Türkiye Cumhuriyeti açısından bakıldığında Mayıs ayının sanki gizemli bir yeri
vardır. Hele bir 19 var ki başlı başına bir hazinedir.
19 Mayıs Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gündür.
19 Mayıs Atatürk’ün “ Doğum Günüm” dediği gündür.
19 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gündür.
Ve 19 Mayıs Sosyo- Pedagojik bir okulun da adıdır.
***
Doğadaki her canlı var olduğu andan başlayarak bir koşuya girer.
Yaşam koşusudur bu. Büyüyüp gelişmenin koşusudur.“ Ömür” diyoruz ona.
Ömürleri birbirine yakın olanlarının grup adı ise “ Kuşak”tır.
Her kuşak sona yaklaştıkça durgunlaşır ve konumunu koruma derdine düşer.
Yeni kuşakların atılgan enerjisi korkutur onları.
O yüzden genç kuşakları, gelenek- görenek baskısıyla denetim altına almaya çalışırlar.
Başaramazlarsa uzak durmayı yeğlerler ki-araya bilimsel eğitim girmezse- “ Kuşak
Çatışması” kaçınılmazdır.
Genç kuşağın eski kuşakça denetim altına alınması, tutucu bir yaklaşım olmakla
gericiliğe kucak açmış olur.
Kuşak çatışması halinde ise, gençliğin ilkesiz savruluşu tüm yanlışlara gebedir.
Öyleyse “ İnsan Hak ve Özgürlükleri” temelinde “ Laik- Demokratik Eğitim” le
gençliğin atılganlığı, bilimsel yöntemlerle denetim altına alınmalıdır.
Ancak, zaman isteyen bir çözümdür bu.
Oysa genç Türkiye Cumhuriyeti’nin zamanı yoktur.
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı hedef seçmiştir.
Yeni Devlete çatışmalardan uzak, imece ruhunda üretime yönelmiş, bilinçli
yurttaşlar gereklidir.
***
Genç kuşakların enerjilerini, en somut biçimde ortaya koyabilecekleri ekinlikler
spor gösterileridir.
Folklorla da buluşabilen gösterilerin çekiciliği yadsınamaz.
Bu gösterileri estetik figürlerle de süsleyip kurallara bağlayarak, çekim merkezi
yapmak akılcı bir yaklaşımdı. Bu merkezin adı “ Geçlik ve Spor Etkinliği” olabilirdi.
Planlı- programlı gösterilerle genç kuşak başarının onurunu yaşarken, eski kuşak
da kendi çocuklarının başarısından gurur duyacaklardı.
Gençlik ve spor etkinliğinin bayram olması ve 19 Mayısın seçilmesi Atatürk’ün
akılcılığıydı.
Çünkü bayram psikolojisinin barışıklığı ve 19 Mayısın ulusalcı etkisi, coşkulu bir
bayramın doğmasında etken olmakla; kuşak çatışmasına fırsat vermeyen bir zemini
de oluşturabilirdi.
Zaten 1935 yılına kadar “ Atatürk’e Saygı Günü” olarak kutlanan 19 Mayıs “19
Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edildi.
Bayram önerisini ilk kez ortaya atan, Galatasaray ve Fenerbahçe’yi de ikna etmekte
çaba harcayan Beşiktaş Spor Kulübünü kutlamak gerekir.
***
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının etkisi sanıldığından daha büyük olmalı.
Çünkü yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti kısa sürede, çağdaş değerlere dayalı
devrimler yapmıştır. Somutça göz önünde olmasa inanılır gibi değildir. Bazı konularda
çağdaşlığın bile önüne geçilebilmiştir.
Tüm bunları yurttaşlık bilinci gelişmiş, kuşaklar arası barışık bir toplumun başarabileceği
sır değildir.
Ne yazık ki günümüzde Laik-Demokratik kazanımlar erozyona uğratılmakta; onun yerine
metafizik düşünce sistemleri konmaya çalışılmaktadır.
O nedenle, yeni kuşaklar Ortaçağ kültürleriyle yüklemeye çalışılmaktadır.
Oysa o sistemlerin 21. Yy gençliğini kontrol edebilmesi olanaksızdır. Deizm, Ataizm gibi
yaklaşımlardaki artışın nedeni budur. Aslında kuşak çatışmasıdır. Gençliğin isyanıdır.
Somut baskıcıyı göğüslemeye gücü yetmeyen genç, görünmez baskıcıya başkaldırmaktadır
Bu tür tepkiler “ İnsan Hak ve Özgürlükleri” bilinciyle buluşmadıkça, toplumsal
elişkilerden kurtulamazlar
Mehmet BABACAN