Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


  DOLANDIRICILIK DERSİ


     Toplumun birinde dolandırıcılık hızla artmış.

     O kadar hızlı ki tespih çeken bile yetişemiyormuş.

     Canı yananlar dertleşmek için bir araya geldikçe akıl verenler 

de çoğalmış ve örgütlenmeye karar vermişler. 

     Kısa sürede “  Dolandırıcılardan Korunma Derneği” ni kurmuşlar.

     Umut içinde Dernek salonunda toplanmışlar.

     Herkes ağıdını ağladıktan sonra, neler yapabileceklerine gelmiş

sıra. Bir yığın öneri yığılmış, ama uygulama yönteminde bir türlü 

anlaşamamışlar.. 

     Onları dinleyen Derneğin çaycısı bir öneri sunmuş:

     “ Usta bir dolandırıcı getirip ondan fikir alalım” demiş.

     Uygun bulmuşlar ve getirmişler Ustayı. 

     Adam karşılarına geçmiş:

     “ Arkadaşlar, size birkaç soru soracağım. Vereceğiniz yanıtlar bize 

yol gösterici olacaktır” demiş ve ilk soruyu sormuş:

      “ Siz bir dolandırıcı olsanız ve de ilk kez girdiğiniz bir toplulukta 

mesleğinizi uygulamak isteseniz, ilk tanımak istediğiniz kim olurdu?”

     Herkesin verdiği yanıt şaşkın olanlar, özürlüler, dikkatsizler vs. gibi

özelliklerde toplanmış.

     “ Yanıtlarınız tümüyle yanlış” demiş Usta.

     “ Ya sen kimi seçerdin?” demişler.

     “ En açıkgöz olanı seçerdim” demiş.

     Şaşkınlıkla aralarında tartışmaya başlayan topluluğa ikinci soruyu

yöneltmiş Adam:

     “ Peki, sizce neden en açıkgöz geçineni seçerdim acaba?”

     Yanıtlar hızla gene yazılmış. Yanıtların çoğunluğu onun dikkatinden 

uzak kalıp korunmayı ya da dostluk kurup, zararsız hale getirmeyi ön 

görmüş olabileceği noktalarında toplanıyormuş. 

     “ Gene olmadı” demiş, Adam.

     Toplum biraz kızmış bu kez. Hani örgütlü toplum kızarmış ya.

     “ Be Adam, bir pok biliyorsan söyle. Bizimle oyun mu oynuyorsun?”

deyip masaya da bir vurmuşlar.

     “ Hayır hayır! Sizinle oyun oymamak haddime mi? Sorunun özünü 

açıklamaya çalışıyorum” demiş Usta ve sürdürmüş sözünü.  

     “ Bakın, kendini en akıllı, en kurnaz, en aldatılamaz sanan kişi, en 

önlemsiz kişidir. Pohpohlara en yatkın yiğittir o. 

     Onun korunma duvarları yıkılmış gibidir. 

     Ben, öyleleri o kadar kolay dolandırırım ki şaşar kalırsınız. 

     Hatta üstüne bir de ödül alırım.

     Oysa fukara kuşkucudur. 

     Hele köylü ise daha da zor olur. 

     Onları dolandırmak “ Deveye hendek atlatmak” gibidir.

     Ses çıkaramayışları çaresiz kalmışlıkları yüzündendendir.

     Arkadaşlar, aslında kuşku, insanlığın korunma ve gelişim 

sürecinin ana dinamiğidir” demiş Usta.

     Biz de diyelim ki :

     “ Keşke kentin kültürü ile köylü kuşkuculuğunun buluşmasını 

sağlayabilseydik.”

 

     Mehmet BABACAN

     

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22