Ahmet Yaşar Aktaş


Batılı Güçlerin Ukrayna Projesi Nedir?


Ukrayna’ya ilişkin bir anımı paylaşmak isterim. Duvarların açıldığı 1990’lı yılların hemen başında Batı Berlin’in hemen her sokağında mantar gibi çoğalan danışmalık şirketlerinin birinde görevliydim. Almanya, eski Sovyetler Birliği ülkelerinde proje yapan firmalara keseyi neredeyse sonuna dek açmıştı.

Ukrayna’dan eli boş dönen şirketin patronlarına göre, şaşılacak bir Rus düşmanlığı vardı ve proje anlaşmasının birinci koşulu, yemekte en az 4-5 şişe votkayı teklemeden devirmekti.

Sovyet döneminde iş, geçim sorunu olmayan insanların önemli bir bölümü, akşamları kendilerini içkiye ve dansa adıyorlardı. Berlin’in kuzey doğusundaki 2 ilde yürüttüğüm araştırma sırasında benzer duruma ben de tanık oldum.  

Ukrayna savaşı, aralarında gizli bir rekabet olan ABD ile AB’yi yaptırımlar konusunda birbirine yakınlaştırması Biden’ın başarısı olarak servis ediliyor. Kısa vadede bu gerçekten doğru. Ama orta ve uzun vadede durum bize nasıl bir resim sunuyor. Ona bakalım mı?

Makron, KATÖ’yü (Nato) “beyin ölümü gerçekleşmiş” olarak nitelemiş. Rusya karşısında Avrupa’nın güvende olması koşulunun egemen bir “avrupa ordusu” kurmak olduğunu belirtmişti. Bunun arkasında artık Vaşington’a eskisi gibi güvenilemeyeceği görüşü gizliydi. Diğeriyse, KATÖ’nün varlık nedeni olan sosyalizm tehlikesinin kalmamış olmasıydı.

Geçtiğimiz günlerde Almanya Şansölye, ordusunu modernleştirmek için savunma bütçesine ek olarak 100 milyar avroluk fon yaratacağını açıkladı.

Bu fonla ilk olarak Almanya kendi savaş sanayisini canlandırıp güçlendirecek. Birincisiyle bağlı olan ikincisi, AB’nin orta vadede, Makron’un vurguladığı gibi, ABD’den bağımsız askeri yeni bir güç oluşturma niyeti olarak yorumlanıyor.

Almanya, KATÖ’nün silah desteği kapsamında Ukrayna’ya 1400 tanksavar roketi, 500 stinger füzesi göndereceğini duyurdu. Eşzamanda savaş halinde olan ülkelere silah yardımı yapmama ilkesini de çiğnedi.

 “Turuncu devrim” mimarı, finansörü Soros ile KATÖ’nün Ukrayna’nın sırtını sürekli sıvazladığı süreçte neler oldu ona bir göz atalım:

Bir, Minsk Anlaşması ile kabul ettiği “Luhansk ile Donbass’in özerkliğinin gerçekleştirilmesinde” Ukrayna hiçbir adım atmadı.

İki, 2014’de seçilmiş devlet başkanı Viktor Yanukoviç neonazi bir darbeyle devrildi.

Üç, oy oranı  %5 dolayında olan neonazi Svoboda partisine başbakan yardımcılığı, iki bakanlık, başsavcılık, ulusal güvenlik ve savunma konseyi başkanlığı, genelkurmay başkan yardımcılığı, iki valilik verildiğini basın bildiriyor.

İkinci paylaşım savaşında Ukrayna’yı işgal eden Alman Nazileri ile işbirliği yapan faşist Stefan Bandera’nın doğum günü, ulusal gün olarak kutlanıyor.

Dört, Rusça, Romence, Macarca yasaklanıyor. Luhansk ile Donbas bölgelerinde etnik temizlik hızlandırılıyor. Üç bini çocuk, 14 bin Rus Ukrayna yurttaşı öldürülüyor. Buna karşı Batı’nın neden gıkı çıkmadı?

Son çözümlemede, Vikinglerden ve Cermen ırkından geldiğini savunan etnik milliyetçiliğin Ukrayna’ya egemen olduğu gözlemcilerle paylaşılıyor.

Ukrayna’da iktidarında yolsuzluklara batmışlığı gizli bir olgu değil. Anadili Rusça ve Yahudi kökenli olan Başkan Zelenski’nin Ukrayna dışında sahibi olduğu şirketler basına yansıdı.

KATÖ’nün hesaplarında, savaş durumunda Ukrayna’ya doğrudan müdahale etme gibi bir projesi olmadığı ortaya döküldü. ABD’nin gerçek amacının, Ukrayna’yı kışkırtarak sadece Rusya’nın savaş kapasitesini test etmek istediğini ifşa eden bilgiler havada uçuşuyor.

Her daim öncelikle çocukları, kadınları, yaşlıları vuran savaşta Zelenski sap gibi ortada bırakıldığından Batı’dan artık umudunu kestiği ve KATÖ’ye de güvenmediği biçimde yorumlanıyor.

Dahası, sözü edilen Batı’nın askeri yardımları, Ukrayna sınırına girer girmez Rusya tarafından imha edildiği gelen haberler arasında. Esas mesleği komedyen olan Zelenski, rol değiştirmek zorunda kalıyor. Nasıl mı?

Almanya Şansölyesi’ne Putin ile görüşmek için arabuluculuk yapmasını istiyor. Oysa başından beri Rusya’nın müzakere önerisine yanaşmadığı basına yansımıştı.

Bu olgudan mazlum ülkeler nasıl bir ders çıkarılabilir? Dış güçlerin özellikle emperyalistlerin güvenilmez ve komşularına karşı kışkırtmalarının bir tuzak olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Yurtta barış, cihanda barış, ilkesini unutmamalıdırlar!

Rusya’nın rejimi nedir, “operasyonu” neden başlattığı, barış koşullarının neler olduğunun yanıtı yarın bu köşede.

Sağlıcakla, sevgiyle ve Atatürk ile kalınız!

 

 

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9698,89%0,56
  • DOLAR

    32,55% 0,03
  • EURO

    34,84% -0,06
  • GRAM ALTIN

    2431,37% 0,07
  • Ç. ALTIN

    4017,93% 0,00