Haberleri izlerken, Çavuş Halil Emmim gene düştü aklıma.
“ O da kim?” diyenler çıkacaktır ister istemez.
İlginç bir adamdı Halil Emmi. Mekânı cennet olsun. Onu
anınca söz etmemek mümkün olmuyor işte.
Çünkü “ Halil Emminin tedrisinden ( Eğitiminden) geçmiş
adamlar o kadar çoğaldı ki deme de seyret. Genişçe de bir
düşün.
Davacı olmadığı kimse yok gibiydi Halil Emminin.
Nerden bulursa bulur, bir mahkeme konusu yaratırdı.
Oysa derenin dibinde bir bahçesi vardı, çokça orda olurdu.
Dalaşmak da ayrı bir yetenekti demek ki…
Rahmetli Halil Emmi iki evli, çalışkan bir adamdı. Çocuk
sayısını bir çırpıda kendisi bile söyleyemezdi.
Çocuklar arsında sık sık dalaşmalar olur; anaları da taraf
tutarsa kıyametler kopardı.
Öyle zamanlarda babalık da epeyce dama atılırdı doğrusu.
***
Günün birinde çocuk kavgalarının şahı patlak vermişti.
Ne hikmetse, Birleşmiş Milletler Örgütünün bile çaresiz
kalacağı böyle bir bunalım sırasında- Sanki fırsat bekler gibi-
komşulardan biri de- durup dururken- Halil Emmiye ağırca
bir hakarette bulunurdu. Böyle bir fırsatçılık insanlığa sığar
mıydı be?
Bir anda, birbirine girmiş olan çocuk ve anaların başına
sanki kaynar su dökülür gibi oldu “ Vay! Ulan sen misin bizim
babamıza hakaret eden? Babamızın kılına kurban ederiz seni”
diyen, Halil Emminin cephesinde yerini aldı.
Halil Emmi umulmayan bir çabuklukla fırladı ortaya. Büyük
adam, hakarete uğradığı halde, insanların kavgasına izin vermez.
“ İnsanların kavga etmesine değmez bu dünya. Kefenin cebi yok”
özdeyişiyle ortamı süt- liman ediverdi.
Halil Emminin sergilediği bu büyüklük gösterileri, epey bir süre
başarılı şekilde devam etti.
***
Yerin kulağı mı vardı, havanın gözü mü vardı, bilmem de gün
geldi bir fısıltı çıktı? Düşmanı çoktu Halil Emminin . Fısıltı bir gün
içinde fosultu boyutuna ulaştı. Halil Emmi ağzından kaçırmış sırrı:
Meğerse sıkıştıkça sıkışıyormuş Halil Emmi. Bir yanda çocuklar
büyüyor. Kendisinin etkisi de yaşlandıkça azalıyor.“ Bu böyle gitmez,
bir savunma geliştirmeliyim” diyormuş. Komşusu Bekir aklına gelmiş.
Onunla da az değildi kavgaları, ama Bekir çıkarcıydı, pazarlıkçıydı.
Bekir’e bir teklifte bulunmuş. Üç aşağı-beş yukarı anlaşmışlar:
( Ne zaman ki çocuklar kavgaya tutuşursa Bekir Ağa Halil Emmiye
saldıracakmış. Bekir’in tek şartı “ Halil, beni de sen koruyacaksın ha!”,
Halil’in şartı ise anlaşmanın gizli kalmasıymış.
***
Bu stratejik plan epey bir süre başarıyla uygulanmış.
Neyleyim ki son kavgada Halil ve Bekir Emmiler dayağı
birlikte yemişlerdi.
Hangi dümen sürmüş ki sonsuza kadar…