"Ah bu türküler köy türküleri
Ne düzeni belli ne yazanı
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi döğüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir defa Kâzım’ın türküsünü dinleyen."
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Kimi türküler hiç unutulmaz; “Ömründe bir defa Kâzım’ın türküsünü dinleyen/ Nasıl unutur nasıl?” diye sorar Bedri Rahmi…
“Mezar arasında harman olur mu/ Kama kurşun yarasına derman olur mu/ Kamayı vuranda din iman/ Aslanım Kâzım’ım yerde yatıyor/ Kaytan bıyıkların kana batıyor/ Mezar arasında kanlı kasaplar/ İnsan ahbabına kama mı saplar/ Cenazem gidiyor bakın ahbaplar/ Aslanım Kâzım’ım yerde yatıyor/ Kaytan bıyıkların kana batıyor.”
Gerçekten de, bu Konya türküsünü duyan ve öyküsünü bilen kimse unutamaz bu türküyü…
Akkayısılar’dan Kâzım'ın türküsüdür bu... Konya'da MEZAR ARASI denilen yerde kama ile vurularak öldürülen Kâzım'ın türküsü...
Türküyü düzen belli değil, yazan belli değil, altında imza yok; ama içinde bir yürek var mağara gibi inleyen…
*****************
"Hey hey yine de hey hey!
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım.
Onlar kadar sahici,
Onlar kadar gerçek,
İnsancasına, erkekçesine
Bana bir bardak su dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım."
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Bedri Rahmi Eyüboğlu "Türküler Dolusu" şiirinde böyle diyor...
Sabahattin Eyüboğlu da "Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler" adlı kitabında "Yaldızlı Bir Türküler Gecesi" adlı yazısında, "Halk türküleri bizim tatlı belâmız. Dilimizin tadı, gerçeğimizin acısı onlarda. Gülen ayvamız, ağlayan narımız onlarda. Halkımız onlara komuş umudunu da, umutsuzluğunu da. Çoğunluğumuzun derdi de onlarda saklı, devası da. Dünümüzün alaca karanlığı, bugünümüzün sabah serinliği, yarınlarımızın ip uçları onlarda. Çıkageldiğimiz Doğu'ya bağlılık da var onlarda, gidedurduğumuz Batı'ya uyarlık da. Türkülerde kadere boyun eğmiş, türkülerde kadere başkaldırmışız."
**********
BEDRİ RAHMİ-SABAHATTİN EYÜBOĞLU kardeşlerin yazdıklarını anımsayıp, tekrar okuyunca, türkülerimiz üzerinde çok az yazdığımı düşünerek geçen yıl bu konuda üç yazı yazmıştım.
Yazı, insanın kendini daha iyi anlatmasını sağlayan ve çok uzaktaki belki de hayatı boyunca görmediği, göremeyeceği kişilere duygu ve düşüncelerini aktarmayı sağlayan bir iletişim aracıdır.
Söz uçar yazı kalır atasözü gerçekleşti dün!
Almanya'da Köln'de yaşayan ÇAĞIL ÇAYIR ulaştı bana. İnternetten yazılarımı okumuş, "Merhaba Vildan Hanım, internette Kâzım'ın türküsünü yazmışsınız. Kim olduğunu biliyor musunuz?" dedi.
Çağıl Çayır, Almanya'da doğmuş büyümüş, tarih ve felsefe okumuş; köklerinden kopmamış, pırıl pırıl araştırmacı bir genç...
"Kâzım, annemin babasının amcası." dedi. "Türkünün öyküsünü de, büyük dedem, o zaman kitaba not almış." diyerek öğrendiklerini paylaştı
"Annemin babası Konya'lı, Akkayısılar sülalesinden; ancak çok daha fazla bilgimiz yok Konya'daki aile tarihimizden. Tesadüfen ilk araştırmamda Konya Akkayısılar sülalelesi ile ilgili, üzücü de olsa, ünlü bir türkü öyküsü buldum. Neşet Ertaş, bu türküyü babasından duymuş, onun anısına da söylemiş. Hemen hemen her türkücü bilir bü türküyü. En büyük bağlama ustalarından dinlemek, beni çok mutlu etti. Hiç ummamıştım.
