Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni amaç ve ilkeleriyle tanımlayarak kurmuştu!
Onu, Kurtuluş Savaşı yıllarında "halife-sultanın devlet başkanı olarak kalabileceği" umudunu besleyen Cumhuriyet karşıtları gibi, 100 yıl sonra bugün, 1921'in eksik anayasasına geri döndürerek "yeniden kurmak"tan söz eden AKP iktidarı, gerçekte bu demokrasi amaç ve ilkelerini yıkmak istemektedir.
"Cumhuriyeti yeniden kurmak"tan söz eden AKP yönetimi, demokrasiyi yıkmak ardında değilse, Türk ulusunun Atatürk önderliğinde kurduğu Cumhuriyetin en başta Atatürk tarafından açıkça ortaya konulan, başta eğitim kurumları olmak üzere tüm toplumda öğretimi ve uygulaması yapılan ilke ve amaçlarından nelere karşı olduğunu, AKP olarak kendisinin ilke ve amaçlarının neler olduğunu açıkça ortaya koymalıdır.
Ne yazık ki AKP iktidarı, bugüne değin hemen tüm eylem ve söylemleriyle, Cumhuriyetin aşağıda Atatürk'ün kaleminden özetlediğim ve tüm eğitim kurumlarında da öğretilmekte olan demokrasi amaç ve ilkelerine aykırı davranmış, bu ilke ve amaçları kabul etmediğini ortaya koyagelmiştir.
ATATÜRK'ÜN KALEMİNDEN
BUGÜNÜMÜZÜN VE GELECEĞİMİZİN TEK TEMELİ
"CUMHURİYET"İN ANA İLKELERİ
* ".. Yurttaşın en büyük görevi, aynı zamanda en kutsal hakkı seçim hakkıdır. Devlet yapısının temeli olan Büyük Millet Meclisi olarak toplanan milletvekillerini yurttaşlar seçer ve böylece devlet kurmakta taşıdığı istenç (irade) ve egemenliğinin sahibi olduğunu gösterir."
* "Demokrasinin en çağdaş ve mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi, Cumhuriyettir.
* "Cumhuriyet, milletvekillerinden kurulu meclisi ve belli bir süre için seçilmiş devlet başkanı ile, ulusal egemenliğin korunmasını en iyi sağlayan düzendir.
* "Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet, halkın özgürlüğünü, güvenliğini ve rahatını düşünmek ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamazlar.
"Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini erk ve yetki yerine belli bir süre için getiren, istenç ve egemenliğin sahibi olan ulustur.
"Ve yine bunlar bilirler ki, erk yerine saltanat sürmek için değil, ulusa hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı konumlarını ve görevlerini kötüye kullanacak olurlarsa, şu ya da bu yolla, ulusal istencin kendileri hakkında da belirmesiyle karşı karşıya kalabilirler.
*"Her türlü hakkın kökeni bireydir. Çünkü gerçeklikte özgür ve sorumlu olan yaratık, yalnız insandır.”
“Çağdaş demokraside bireysel özgürlükler özel bir değer ve önem kazanmıştır; artık birey özgürlüklerine devletin ve hiç kimsenin karışması söz konusu değildir."
* "Türkiye Cumhuriyetinde her ergin dinini seçmekte özgür olduğu gibi, belli bir dinin törenleri de özgürdür; yani dinsel tören özgürlüğü dokunulmazdır. Doğal olarak dinsel törenler güvenlik ve genel töreye aykırı olamaz, siyasal görüşlerin gösterisi biçiminde de yapılamaz."
* "Her birey istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine özel bir siyasal düşünceye malik olmak, bağlı olduğu bir dinin gereklerini yapmak ya da yapmamak hak ve özgürlüğüne maliktir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunamaz.
* "Ulusça, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar için, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunluluğu, gelişigüzel ve gönlünce davranmakla bağdaşamaz.
"Oysa gücünün ve yetkisinin Tanrıdan geldiğini ve yalnız ona karşı, öbür dünyada, hesap verebileceğini sanan ve devleti, ülkeyi babadan kalma bir çiftlik gören bir buyurgan, her türlü sınırlamadan kendini bağımsız sayar. Böyle bir yönetimde ulusun benliği, özgürlüğü söz konusu bile olamaz. Bundan dolayı, yetkisi sınırlı bile olsa buyurganlık biçimi demokrasiye, ulusal egemenlik ilkesine uygun değildir."
* "Demokrasi düşünseldir, bir kafa işidir. Kesinlikle bir mide konusu değildir. Demokrasiyi bir maddi gönenç sorunu sayan görüş, yurttaşların siyasal özgürlük gereksinimini uyutmayı amaçlar.'
* "Bir toplumu bir bölüm insanların düşüncelerine zorla tutsak etmek ve cılız bağımlılar olarak yaşatmak, doğal ve akla uygun ¬bir hükümet yolu değildir. Bolşeviklikte biz bu baskıcılık niteliğini görüyoruz."
* " Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hep belleğimizde bulundurmamız gereken ilkeleri şunlardır:
a) Egemenlik sınırlamasız ve koşulsuz olarak ulusundur.
b) Türkiye Büyük Millet Meclisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olup, ulus adına egemenlik hakkını kullanır.
c) Yasama yetkisi ve yürütme gücü Büyük Millet Meclisi’nde belirip toplanır.
ç) Meclis yasama yetkisini doğrudan doğruya kendisi kullanır.
d)Meclis, yürütme yetkisini, kendisinin seçtiği Cumhurbaşkanı ve onun atayacağı bir Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis hükümeti her zaman denetleyip düşürebilir.
e) Yargı hakkı, ulus adına, yöntemine ve yasasına uygun olarak bağımsız mahkemelerce kullanılır.”
* "Düşüncelerin değişik olmasından yakınmamalıdır. Tersine, bütün düşünceler ve inançlar bir noktada birleşirse, bu hareketsizlik belirtisidir, ölüm işaretidir."
* "Hoşgörüsüz kişiler, kendi inandıkları gibi inanmayan kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini cenderedeymiş gibi duyarlar. Bu nedenle hoşgörü, özgürlükçü olmayanlara karşı, elleri ayakları bağlı, kurbanlık koyun durumuna razı olmak değildir."
* "Aşağılık insanların parayla yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. Basının parayla satın alınması, uluslararası para dünyasının basın üzerinde gizli etkisi ya da yalnızca yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi..nin kamuoyunu aldatıp yanıltmasından korkulur. Ancak basın özgürlüğünden doğan bu gibi sakıncaları gidermenin en etkili yolu, yine basın özgürlüğünün kendisidir."
(Bknz.: YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER: ATATÜRK'ÜN DEMOKRASİ DERSLERİ, (Yay. Hzrlyn.: Özer Ozankaya, ADD yay.); Özer Ozankaya, CUMHURİYET ÇINARI - MUSTAFA KEMAL'İ "ATATRÜK" YAPAN UYGARLIK TASARIMI (CEM Yay.).
...
