(DEFTER) Büyükelçi Hasan Sevilir AŞAN


SURİYE DÖNÜŞLERİ

‘’10 yılda orta büyüklükte bir ülke nüfusuna ulaşan sığınmacı göçünü tersine çevirecek olan dönüş operasyonunda Türkiye ve Suriye ikili mutabakatının yanı sıra Birleşmiş Milletler güvencesi ve hakemliği de aranmalı’’


Toplam nüfusu 20 milyon olan Suriye halkının yarısından fazlasını oluşturan 13 milyonu iç savaşta zorunlu göçle yerlerinden edilmiştir.

11 yıllık süreçte Türkiye’deki sığınmacı Suriyelilerin sayısının kayıt dışı olanlar, burada doğanlar ve vatandaşlık verilenler dâhil yedi-sekiz milyona ulaştığı, bunun orta ölçekte bir ülke nüfusuna tekabül ettiği tahmin ediliyor.

STATÜ

Devletler Hukuku ‘’yerlerinden edilmiş’’ toplulukları göçmen, mülteci, sığınmacı gibi farklı statülerde ele almakta.

Ancak bu statüler Suriyeliler örneğinde olduğu gibi genellikle karıştırılıp yaygın şekilde mülteci veya göçmen olarak adlandırılmakta.

Sığınmacılar, hayati bir tehlike karşısında canlarını kurtarmak için kendilerini daha emniyette hissedecekleri başka coğrafyalara geçenlerdir. Ülkelerinde koşullar düzeldiğinde dönmeleri esastır.

Mülteciler, başka bir ülkeye yerleşmek isteyen ve başvuruları kabul edilerek ‘’sürekli sığınma’’ hakkı verilenlerdir.

Göçmenler ise kendi iradeleriyle, kabul eden ülkenin izni dâhilinde başka bir ülkeye göç edip yerleşenlerdir.

SIĞINMACI

Sığınmacılar savaş, işgal, iç çatışma altında inanç, kültür, milliyet veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğradığına inanılan kitlelerdir.

Geçici bir koruma statüsüdür. İlke olarak, tehlike geçip koşullar düzeldiğinde ülkelerine dönmeleri esastır.

Sığınmacı Suriyelilerin statülerinin, mültecilik başvurularının kabulü veya vatandaşlık verilmesi suretiyle sonlandırılması devletler hukukunun kabul etmediği, tartışmalı fiillerdir. Vatandaşlık hakkı tanınması ise hukuki olmayan bir tasarruftur.

‘’Geçici sığınmacı statüsü’’ ancak koruma statüleri kaldırıldıktan sonra ülkelerine kesin dönüşle sona erer.

Çok tartışılan bayramlarda ülkelerine gidip dönmeleri ise geçici statüleri ve uluslararası hukuk uygulamaları ile bağdaşmamakta olup siyasi bir tasarruftur.

Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesi, koşullar normalleştiğinde tabiiyet çatışması, miras hukuku, kişi hakları ve siyasi koruma bağlamında her iki ülke için de sonucu kestirilemeyecek çetrefilli hukuki ve diplomatik sorunlara yol açabilir.

DÖNÜŞ KOŞULLARI

Sığınmacı akını başladığında daha önceki düzensiz göçlerde uygulanan, sınırlarda tampon bölge ve kamplaşma tedbirlerine başvurulmadığı için milyonlarca Suriyeli çaresizlik içinde en batıdaki şehirlerimize kadar yayılmıştır.

Sayıları ülke genelinde arttıkça esasen var olan sorunları daha görünür kılan demografik, ekonomik ve sosyal sıkıntıların müsebbibi sayılıp toplumsal tepki yaratmıştır.

Sığınmacı yoğunluğu Hatay, Gaziantep, Urfa gibi sınır şehirlerimizde sosyal, ekonomik sıkıntılara ilaveten siyasi daralmaları da gündeme getirmiştir.

Çoğunluğunun Türkiye’ye girişleri sorgusuz, denetimsiz, kayıt düşülmeden gerçekleştiği anlaşılan sığınmacıların dönüşleri titiz ve sorumlu bir prosedürü gerektirecektir.

Gelinen aşamada, 10 yıl önce yapılmamış olan tampon bölge ihdası, kamp ve yeni yerleşim inşası gibi ‘’uydu yönetimler’’ yaratma hazırlıkları devletler hukuku bağlamında daha ciddi sorunlar yaratabilecektir.

Sağlıklı insancıl dönüşler için ilk şart Suriye’nin normalleşmesidir. Bu iç savaşın sona ermesi, işgalci güçlerin çekilmesi, can güvenliği ve istikrarın sağlanması demektir.

Kapsamlı, inandırıcı bir genel af ilanı ile kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması temel sorundur.

Dönüş operasyonunda Türkiye ve Suriye ikili mutabakatının yanı sıra Birleşmiş Milletler güvencesi ve hakemliği de aranmalıdır.

BM’nin küresel katalizör ve istikrar garantör rolüyle geçici barış gücü oluşturulması dâhil devreye girmesi kaçınılmaz olabilecektir.

Ayrıca AB, G20 veya NATO gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliği de keza dönüş operasyonunu kolaylaştırabilecektir.

DÖNEMEZLERSE

Sayıları orta büyüklükte bir ülke nüfusuna ulaştığı tahmin edilen misafirlikleri 10 yılı geçen sığınmacıların Suriye’ye geri dönememesi olasılığı iki ülke için de potansiyel sorunlar yumağıdır.

Suriye’nin dönüşler için isteksiz davranması, güvence vermekten imtina etmesi halinde toplam nüfusunun neredeyse yarısına tekabül eden Türkiye’deki Suriye diasporası, dışarıdan Suriye iç siyasetlerini manipüle edebilecek yumuşak karın oluşturur.

Bu Suriye’ye muhalif ikinci bir Suriye anlamına gelir.

Dönemeyen Suriye nüfusu ekonomik, sosyal ve siyasal sıkıntıların yanı sıra Türkiye’nin hoşnut olmayacağı kontrolsüzlüklere yol açabilecektir.

Geç kalınmış çözüm arayışlarına girişmek yerine koşulları zorlayarak ''onurlu geri dönüş'' için kararlı ve samimi adımlar atmak en isabetli yol olacaktır. Bunun için zaman geçirmeden Suriye ile doğrudan veya BM üzerinden diplomatik görüşmeler süreci başlatılmalıdır.

Aksi halde köklerinden kopmuş kayda değer bir nüfusun sistem dışı siyasi, sosyal ve ekonomik faaliyetleri her iki ülke için de boyutları kestirilemeyecek tehditler yaratabileceği unutulmamalıdır.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00