Ben, aşkın kanununu yazmaya çalışan bir deli avukatım. Öyle ya uçuk kaçık olmak mı makbul yaşarken aşkı yoksa aklı selim de yaşanır mı aşk? Aşkın şiddetle bağlantısı olup olmadığını, aşkın olduğu yerde şiddet olur mu, şiddet varsa o duyguya aşk denir mi işte şimdilerde bunun gözlemini yapıyorum. Bir süredir kendi yaşantımdan, çevreden aldığım verilerle kafamdaki yeni kavramları tasarlıyorum.
Aşk bir tür tutukluluk mudur yoksa hükümlülük müdür? Tahliyesi mümkün olan bir otokontrol hali midir yoksa ceza niyetinde hükümlü olmak mıdır? Sabıka ister mi yoksa bembeyaz bir sayfa mıdır?
Aşk, otokontrol yitimi midir yoksa otokontrolün had safhaya ulaştığı bir hal midir bazılarımıza göre. Kâh ayık kâh bayık mı olmaktır?
Sezen Aksu’nun Tutsak parçasındaki gibi işte benim aşkım meclisten yasaklı yani kanunen yasak peki bu beni kötü yapar mı? Bu ateşi içimize salan kimler? İşte onlar hiç mi kötü değil eğer biz kötüysek?
Masum Değiliz ki hiçbirimiz der Sezen. Öyle bir der ki kendimizi de çevremizi de affedesimiz gelir bir an için. Ancak yaşayan bilir yaşatanla beraber. Duman soludum belki aşkın ateşinden ve içimde beliren ateş bana yön verdi O’na da yol.
Kıskançlık, aşk ateşinden midir yoksa bilimsel bir açıklaması var mıdır? Aşk bilimsel değil midir yoksa bilimin ta kendisi midir?
Ey Okur kendine zarar verirsin karşındakine verirken. Ey Okur aşk mesafeli midir yoksa yalap şap olma hali midir?
Aşk psikotik midir yoksa hümanist mi? Aşk, kişiden kişiye vs. değişir mi yoksa bir formülü var mıdır?
Aşk ve şiddet arasındaki bağı ya da bağımsızlığı ve bu iki kavramı iyi tespit edersek işte o zaman adalet terazisi çok daha sağlıklı tartıp aşk “cinayetleri”nin vs. önüne geçilebilecektir.
Aşk cinayeti olur mu? Cinayetin olduğu yerde aşk varolur mu? İşte bu soruları sorup sorguladıkça çözüme ulaşmaya adım atmış olacağız.
NESRİN SİPAHİ “AŞKIN KANUNU” derken bizi hiç mi farkettirmedi, farkettirmedi bugüne kadar?
EY OKUR! ŞİMDİ BAŞLAYALIM MIRILDANMAYA HATTA SÖYLEMEYE Kİ BEN YAZANIM, BEN YAZAR VE ŞİMDİLİK KAÇAR..
