Ata Alp And


ATATÜRK VE RESİM - KUTAY’DAN BİR RESİM ANISI-2 - FALİH RIFKI-ŞEVKET DAĞ-MÜNİR HAYRİ


Cemal Kutay’ın, Atatürk ve resimle ilgili anısını anlatmayı sürdürürken, öylesine büyük bir sanat gözlem ve değerini nerdeyse yüz yıl öncesindeki devlet katına nasıl özenle yerleştirdiğinin sevgi ve heyecanına kapılırsınız…
 “Resim tarihimizde bir Şevket Dağ vardır, İbrahim Çallı gibi, Namık İsmail gibi, Feyhaman gibi ünlü ressamlarımız eserlerini bütçe kabul edildiği zaman Ankara’ya getirirler, sergi evinde kolaylıkla satarlardı. Mustafa Kemal’in bir tercihi vardı: Bu sergilere ya ilk gün gelirdi veya en son gelirdi. Neden? İlk gün gelirdi; ilgiyi arkasından çekmek için... Son gün gelirdi; bu alakanın neticesini öğrenmek için... Sakın yadırgamayın onun bu özelliklerini... Çünkü O, kısacık hayatında hemen hemen her gün bu millete ve bu devlete yaşanılan çağdan yeni bir örnek, yeni bir ders daha veriyordu. Ona başöğretmen denmesini sadece kara tahtaya tebeşirle yeni harfleri yazmasına bağlamayın. O, devrini tamamlamış lanet bir kadercilikten başka elinde hiçbir şey kalmamış, hayatın güneşin battığı andan başlayan bir karanlık içine gömülen bir orta çağ yaşayışından yaşanan devrin çağını çıkardı. Her gün hayatında yeni bir şey getirdi bu memlekete... Onun için bu sergilere ya ilk gün giderdi, ya son gün.
 Şimdi bir de ressam Şevket Dağ’ı (1875-1944) hatırlayalım: O yıl yani 1935’te yedi eser yapabilmiş, yedi tablo... Onları getirmekte geç kalmış. Sonuncusunu tekmilliyor. Geldiği zaman Ankara’ya bütçede para yok. Her gelen bizim Hâkimiyeti Milliye’ye, (daha sonra Ulus) bir uğrardı. O da geldi, kendisini karşıladık ve Münir Hayri Egeli tamamen yüklendi bu işi. Zaten o meşguldü: Halk evleri adına ve gazete adına... Düzenlendi, eserleri konuldu ve her gün gazetede bir haber yaratıyoruz. Bizim çok değerli başyazarımız Falih Rıfkı Atay:
-Sık sık bahsedin Şevket Dağ’ın sergisinden... İlgi uyansın dedi.
Falih Rıfkı aynı zamanda Ankara Palas’ın yönetim kurulu başkanıydı. Onu o göreve Atatürk getirmişti, iki oda vardı emrinde. O iki oda yurdun dört tarafından gelecek fikir adamlarına, kalem sahiplerine, ressamlara, heykeltraşlara tahsis ediliyordu. Çünkü emin olun nadir istisnalarıyla bir sanatkâr cebindeki parayla Ankara Palas’ta kalamaz, Karpiç Lokantası’nda yemek yiyemezdi. O günleri anlamadan ve o günleri bilmeden bugünleri kavrayamazsınız. Ve o günlerin bugünlere nasıl dönüştüğünü derinlemesine öğrenmezseniz, Mustafa Kemal’i de anlayamazsınız.
Ve Şevket Dağ bekliyor: Tablolarını almaya gelecekler. Hiçbir hareket yok, büyük bir üzüntü içinde. Hatta Münir Hayri’ye: ‘Münir Hayri... Eğer bu tabloları satamazsam bunları nasıl geriye götüreceğimi düşünüyorum, emin ol ancak bir yol param var İstanbul’a dönüş için... diyor.”
*(Bir Solukta Atatürk,/Cemal Kutay,/İklim Yayıncılık/ 3. Baskı/ 2008/ISBN: 978-605-4159-00-0,/sayfa: 207-212)
 *(İşte Atatürk sitesi)

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51