Türkü farklı yörelerde benimsenir ve farklı öyküler anlatılır. Ancak bulabildiğim en eski not büyük dedem başkatip Hikmet Akkayısılar'dan. 1926'da KONYA VİLAYET HALKIYAT VE HARSİYAT kitabında basılmış.
Kitaba daha ulaşamadım. Türkü ve öyküsü internete düşmüş. Anneme anlattım. O bilmiyordu. Kuzeni Canan teyzeme sordu. Onun annesi Kâzime, hep anlatırmış. Onun babası, yani büyük dedem, öldürülen kardeşi Kâzım'ı çok sevdiği için kızının adını Kâzime koymuş.
Daha çok öğrenmek için Konya'ya gidip yerinde araştırmak gerekiyor.
Büyük dedemin olayı anlattığı notu ve beraber yayımlanan türkü sözlerini paylaşıyorum.
Alıntı:
Bekir Hoca sayfası, Kâzımım Mezar Arası
Mezar arasında harman olur mu
Kama kurşun yarasına derman olur mu
Kamayı vuranda din iman olur mu
Nakarat..Aslanım Kâzımım yerde yatıyor
Kaytan bıyıkların kana batıyor
Mezar arasında kanlı kasaplar
İnsan ahbabına kama mı saplar
Cenazem gidiyor bakın ahbablar
Mezar arasında melekler çoktur
Gelme doktor gelme çaresi yoktur
Bir Allah’tan başka hiç kimsem yoktur
Mezarımın daşı kıbleye karşı
Üstündeki çimenler gözümün yaşı
Bakın ey ahbablar Kâzımın nâşı
Mezar arasından atlayamadım
Döküldü cephanem toplayamadım
Zalım düşmanları haklıyamadım
Yöre:Konya
Kaynak:Konya İli Halkiyatı ve Harsiyatı(1926) ve Konya Yöre Ekibi.
Türkü Hikâyesi:
Konya’nın güneyinde, Mevlâna Türbesi arkasında, Üçler Mezarlığı ile Mevlâna Türbesi arasında kalan yola Mezar Arası denir. Kâzım, uzun boylu, kaytan bıyıklı, genç, yakışıklı bir delikanlı. Sülale lakabı:Akkayısılar. Akkayısıların Kâzım’ın sevdiği bir kız vardır. Ama bu karşılıklı bir sevgidir. Yani ikisi de birbirlerini çok severler. Kâzım istetir sevdiğini, verirler de. Her şey çok güzel ve yolunda giderken, bir Yörük oğlu da talip olur güzel kıza. Kız istemez tabii ki, ama Yörük kafaya takmıştır bir kere, beğenmiş ve sevmiştir kızı. Fakat bu sevgi karşılıklı değildir, çünkü kız Kâzım’ı sevmiş ve ona sözlenmiştir de. Bunu kendine gurur meselesi yapar Yörük oğlan. Mezar Arası denilen yerde Kâzım’ın önüne geçer ve kama ile vurarak öldürür. Türkü yakıcı bu vesile ile yakar türküsünü.
Türkü Hikâyesi Kaynağı: Akkayısılar sülalesinden, Belediyede Başkatip Merhum Hikmet Akkayısılar (Akkayısılar Merhum Kâzım’ın Abisi)
(metin: https://bekirhoca.com/turku-hikayeleri/kazimim-mezar-arasi/
Olayla ilgili bir ilginç yazı daha buldum." diye yazdı SEVGİLİ ÇAĞIL ÇAYIR.
Bu bilgileri de gelecek yazıma bırakıyorum. Çağıl Çayır sayesinde tanıdığım annesi Alev Gürseler (Çayır) ve dayısı Güneş Gürseler'e de selam olsun.
HOŞÇA KALIN.
Hurşit Arıkan: Gravür