Ahmet DUMAN


Affedersiniz… Buraya Nasıl Geldik?

okunması gereken kitaplardan


Bizi buraya kürekle getirip koymadılar; kendi ayaklarımızla tıpış tıpış geldik. Çok büyük emek çekerek, gayretler göstererek, çabalayarak, alnımızın terini sıyıra sıyıra geldik; buraya gelmek için çok emek çektik çok... Bu kişisel olarak 65 yıldır izlediğim bir süreçtir. Uzun ve oldukça hicranlı bir zaman değil mi?

Geldiğimiz yerin de çok iç açıcı bir yer olmadığı kesin; pırıl pırıl deniz manzaralı ferah geniş balkonlu hatta bahçe içindeki kendi evimizden, yarı karanlık penceresi küçük nemli ve soğuk bir bodrum katına kiracı gelmiş gibiyiz. Bu evden de kurtulmak için herhangi bir çabamız yok! Sizi bilmem! Ben aynen böyle duyumsuyor, böyle düşünüyorum.

 “Coğrafya Kaderdir” diye bir deyim vardır. Yaşanılan coğrafyanın daha doğru deyimle, dünyanın bize ayrılan ve üzerinde yaşamak zorunda olduğumuz parçasının bize sağladığı toplumsal veya ekonomik avantajlar veya dezavantajları tanımlamak için kullanılıyor. Olumlu anlamda hatta böbürlenerek kullandığımız oluyor, ama çoğunlukla “bana kaderimin bir oyunu bu” biçeminde kötümser bir kadercilik de içermektedir. Ama bir de coğrafya’nın zengin ettiği ülkeler var.  Var olmasına da; şöyle bir bakın, hangisinde bir refah, çağdaşlık ve adalet var? Coğrafyanın nimetleri hakça bölüşülüyor mu?

İnsan, bir anlamda, yaşamı boyunca yaptığı yanlışların bir sonucudur.  Toplumlarda aynen bireyler gibi, yaptıkları kolektif yanlışların bir sonucudurlar. Toplumlar bulundukları ve çoğunlukla hiçte beğenmedikleri bu yerlere yaptıkları kolektif sonuçları nedeniyle gelmişlerdir. Burada coğrafyanın etkisi yerine toplumun bulunduğu koşullara karşı koyabilme refleksinin devreye girmesi gerekiyor.

Toplumlar bu bulundukları konuma nasıl gelmişler? Yani başarısızlığı ya da başarıyı nasıl seçmişler? Hiç daha önce aklınıza gelmiş ve düşünmüş müydünüz?

Şu sıralarda ABD’de ünlü bir Üniversitede Coğrafya profesörlüğü yapan ve çağımızın en büyük beyinlerinden biri olarak kabul edilen Jared Diamond da bu soruların yanıtlarını merak etmiş ve “Çöküş: Toplumlar Başarısızlığı ya da Başarıyı Nasıl Seçerler” başlıklı bir kitapla yaptığı araştırmaların sonuçlarını okuyucularıyla paylaşmış. Çok kapsamlı bir çalışma yapmış Diamond. Orta Amerika’da, Pasifik’te küçücük adalarda kurulan devletlere, Kuzey kutbunda, Grönland buzul kıtasında kurulmaya çalışılan uygarlıklara, Kuzey Amerika’nın güneyinden taa Kamboçya’da Kmer Uygarlığına kadar dünyanın yüzlerle ifade edilebilecek bölge ve ülkelerine yolculuk yaparak bu bölgelerin, bazılarının, 10000 yıllık geçmişlerini araştırarak bazı ülkelerin kendilerini nasıl yok ettiklerini veya birkaç tanesinin de nasıl geliştiklerini anlamaya veya anlatmaya çalışmış. Bu çalışmaların çoğunluğu hiçbir yazılı belgeye veya çözümlenebilmiş taş yazıtlara dayanmıyor.  Diamond bu araştırmalarını somut kalıntılara dayandırıyor avlanma ve beslenme alışkanlıkları toplumsal ilişkilerini arkeolojik araştırmalara dayandırıyor. Bunu yaparken akıl yürütmeleri okuyucusunu şaşırtacak düzeyde.

Toplumların başarı yada başarısızlıklarının nedenini. Oluşturduğu beş ana parçalı çerçeveye oturtmuş.

Birinci parçaya insanların çevrelerine verdikleri kasıtsız zararları koymuş. İkinci olarak insanların kendi  denetleyemedikleri ve bu gün ekolojik çevre değişikliği veya küresel ısınma diye ifade ettiğimiz sorunlar. Üçüncü sorun “düşman komşulardır”. Bir toplum, güçlü olduğu sürece düşmanlarını kendinden uzak tutabilir ancak çevresel tahribat gibi bir sebeple zayıfladığı anda kozlarını kaybeder(s.31). Dördüncü olarak “dost komşuların” desteğini kaybeder.

Beşinci neden bana kalırsa en can alıcı olanı: toplumların çevresel olsun ya da olmasın ortaya çıkan sorunlara verdiği yanıtlardır. Toplumların tepkileri siyasal, ekonomik ve toplumsal kurumların yanında kültürel değerlerine de sahip çıkabilme ya da çıkamama sorunudur. Çünkü bu değerler toplumun sorunları çözüp çözmeme (ya da çözmeye çalışıp çalışmama) davranışını belirler…

Bu kitapla ilgili Scientific American* dergisinde “Bu kitabı okuyun… Hayata başka türlü bakacaksınız demişler.

Bence de… 

 

*Scientific American 1845 yılından beri yayınlanan bir popüler bilim dergisi.

Erdoğan Aksoy
5.02.2022 17:41:17
Teşekkürler, emeğine, yüreğine sağlık. Toplumlar,en mutlu hayatlarını iktidarda bulunanlarla, muhalefette bulunanların aralarında az bir farkın olduğu zamanlarda yaşarlarmış, bu dengeyi sağlamak, toplumların bilinciyle bağlantılıdır.

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92