Hüseyin Erkan, Eğitimci/Yazar


ATATÜRK OLMAK KOLAY DEĞİL


Memleketim, memleketim, memleketim,

ne kasketim kaldı senin ora işi,

ne yollarını taşımış ayakkabım,

son mintanın da sırtımda paralandı çoktan;

                                               Şile bezindendi.

                                                               Nâzım Hikmet

 

                Son günlerde, haber ve yorumlarda adı sıkça duyulan bir ünlümüz de Hamza Yerlikaya

                Lise diploması var mı, yok mu? Var gibi görünen belge sahte mi, gerçek mi?

                Olsa ne olur; lise diploması, olmasa ne olur! Siz O’nun başarılarına baksanız ya!

                Neymiş efendim? “Bir koltuğa iki karpuz sığmaz”mış!

                Normal, sıradan insanlar için doğrudur; bu söz kardeşim! Karşımızda 2 olimpiyat, 3 dünya, 8 kez de Avrupa şampiyonu olmuş bir güreşçi var.

                İki karpuz ne ki? Üç karpuzu bile sığdırıyor koltuğuna. Hem de hiç zorlanmadan! Gerçekten de hem Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı, hem Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcılığı, hem de bir bankanın “Yönetim Kurulu Üyeliği”… Sıkıysa siz de sığdırın da görelim!

                Önceki yıllarda “Güreş Federasyonu Başkanlığı” da var, milletvekilliği de…

                Besbelli ki, kıskanıyorlar; bu yetenekli ve başarılı insanımızı!

                Söz güreşten ve güreşçiden açılmışken, başka ünlü bir güreşçimiz olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan’dan söz etmek isterim size:

 

KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN

                Bu ünlü dünya şampiyonu pehlivanımız bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalan Deliorman bölgesindeki Razgrad’ın Bukrova köyünde (Çobanköy) doğar. (1864)

                13 – 14 yaşına geldiğinde “93 Harbi” denen (1876 – 1878) Osmanlı – Rus Harbi sonrası ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç edip Balıkesir’in Kurtdere köyüne yerleşir.

                18 – 19 yaşlarında boyu 185 cm’yi, kilosu da 125’i geçmiştir. Düğün ve panayır güreşlerinde başarılı olunca, o günlerin ünlü güreşçisi Katrancı Halil’e meydan okur.

                Bu güreşi “bir ölüm kalım mücadelesi” gibi düşünüp canını dişine takarak kazanır. Kazanır ama vücudu da harap olur. Bir yıl kalkamaz yataktan.

                21 yaşındayken, efsane pehlivanlardan Koca Yusuf’a meydan okur bu kez de.

                Boy 195 cm’ye, kilo da 148’e ulaşmıştır.

                Güreş başlar. Bir süre devam ettikten sonra, yarışı bırakır Koca Yusuf. Der ki hakemlere ve yarışı düzenleyenlere: “Yazıktır; ezdirmeyin bu çocuğu bana. Yakın bir gelecekte ünlü bir pehlivan olacak O.” Ve kendi hakkı olan parsayı da (seyirciden toplanan para) rakibi gence bırakır.

                Kurtdereli, bundan sonra, önüne kim çıkarsa sırtını yere getirir.

                1889’da Avrupa’ya gider. Fransa ve İngiltere’de daha sonra da Amerika’da katıldığı tüm yarışları kazanıp “dünya şampiyonu” ilan edilir.

                Daha sonra ikinci kez İngiltere, Hollanda, Fransa ve ABD’de yapılan yarışmaların da hiçbirinde sırtını yere getiren olmaz.

                Yirminci yüzyıla bir adım kala (1899) Kırkpınar’da ünlü yağlı güreş başpehlivanı Adalı Halil’i yenerek “Kırkpınar Başpehlivanı” rütbesini de kazanır..

                1900’de gittiği Paris’teki dünya şampiyonasına katılamaz ama Hint Kaplanı, İngiliz Aslanı unvanlı ünlülerle birlikte Rus ve Alman Başpehlivanları’nı da yenerek döner yurda.

