tereddütsüz üstlenirken, hiçbir zaman yanlışların arkasında durmadı, aldatılmadı, aldatıldığı söyleminin arkasına sığınmadı. Verdiği kararın yanlış olduğunu fark ettiğinde, derhal yeni bir kararla mücadelesine devam etmekte de tereddüt etmedi.

Her zaman Türklüğüyle gurur duyduğunu ifade eder ve bu yönde çalışmalar yaparken, bunu hiçbir zaman ırkçılığa vardırmadı. Çanakkale’de, karşısında savaşırken hayatını kaybedenlerin annelerine yazdığı mektupla, onları sahiplenme büyüklüğünü gösterirken, savaşın, gerekmedikçe yapıldığında cinayet olduğunu söylemekten de çekinmedi.

İnançlı bir insandı. İnandığı dine ait kutsal kitabın Türkçe mealini, kendi cebinden finanse ederek hazırlatıp, Türk insanının, hiçbir aracı olmadan, Tanrısı ile doğrudan buluşmasını sağladı.

Fikrinde yeşerttiği ve sağlam temellerle kurduğu Cumhuriyetin gelişmesi için, yaptıklarının halkın her kesimine ulaşması için yaptığı devrimlerle, bir çığır açtı. 

“Eğer bir gün benim fikirlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin.” diyecek kadar insanlığın ve ülkesinin gelişimine düşkün, kendine güven sahibiydi. Bilimin tanımını çok iyi biliyordu.

Büyük olduğunu hiç iddia etmedi ama düşmanları dahi samimiyetle, onun büyük olduğunu kabul etti.

“Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar, Tanrıyı da İngiliz zannediyordum.” diyordu Hindistan bağımsızlık hareketinin lideri Mahatma Gandi.

Lloyd George, “Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi, çağımızda Türk milletine nasip oldu. Mustafa Kemal’in dehasına karşı, elden ne gelirdi.” itirafıyla onun karakterini onore ederken, O ve diğerleri gerçekleri haykırıyordu.

10 Kasım 1938’de Türkiye Cumhuriyeti ve Dünya bu büyük liderin dünyadan göçüyle sarsıldı. Ancak O’nun yaktığı meşale hiç sönmedi. Gençliğe Hitabesinde özellikle vurguladığı dâhili ve harici bedhahlara rağmen, muhtaç olunan kudretin damarlarındaki asil kanda olduğunun idrakindeki Türk gençliği, O’nun emaneti olan fikirlerini ve bilimi tercih ederken, her türlü baskıya rağmen, ışığını hiç söndürmedi.O, Mustafa’ydı, Mustafa Kemal oldu.Gazi oldu ve Atatürk oldu.

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51