Prof. Dr. Emrullah Güney- Eğitimci Gözü ile

Tarih: 04.04.2022 11:31

ARZI HOCA

Facebook Twitter Linked-in

Mayıs ayının o güzel günlerinde, o çocuklukta bunaltı yaratırdı.

Fakat, iyimserdik.

Güzel günleri düşünerek ders çalışır; sözlü sınavları birer birer verirdik.

Resim dersinin sınavı çizimliydi.

Müzik dersinin sınavında türkü söyletirlerdi.

Bizi yalnız 5. sınıftaki öğretmenimiz değil, okulun bütün öğretmenleri sorgulardı.

Bunlara “ mümeyyiz “ denirdi.

Birer birer verdim tüm dersleri.

Sevinçliydim. Öğretmenlerin bakışlarından anlıyordum ki, başarıyordum.

Son sınav Din Bilgisi dersinindi. Nedense içimde bir sıkıntı vardı.

Kendi öğretmenimiz Hazreti Muhammed’i sordu. Anlattım.

Digerleri bazı tarihleri sordular islamiyetin doğuşu,yayılışı ile ilgili. Söyledim.

Damdan düşer gibi bir soru geldi:

Arzı Hoca’nın adı nedir ?”

Arzı Hoca, yaz kış hep kara cübbeli, iri yapılı bir adamdı.

Derin bilgili olduğu, nefesinin keskinliği söylenirdi.

                                 Tüm havalide yaygın bir ünü vardı.

                                          Fakat, kimse adını bilmezdi.

                                                     Ben de bilmiyordum.

                                                                “Tamam, çık !” dediler.

 

Çıktım. O gün akşam, herkes ilkokulu bitirdiğini öğrenmişti.

Fakat ben Göre İlkokulu’nu bitirememiştim. Beşinci sınıfı ertesi yıl yeniden okuyacaktım.

Kolay mı? Arzı Hoca’nın adını bilememiştim. Ne demekti bu? Nasıl bilemezdim.

Elbet, bilemeyince işte böyle, herkesin 5 yıl okuduğu okulu sen 6 yıl okursun.

Herkese iyilik yapan Arzı Hoca’nın bana böyle bir zararı dokunmuştu.”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —