Bugün 5 Aralık... 86 yıl öncesine gidelim; tarih 5 Aralık 1934... Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanındı; hem de çoğu Avrupa ülkesinden önce!..
"KADIN HAKLARI GÜNÜMÜZ" kutlu olsun. Bize bu hakkı veren MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, seni sonsuz saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
KADIN, AŞK VE ŞİİR
Bakın Doğan Hızlan ne diyor: " Aşk ve şiir, hepimizin yaşamında birlikte varolmuşlardır. İçinde şairanelik olan şiir yazmış, olmayan da başkasının yazdıklarını okumuştur; sararan okul defterlerindeki karalamalar tanığımdır. Fuzûlî'den bu yana edebiyatımızda aşk, özünü kaybetmeden çeşitlemelere uğramıştır."
"Aşk değişmiyor, biz değiştiğini sanıyoruz. Leyla ile Mecnun, Romeo Jülyet gibi yüce aşkların artık geçtiğini söylüyoruz; kendimizi aldatıyoruz, belki de böylesine sevdaya düşmemek için kendimizi uyarıyoruz." diye de ekliyor.
Bu bizim kuşak için doğru bir yargı olabilir; yeni kuşaklar da böyle mi düşünüyor acaba?
Neyse, konumuz bu değil, arada kuşak farkı- hem de birkaç kuşak farkı- yüzünden yargıya varmam biraz zor...
"Aşk şiirlerinin çarptırmadığı bir yürek mutlaka durmuştur." dedikten sonra da erkeklere seslenir. Neden erkeklere acaba? Soruyu yanıt beklemeden soruyorum onlara...
Şöyle seslenir Doğan Hızlan hemcinslerine: " Aşkı belli yaşların geçici duygusu olarak gören, erkek ruh emeklilerinden olmayın. Her çağın her yaşın aşkı vardır.
"AŞK İMİŞ HER NE VAR ÂLEMDE..." -FUZÛLÎ
"Ol perî-veş kim melâhat mülkünün sultanıdır
Hükm onun hükmüdürür ferman onun fermânıdır
Sürdü Mecnun nevbetin şimdi benem rüsvâ-yı aşk
Doğru derler her zaman bir âşıkın devrânıdır" -FUZÛLÎ
Bugünkü Türkçeyle: O periye benzeyen ki, güzellik ülkesinin sultanıdır.
Buyruk onun buyruğudur, karar onun kararıdır.
Sürdü Mecnun nöbetini, şimdi benim aşkta dile düşmüş.
Doğru derler, her zaman bir âşığın devrânıdır.
MUKADDİME
-Karaosmanzâde Cavide Hanımefendi'ye-
Zannetme ki güldür ne de lâle,
Âteş doludur, tutma yanarsın,
Karşında şu gül-gûn piyâle...
İçmişti Fuzûlî bu alevden,
Düşmüştü bu iksîr ile Mecnun
Şi'rin sana anlattığı hâle...
Yanmakta bu sâgardan içenler,
Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı
Baştan başa efgân ile nâle...
Âteş doludur tutma yanarsın,
Karşında şu gül-gûn piyâle... AHMET HAŞİM
gül-gûn: gül renkli, sâgar: kadeh, piyâle:kadeh, şeb-i aşk: aşk gecesi, efgân:inleme
SENİ DÜŞÜNMEK GÜZEL ŞEY
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum. - NAZIM HİKMET
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir
dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…. - AHMED ARİF
OLMASA MEKTUBUN
Olmasa mektubun,
Yazdıkların olmasa
Kim inanırdı
Senle ayrıldığımıza
Sanma unutulur,
Kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak
Yaşanır sanma.
Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır. - MURATHAN MUNGAN
LAVİNİA
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia. - ÖZDEMİR ASAF
BU AŞK BURADA BİTER
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! Nasıl eşiz bir yazdı
Bunu anlattılar hep, yani biten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider. -ATAOL BEHRAMOĞLU
GÖĞE BAKMA DURAĞI
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım. -TURGUT UYAR
"Bir Şiir Tutkunu" yazısına: "Her şeyin bir akıllısı var, bir delisi... Gül, bülbül, aşk şiirleri yazanlar şiirin akıllısıdır. Şiirin insana dönük, insanın çilesini yazanlar da şiirin delisi, tutkunu oluyorlar." diye başlar Mehmed Kemal.
Her iki tarzda yazanlara ne ad vermeli!...
Şiir tutkunlarının yazdığı şiirlerden bazılarını sunuyorum size bu özel günde... Sizin de şiir tutkunu olduğunuzu biliyorum; şiir okumaktan vazgeçmediğinizi biliyorum; benim gibi... Bu seçtiğim şiirleri seveceksiniz biliyorum; ya aşk tazeleyeceksiniz ya da yeni aşklar arayacaksınız. İşte onu bilmiyorum...
Bir başka yazımda, edebiyatımızda birçok şairin esin perisi olmuş ve onlara unutulmaz şiirler yazdırmış, ünlü kadınlarımız ve o şiirlerin öyküleriyle buluşmak üzere...
HOŞÇA KALIN.