                Padişah II. Abdülhamit hem madalya, hem berat vererek ödüllendirir. Daha sonra Sultan Reşat da “Gümüş Sanayi Madalyası”yla onurlandırır O’nu.

                1902’de Bursa’da yapılan güreş yarışmalarında karşısına çıkan herkesi yenerek yine Türkiye Şampiyonu olur.

                1911’de yapılan uluslararası yarışmalara 47 yaşında ve idmansız olduğu halde katılır. İngiliz, Macar, Hollanda ve Avusturyalı pehlivanları yener. Finalde Rus Baradonof’u da yenerek “Cihan Şampiyonu” ilan edilir..

ATATÜRK ve KURTDERELİ

 

                Atatürk, 12 Kasım1931’de Ankara’da düzenlenen “Yağlı Güreş Müsabakaları”TBMM Başkanı Kâzım Karabekir ile birlikte izler. Aynı günün akşamı, yarışmaları “Başhakem” olarak yöneten ünlü pehlivan Kurtdereli’ye şu mektubu yazar:

                Seni cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı tanıdım. Parlak başarının sırrını şu sözlerle açıkladığını öğrendim:

                “Ben her güreşte arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürüm.”

                Ben, dediğini en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü Türk sporcularına bir meslek kuralı olarak kaydediyorum. Bununla senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın.

                Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektupla beraberdir.

                Pehlivan! Ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.

                                                                                                                             Gazi Mustafa Kemal

                Atatürk, otelde kalan “Pehlivan”a bu mektubu bekçiyle, jandarmayla, polisle değil; en yakın silah arkadaşlarından Kılıç Ali ve Salih Bozok’la gönderir.

 

 

                                               ALIN PARANIZI; VERİN ÇEKİMİ                                                         

                Pehlivanımız,  Atatürk’ün bu kibar mektubu ve jestinden çok memnun kalır. Mektu-

bun içinde bin liralık bir çek de vardır.  (Sakın küçümsemeyin bu miktarı. 1931’in 1000 TL’si bu.)                Kurtdereli ertesi gün İş Bankası’na gittiğinde, banka müdürü kendisine büyük saygı gösterip çeki alarak 1000 lirayı takdim eder. Ancak Kurtdereli gitmez.

                İşlemin bittiği, artık gidebileceği söylendiğinde, “Çekimi verin de gideyim.” der.

                “Usul böyledir. Çek geri verilmez” dendiğinde, “Öyleyse, alın paranızı, verin çekimi” der.

                Nedeni sorulduğunda, “O çekin üzerinde Gazi’nin resmi ve imzası var. Benim için onlar verdiğiniz paradan daha değerlidir.” deyip aldığı parayı geri verip çeki alarak çıkar bankadan.

                İnanıyorum ki, daha sonraları, “Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu”muz Hamza Yerlikaya’nın da gelecek kuşaklara örnek olacak çok güzel anıları yazılacaktır!

 

ÖNEMLİ BİR NOT DAHA

 

                Atatürk’ün özel çekinin üzerinde şöyle bir not vardır: “Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a 1000 TL ödeyiniz. Bu para Aralık ayı maaşımdan faiziyle birlikte kesilecektir.”(*)              

                Gördüğünüz gibi, Kurtdereli Mehmet Pehlivan olmak da hiç kolay değil, Gazi Mustafa Kemal olmak da…

                Hele hele Atatürk olmak, hiç mi hiç kolay değil.

 

                                                                                                                             Hüseyin Erkan

                                                                                                              huseyinerkan.antalya@gmail.com

--------------------------------------------------------------------------------------

(*) Bu yazıyı bilgisayarda daktilo eden kızım Dilem Gözde, Atatürk’ün bu notunu okuyunca heyecanlanıp parantez açarak şunları yazmış: “Helâlll!.. Şimdi gel de sevme bu adamı ya… Gözlerim doldu; inan! Adamsın be Atatürk’üm benim, adammm!..”

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92