Hüseyin Erkan, Eğitimci/Yazar


Aksu Öğretmen Okulu – 59/    MUSA OKAY ÖĞRETMENİM VE BAYAN KİRBY

Aksu Öğretmen Okulu – 59/    MUSA OKAY ÖĞRETMENİM VE BAYAN KİRBY


Aksu İlköğretmen Okulu, 1940’ta Aksu Köy Enstitüsü olarak kurulmuş; Antalya’nın 18 km doğusundaki Aksu bucağında. (Yakın zamanda ilçe merkezi oldu.) 1953 sonbaharında öğrencisi olduğum bu okulun adı ilk kurulduğu gibi, Aksu Köy Enstitüsü idi. Nedense “Köy Enstitüsü” sözü o günkü iktidar politikacılarını korkuttuğu için 1954’te değiştiriverdiler adını.                                                               

 Beş yıl sonra 6. sınıfa geçtiğim 1958 Haziranında, sınıfça köylerimize gitmeyip yaz çalışması için kaldık okulda. Son sınıftaki âbilerimiz “bitirme sınavı” ile boğuşurken, bizler badana, boya gibi işler yaparak bütün bir yıl kullandığımız derslik, yatakhane, yemekhane gibi binalarımızı güzelleştirmeye çalışıyorduk; sabahtan öğleye dek.                            

Bu tür işleri iş bilgisi öğretmenlerimiz İzzet Karakurum ve Musa Okay; bağ, bahçe işlerini de tarım öğretmenimiz Ahmet Tuncer’in gözetiminde yapıyorduk.                    Antalya haziranda da çok sıcak olduğundan öğleden sonraları çalıştırmazlardı bizi. Ben bir süredir yazılarımda sıkça sözünü ettiğim Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı esrini o günlerde okumuştum. 1950’den önceki Köy Enstitülerinde, özellikle de Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un görevde olduğu 1946’dan önceki yıllarda öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak için ne gerekirse yapılmış. Elbette çok işe yaramış; o anlayış, o çaba ve özendirmeler. Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi ünlü Köy Enstitülü yazarlar o dönemin, o güzel anlayışın ürünüdür işte!                         

Bizim dönemimizde kimse ilgilenmezdi; okuyup yazan öğrenciyle. Her dersi ezberleyip sınavlarda geçer not almaktı önemli olan. Okuma saatleri de yoktu, okunan kitabı sözle ya da yazıyla anlatma gibi bir derdimiz de… Sözgelişi Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimizden, ”Şu kitabı okuyup özetleyin. On gün sonraki dersimizde onu tartışacağız.” diyen olmadı hiç. Ancak iş bilgisi öğretmenimiz Musa Okay farklıydı. Okul kütüphanesine de girip çıkardı; elinde kitap, gazete, dergi de görürdük. O da “Şu kitabı okuyun mutlaka” demezdi ama kitap okuyan bir öğrenci gördü müydü hemen onunla ilgilenir, sevincini belirtirdi. Nitekim benim Türkçülüğün Esasları adlı eseri okuduğumu görüp, “Bravo Erkan, bravo!.. Çok değerli bir kitaptır bu.” diyerek sırtımı sıvazlayan tek öğretmendi o                

 ders yılı başında okulumuza yeni atanan ve iki hafta kadar edebiyat ve kompozisyon derslerimize giren Mustafa Şanlı da farklıydı. Daha ilk dersinde kendini tanıtırken, “Ben göçer bir Yörük çocuğuyum. Aksu Köy Enstitüsü olmasa, beni yayladaki kıl çadırımızdan alıp buraya getirmese, dünyadan haberi olmayan, ülkemizdeki yüz binlerce köylü çocuğundan biri olacaktım ben de.” deyip bu okulları 2. Dünya Harbinin devam ettiği yıllarda Köy Enstitüsü olarak kuranlara minnet borçlu olduğunu söylemişti. Sonra da, “Yemekhaneye koşar gibi koşarsanız kütüphaneye hem iyi bir insan, hem başarılı bir öğretmen olursunuz.” demişti.                                                    

