"BEN HİÇ BÖYLESİNİ GÖRMEMİŞTİM
VURDUN KANIMA GİRDİN İTİRAZIM VAR" -ATTİLÂ İLHAN
-Elde Var Hüzün ve Aşk-
Edebiyatın en çok işlenen temalarından biridir aşk. Devran döner, çağlar geçer aşk duygusu hiç eksilmez; insanın yaşamından.
Söz konusu şair Attilâ İlhan’sa yüceldikçe yücelir aşk; giderek yaşamın tümünü kaplar.
“gözlerin gözlerime değince / felaketim olurdu ağlardım” dizeleri aşkın amentüsü gibidir.
“elimden tut yoksa düşeceğim”, “müjgânla biz ağlaşırız”, “ben sana mecburum”, “çünkü ayrılık da sevdaya dahil” gibi dizeler dillerden düşmez yıllar yılı.
Attilâ İlhan “…onca aşk şiiri varken benimkilerin neden yeğlendiğini bir zaman anlayamadım. üzerinde düşününce farkına vardım ki, benim şiirlerimde aşk bir kere çağdaş insanın içinde kıvrandığı gerilimle birlikte verilmektedir, bu onları etkiliyor, bir; ayrıca soyut olarak değil gündelik bir yaşantı içinde, üstelik bir büyük şehir yaşantısı içinde verilmektedir. bu da özdeşleşmelerini kolaylaştırıyor, iki. bir bakıma birkaç kuşağın gençleri bu şiirlerde büyük şehirlerin dağdağalı yaşantısı arasında yaşadıkları, yaşamaya özendikleri sevdaları bulmuşlardır.” der Ben Sana Mecburum kitabının arkasındaki Meraklısı İçin Notlar’da.
Sonbahar, salt ölümü çağrıştırmaz; sonbaharda yaşanan aşk maceralarını, acılarını, ayrılıkları da çağrıştırır.
“dikenin
kalbime battığı bir sonbahar günüdür
sen elini bulutların içinde gezdirirsin
bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
içini kurtlar kemirir
bence malumdur
buğulanmış camların ardında masmavi yüzün”
Attilâ İlhan bu şiirini Paris’teki izlenimlerine dayanarak yazdığını söyler.
“başkasını bilmem ama, beni, ikinci dünya savaşı adamakıllı etkilemiştir. bu etkileri biraz gecikerek de olsa, eleştiriciler saptamışlardır. savaşın hemen ardından batı’ya gidişim, oralarda o bunalımlı yılları yaşamış olanları tanıyışım, kuşkusuz bu etkilerin önemli bir kaynağını oluşturuyor.” diye yazar Meraklısı İçin Notlar’da…
Şair, sevgiliden ayrıdır; onu özler, acı çeker, anılara sığınır, sevgilinin mavi gözlerini düşünür. Sevgiliyle birlikte genel olarak insan sevgisinin esas alındığını da söyleyebiliriz şiirin bütününü düşündüğümüzde…
ATTİLÂ İLHAN , değişik duygularla seslenir sevdiğine;
"aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum" derken, bir başka şiirinde;
"ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum" der.
"gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım" derken bir şiirinde, bir başka şiirinde;
"ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var" diye başlarken şiirine, sonunda;
"ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin kabulümsün" der.
Sisler Bulvarı kitabındaki şiirlerine konu olan aşkların tümü imkânsız aşklardır. Attilâ İlhan’ın serüven tutkusu ve “askıda yaşaması” bu imkânsızlaşmanın kaynağıdır.
Yağmur Kaçağı’nda aşk önemli bir yer tutar. Bu kitaptaki birçok şiirde kaçış, arayış, gerilim ve inanma sorunu aşkla bağlantılı olarak ortaya çıkar. Daha açık söylersek “ben” acı çeker, sevgili bilsin ister; aşk tutunacağı daldır, sığınacağı limandır ve aşk imkânsızdır. “ben” özlem içindedir, sevgiliyi kıskanır, aşka mahkûmdur, aşka teslimdir; ama isyan içindedir de… Sevgiliyle “ben”in yaşam tarzları farklıdır, “ben” serüven tutkunu bir kişiliktir; aşk imkânsızdır.
rüzgâr gülü
“önümden çekilirsen istanbul görünecek
nerede olduğumu bileceğim
sisler utanacak eğilecek
ağzının ucundan öpeceğim
saçına kalbimi takacağım
avcunda bir şiir büyüyecek
nerede olduğumu bileceğim
ikimiz iki sap buğday olsak
sen benim olsan ben senin olsam
bir gece vakti aklına gelsem
uykunu tutsam bırakmasam
seni kucaklasam kucaklasam
birbirimizin kalbini dinlesek
büyük ateşler yaksalar
iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek"
Belki de bu kadınlar, Suna Su, Zehra, Maria Missakian, Hannelise, Doktor Nezihe, İnge Bruckhard, Balerin Döne idi. Çünkü bu kadınlar kimliğini bulmuş şehir insanlarıydı, sevgiliydiler.
Yukarıdaki şiirden aldığımız bölümlerde şair, sevgiliyle birlikte olmak ister; “imkânsız aşk” mıdır, mecburi yaşadığı ayrılık acısı mıdır, serüven tutkusu yüzünden gurbette duyduğu özlem midir bu dizeleri söyleten… Yoksa hepsi birden mi! Bildiğimiz kavuşmak için dua ettiğidir şiirin sonunda.
Attilâ İlhan, Şişli’de, Bahçeler Sokağı’ndaki evde yazdığını söyler bu dizeleri. Kardeşi Çolpan’ın çok beğendiğini, şiirin bazı dizelerini sık sık tekrarladığını anlatır. “bir garip evdi; mecidiyeköyü’nden buraya taşınmıştık” der. Çolpan İlhan, Fikret Hakan, Metin Erksan, Ferid Edgü, Güngör Kabakçıoğlu’nun bu evde sık sık toplandıklarını, geç vakitlere kadar şiir, sinema, edebiyat konuştuklarını ekler sözlerine…
Attilâ İlhan âşık olduğu kadınları çok etkilemiştir; kadınlar ona bütün varlıklarıyla bağlanmışlardır; bunu şiirlerinde görüyoruz. Öte yandan hayatına giren kadınların da olağanüstü etkileri vardır şair üzerinde. Gecesinde, gündüzünde, yaşadığı kentin tüm sokaklarında, özellikle sonbaharda onların güçlü izleri vardır.
Tutuklunun Günlüğü kitabındaki şiirler, İzmir şiirleridir; hepsi İzmir’de yazılmışlardır. Bütün şiirleri aynı şehirde yazılmış tek kitaptır. İncesaz bölümündeki şiirlerde geçmişte yaşanan güzelliklerin içinde aşk da vardır.
İncesaz bölümündeki bazı şiirlerde aşk Müjgân’la kişileştirilmektedir.
şarkı
“dinlerdim telaşlı kanunlardan sarışın türkçeyi
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi
nerde tavus kuşları nerde müjgân’ın gençliği
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi"
mahûr
"şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
o mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız"
Müjgân hüznü paylaşmaktadır “ben”le. Şenlik dağılmış, mutluluk sona ermiş, bahçede sadece acı yel, keder kalmıştır.
Meraklısı İçin Notlar’da Attilâ İlhan, bu şiir için “bana öyle geliyor ki, 12 Mart sonrası kahrının belirgin olduğu bir örnektir” demiştir. Geçmiş, “dostlar, şölen, heyecan, hız” sözcükleriyle mutlu hayatı ifade ederken, “kederli yalnızlığımız” sözüyle, içinde yaşanılan ânın mutsuzluğunu dile getirmektedir.
Müjgân, bazı şiirlerde onun dert ortağı bazılarında ise sevgilisidir. Şiirlerde Müjgân’ın hanende olarak ortaya çıkmasını şu şekilde anlatır: "türk musikisiyle ilgim çok daha önce başlamıştı, ama öyle sanıyorum ki derinliğine ve genişliğine anlamını kavrayışım da bu yıllara isabet eder, divan şiirini okuduğum teype klasik türk müziği koroları da kaydediyor, dinliyorum uzun uzun, müjgân’ın hanende olması, anılarını türk musiki makamlarının niteliklerine göre hatırlaması bundan doğsa gerek."
Daha yazılacak çok şey var da yerim dar... Ruhu şad olsun sevgili Attilâ İlhan'ın. Seni sevdiğim iki dizen ile uğurluyorum...
"ÇÜNKÜ AYRILIK DA SEVDÂYA DAHİL
ÇÜNKÜ AYRILANLAR HÂLÂ SEVGİLİ"
HOŞÇA KALIN.