Ata Alp And


ATATÜRKLÜ SİNEMA ANILARI-3 (*)

Köylü milletin efendisidir. M.K.Atatürk


Cezmi Ar’ın anısı sinema ile ilgili…

Bir tatlı hatıra olarak sakladığı anılarında, Türkiye’de sanatın ve sinemanın yüzünü göstermeye başladığı o günlerde yaşanan ilginç yaşam öykülerini bizimle paylaşacak!

Atatürk, yeni bir yurt, yeni bir toplum yaratırken müzikten beklediği tanıtım ödevini, sinemadan da beklemekteydi. Bunda haksız olduğu söylenebilir miydi?

Elbette ki hayır…

Gelişmiş, uygar Batı ülkelerini gören, inceleyen, yaşamı ve sanatı hakkında gözlemlediği ve edindiği bilgiler ışığında ilerleyen Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde oluşmaya bekleyen sanat ve sanatçı hareketinden Türk sineması kanalıyla yararlanmak istiyordu.

Sanatı sevmesi, ilgilenmesi, sanatla mutlu olması yanında, böylesine bir etkili bir tanıtım aracı olarak da gören Atatürk, özellikle sinemadan beklentilerini heyecanla korudu. 1920’lerin başından aramızdan ayrılacağı güne kadar geçen 16-17 yıl boyunca müzikle olduğu gibi sinemayla da bizzat içine girerek kadar ilgilendi.   

Cezmi Ar diyorduk; kimdir? Nedir? Ona bir bakmakta yarar var…

Ahmet Cezmi Ar, (26 Mayıs 1898, İstanbul-15 Mart 1976 İstanbul) Üniversite eğitimini gördüğü Almanya’da, film çeken Muhsin Ertuğrul ile çalıştı. İsviçreli tanınmış görüntü yönetmeni Gustav Preiss’in yanında asistanlık yaptı. 1921 yılında Türkiye2ye dönen Cezmi Ar, Fuat Uzkınay ile, yeni kurulan Kemal Film adına “Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı” konulu haber filmleri çekti. Daha sonra yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı, aralarında bugün bile adından söz ettiren “Aysel Bataklı Damın Kızı” da bulunan 165 kadar filmin görüntü yönetmenliğini yapmış.

İşte onun, Atatürk’le ilgili bir anısı…

 “Yönetmen Cezmi Ar, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Er, Musatafa Kemal’e, tabii Cumhurbaşkanı ya, ‘şöyle dur’, ‘böyle dur’ diyemiyor ama diğer oyunculara şiddetle bağırıyor.

Atatürk:

‘Gel, Cezmi Gel, burada başkomutan sensin. Ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın’ diyor…”

Yıllar sonra, Cezmi Ar, hayatının son günlerinde, sanat ve kültür ve uygarlığı bu kadar yaşam ve topluma özümsetmeye çalışan, hatta özümseten entelektüel ve karizmatik bir lider için şunları söyleyecektir:

-Ben bir daha asla böyle bir oyuncuyla çalışmadım.”

Türk tarihinde ilk resim sergisini açan, tiyatroda özgün oyunlar oynatan, kadınlara tiyatronun yolunu açan, heykelde dinin etkisini kaldıran, şiirde edebiyatta ve müzikte Türk insanı ve toplumunu donatan ve ülke sanatına reformlar sağlayan, yenilikler yapan, yaptıran Atatürk’ün son tasarladığı ama ömrü yetmediği için filmi gerçekleştiremediği bir film projesi de vardır:

“…Yıl 1937. Münir Hayri Egeli ile Çankaya’da odalarına çekilirler. Atatürk bir film senaryosu yazmıştır. Adını da koymuştur. Adı:’Ben Bir İnkilap Çocuğuyum”dur. Kendi yazdığı film senaryosunu, Münir Hayri Egeli çekecektir. Atatürk de oynayacaktır. Ama yıl 1937’dir, ömrü vefa etmemiştir. Derim ki, haydi filmciler, bulun bu senaryoyu, filme çekin, çok faydalı olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum.”

İşte burda bir şiir okumanın tam sırası sanırım…  

 

SİNEMA

            Ezgiler tınlatan saz gibi

Şeytan yoktu içinde!

Beni sana

Seni ona anlatıyordu.

***

Yaşanan gerçeklerin.

Sımsıcak düşlerin mekânı

Bu uzun bir hikâye

Sinema…

***

Köşker Tevfik’in “Bağdat”ı;

“Halk”ı Bitpazarı’nın

Çocukken hayal ordusuyla gittiğimiz

İlk göz ağrımdı “Çiçek…”                                  

Cumali Karataş


*(https://www.msxlabs.org/forum/(cevaplanmış/394542ataturkun-sanat-ile ilgilianıları nelerdir.)

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92