Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


     KUSUR İMECESİ


     “ Gemisini kurtaran kaptan” demiş, Ataların bazıları.

     Elbette gemiyi yürüten de, tehlike anında kurtarmaya çalışan da kaptandır.

     Ancak bu sözde mide bulandırıcı bir bencillik kokusu sezinliyorum ben.  

     Böylesi Atasözleri her anımsadığımda eleştiri ve değerlendirme gibi

 konulardaki sığlığımız paslı bir hançer gibi saplanıyor yüreğime… 

     Çocuklarımızın ya da gençlerimizin yanlış davranışlarından yakınmamız

 hiç tükenmez. Sanki onlar ayrı bir dünyadan gelmişler gibi. Ya da onları hata

 yaptıkları bu güne kadar hiç görmemişiz gibi feryat- figan ederiz.

     Eski kuşakları mutsuz eden bu davranışların kazanılmasında en az payı

olanlar suçlananlardır, desem ne dersiniz?

     Savımızı bir örnek üzerinde değerlendirelim:

     Belediye otobüsündeki tekli koltuklardan birinde kırk yaşlarında bir kadın

oturuyordu. Önündeki koltukta da arada bir:

     “ Oğlum kalkma, düşeceksin” diye uyarıp durduğu 3–4 yaşlarındaki oğlu

vardı.

     Yanı başlarında ise 60- 65 yaşlarında bir adam tavan tutacağına tutunmuş,

savrulup duruyordu.

     Bu gözlem sonunda şu saptamaları yapmak kaçınılmaz oldu:

     1- Kadın o çocuğun annesiydi.

     2- Anne ve çocuk özürlü değillerdi.

     3- Çocuk biletli değildi, ama ayakta duran adam biletliydi.

     4- Belli ki çocuk adama yer önerecek kadar saygı ve yardım bilincine sahip

değildi. Bu konuda çaba harcamamış olan anne de aynı duyarsızlık içindeydi.

     5- Otobüs sorumlusununsa umurunda bile değildi.

     6- Bu yaklaşımlar içinde büyüyüp bileği güçlendiğinde o çocuk, ileride eleştiri

ve uyarıda bulunanlara bileğinin gücünü göstermeye kalkarsa, şaşırtıcı olabilir mi?

     Tüm bunların yanında bir kusurlu daha vardı ki hepsine bedeldi:

     Hakkını korumayan o adamın sergilediği tavır.

     Bu adam biletli. Ne demektir biletli? Belli bir uzaklığa kadar bir koltuğu

kiralamış demektir. Kirasını ödemiş olduğu koltuk çocuk tarafından işgal edilmiş

 bulunuyordu. Bu adam:

      “ Hanım, lütfen çocuğunuzu kucağınıza alın; oraya oturmak benim hakkımdır”

 diyemiyordu.

     Bu davranışın nedeni ne olabilirdi?:

  1. Adamın davranışı bir iyilik olamazdı. Hatta kötülük bile sayılabilirdi.
  2. Kadına gösterilmiş bir saygı da değildi. Belki kadının sergilediği duyarsızlığa

verilmiş bir ödül sayılabilirdi. (!)

  1. Olsa olsa, otobüs sorumlusundan başlayarak, tüm yolcuların paylaştığı kör bir

duyarsızlık halkasıydı.

  1. O halka ki kaybedilmiş insani değerlerin kayıplar zincirine güç katıyordu.
  2. O halka ki insani değerlerin en yücesi sayılan hoşgörünün yerine bir engerek

yılanı gibi çöreklenip oturmuştu. .  

Nerden bakarsak bakalım devenin eğri olmayan yeri yoktu.

     Kusur yaratmakta ortaya koyduğumuz bu imeceyi söylem haline getirerek, ayıp

üstüne ayıp eklemişiz:

     “ Deveye sormuşlar boynun neden eğri? Nerem doğru ki?” demiş.

     “ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”

     “ Her koyun kendi bacağından asılır”

     Gibi.

     Daha da beteri var: Tüm bu bencilliklerin üstüne, “ Kendi gözündeki merteği görmeden, başkalarının gözünde çöp aramak” soysuzluğuna ne diyelim?

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00