Yüzyılın salgınından kurtuluyoruz demeye başlamıştık ki mutasyona uğrayan habis virüs, yeni varyantlarıyla insanlığın bekasını yeniden tehdit etmeye başladı.
Korona ve türevleri bir yıl içinde milyonları öldürdü, yüz milyonları etkisi altına aldı ve milyarların yaşam tarzını değiştirdi.
Yeni dalga mutasyonlarla ilk günlerdeki korkular geri döndü.
Son varyant omikron karşısında birçok ülke sınırlarını kapatıp, seyahatleri, nüfus hareketliliğini durdururken açık ve kapalı alan buluşmalarını zorlaştırdı. Okullar, iş yerleri yeniden evlere çekilmek üzere.
Komplo teorilerine rağmen hiç de şakası olmadığı görülen varyantlar, kitleleri daha önce görmediği, tahayyülü imkânsız korkularla yüz yüze bırakmakta.
OMİKRON
Önceki varyantlarla karşılaştırıldığında bilinmeyenleri çok fazla olan, hızla yayılan son Omikron uluslararası toplumu alarma geçirdi.
Dünya Sağlık Örgütü, bir aydan az bir zaman önce Güney Afrika’da ortaya çıkan ve hâlihazırda 100’e yakın ülkeye yayılmış olan varyantın bulaşma hızından büyük endişe duyulduğunu ilan etti.
Uzmanlar, mevcut aşıların omikron karşısında yeterli olup olamayacağını tam kestiremiyor.
Alfa, Beta, Delta aşamalı Omikron’un çok sayıda mutasyonu aynı anda geçirmiş olması nedeniyle bulaşma ve yayılma hızının kontrol edilmesi son derece güç görülüyor.
BEKA
Pandemi ile mücadelenin en etkin silahı olan aşı, sağlık alt yapısı ve deneyimi olan az sayıda ülke tarafından üretilebiliyor.
Üretilen aşının yarısından fazlasını yaklaşık 10 ülke almış olup 100’den fazla ülkenin aşıya henüz tam olarak erişemediği rapor edilmekte.
Aşıya öncelik veremeyen yoksul ülkelerin 2023 ortalarına kadar aşı alamayacağı hesaplanırken, varyantların bilinmezliği karşısında aşılı ülkelerle aşısızlar arasındaki açığın giderek daha da genişleyeceği tahmin edilmekte.
Küresel ekonomik çöküş, kıtlık, açlık, iklim felaketleri, toplumsal psikolojik ve siyasal daralmalar gelecek endişesini derinleştirmekte.
KIRILGAN COĞRAFYALAR
Afrika’da nüfusu bir milyarı aşan az gelişmiş coğrafya, nüfusu 250 milyona ulaşan savaş bölgeleri ve 100 milyonu bulan sığınmacı ve yerlerinden edilmiş, sahipsiz topluluklara tedavi ve aşı tedariki pandemi ile mücadelede büyük önem taşımakta.
Afrika kıtası, asırlardır biriken sorunlarına pandemi ilavesiyle yeni insanlık felaketlerinin eşiğinde olup sahipsiz mülteci toplulukları da aynı olumsuz koşullardadır.
Uzmanlar, yeni varyant dalgalarının yerel ve dönemsel salgınların yaygın olduğu bölgelerde etkileşime girmesi halinde kritik insani dramlar yaşanabileceğine işaret etmekte.
Nitekim Güney Sudan’da ne olduğu tam anlaşılamayan bir salgının kitle ölümlerine yol açması üzerine DSÖ bölgeye bir araştırma ekibi göndermiştir.
Korona ve türevlerinin ebola, sarıhumma, sıtma, kolera gibi Afrika’da kolay ortam bulan ölümcül endemi ve epidemilerle etkileşimi halinde tarihin en büyük insanlık dramlarından birinin yaşanması işten bile olmayacaktır.
Bu anlamda, hayata tutunmaya çalışan, sağlık bakımı alamayan aşısız toplulukların patlamaya hazır birer virüs bombası olduğu dikkatlerden kaçırılmamalıdır.
İnsanlığın bekası için bu kırılgan coğrafyalara Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütünün müdahalesi kaçınılmaz görünmekte.
AYNI GEMİ
Küresel salgın milliyet, din, ırk, renk ve sınır tanımadan tüm coğrafyalarda tahribat yaratmaktadır.
Bilim insanları salgın ile ancak Dünya nüfusunun çoğunluğunun aşılanması ile baş edilebileceğine dikkat çekmekte.
Omikron, yerküremizin herhangi bir yerinde nüksedecek varyantların yeniden bizi vurabileceğine ilişkin uyandırıcı bir etki yaratmıştır.
Mevcut küresel salgında sadece kendimizi kurtaracağımız çözümler işe yaramayacak olup sona eriyor derken yeni virüs dalgalarının kırılgan kitleler ve coğrafyalar üzerinden bumerang gibi dönüp bizi tekrar tekrar vurması işten bile olmayacaktır.
Aynı gemide olan insanlığın ya birlikte düze çıkacağı ya da toptan batacağı unutulmamalı.