 Benden dört yıl sonra Aksu’ya girip sonra Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitiren “Mersinli bir Yörük çocuğu” olan Prof. Dr. Süleyman Bozdemir, beş yıl boyunca Türkçe ve edebiyat derslerine giren Mustafa Şanlı öğretmeninin kendisini olumlu yönde nasıl etkilediğini, hayatına nasıl yön verdiğini anlatıp durdu kitaplarında. Musa Okay da Mustafa Şanlı öğretmen gibi bir köylü çocuğu idi. O da Sakarya’daki Ârifiye Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ne gitmişti. Köy Enstitüleri’nin ne değerli okullar olduğunu çok sonraları Musa Okay öğretmenim sayesinde öğrendim ben. Aksu’dan değerli öğretmenim ve müdürüm Enis Türköz’ün yönlendirmesiyle İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü’nü gitmiştim. Okulu bitirince, eski bir Köy Enstitüsü olan Diyarbakır’ın Ergani ilçesine 4 km uzaklıktaki Dicle İlköğretmen Okulu’na atandım. (1961) Bu kurumda üç yıl zevkle çalışıp kendilerini tanımaktan çok mutlu olduğum sevgili öğrencilerimi öğretmen olarak mezun ettikten sonraki ikinci görev yerim Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu’ydu.                                                                                                               

 Hasanoğlan’a varınca bir de ne göreyim! Aksu’dan Şenay Can, Rıfkı Can, Naciye Aybastı, Osman Aybastı, Ahmet Tuncer ve Musa Okay öğretmenlerim de orada değil mi? Çok sevindim elbette. Göreve başladıktan bir ay kadar sonraydı. Bir hafta sonu evine çaya davet etti beni; Musa Okay öğretmenim. Çok kibar ve güler yüzlü eşi Mürüvvet Hanım, Hasanoğlan İlkokulu’nda öğretmendi ve Ârifiye Köy Enstitüsü mezunuydu o da. Suat, Fuat ve Bülent adlı üçyakışıklı delikanlı, Selma adlı da şirin bir kızları vardı. Aksu’dan, Dicle’den, Hasanoğlan’dan konuşurken söz döndü dolaştı, kitaplara geldi:                   

 “Erkan! Fay Kirby’nin (okunuşu Fey Körbi) Türkiye’de Köy Enstitüleri adlı eserini okudun mu sen?” diye soruverdi. 

“Okumam gereken değerli bir kitap olduğunu biliyorum. Ama okuma fırsatım olmadı henüz.” dedim.     

“Ben kendisini tanırım. Türkçe bilen, Köy Enstitüleri âşığı çok değerli bir eğitimci yazardır kendisi. Mutlaka okumanı isterim.             

 “Nerde bulabilirim? Okul kütüphanesinde var mıdır acaba?”                                                                         

 “Aramana gerek yok. Bende var.” deyip alıp getiriverdi hemen.                                                                

Evet, özellikle o günlerde Ankara’da yayımlanan İMECE dergisinde hakkında övücü yazılar okuduğum o kitap elimdeydi işte. Hiç gecikmeden o akşam başladım okumaya. Sayfalar ilerledikçe anladım ki, gerçekten çok değerli bir araştırma ürünüydü bu kitap. Tek tek gezmiş Köy Entitülerini. Kurucu müdürlerini, ilk öğretmenlerini, ilk öğrencilerini bulup konuşmuş. TBMM tutanaklarını inceleyip Mecliste “Köy Enstitüleri Yasası” görüşülürken lehte ve aleyhte kimlerin neler söylediklerine varıncaya kadar yazdığını görünce hayran oldum; bu Amerikalı hanıma.                                                                 

 Köy Enstitülerinin ne olup ne olmadığını, toprak ağaları ve onların temsilcisi politikacıların bu kuruma niçin karşı olduklarını, sevgili öğretmenim Musa Okay ve kitabını okuduktan birkaç ay sonra okulumuzu ziyaretinde kendisiyle tanışma fırsatını yakaladığım, önerimi teşekkürle kabul ederek bir Türkçe dersime onur konuğum olarak katılan Bayan Fay Kirby sayesinde öğrendim ben.

1
1.08.2023 01:46:20
555

1
1.08.2023 03:39:47
555

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00