Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair

Tarih: 30.07.2023 22:53

BİR BAŞARININ KISA ÖYKÜSÜ

Facebook Twitter Linked-in

   

     Bir gencin direniş öyküsüdür bu.

     Oğlum Prof. Dr. Murat Devrim Babacan’ın öyküsü, övünçle yazdığım..

     Devrim, içedönük olmasa da kendi dünyasıyla barışık bir çocuktu.

     Müziğe karşı yoğun bir eğilimi vardı.

     Bir org aldırmış, kurduğu düzenle odasında bir orkestra yaratıyordu.

     Onun çalışmaları ile ilgilenecek fazla vaktimiz yoktu bizim . Biz vatanı

kurtama mücadelesindeydik. Dernek, sendika çalışmaları yüzünden, eve 

bile vaktinde gelemiyorduk.

     Bizim oğlan, üniversite sınavlarına girmek istemiyordu. İlla yetenek

sınavına girmekten yanaydı. Bu konuda bizim fazla bilgimiz yoktu. 

     Her şeyden önce bir yeteneği var mıydı? 

     Bir gün arkadaşımız müzik öğretmeni Sn. Medine Balkarlı’ ya gittim:

girmek istemiyor. İlla müzik diyor. Bir yeteneği var mı? Yoksa bir gençlik 

hevesi mi? bilemiyoruz. Bize yardımcı olabilir misiniz?

Sabah götürüp bıraktım. Akşama kadar ilginç bir heyecan duyduğumu 

da hiç unutmam. İlk defa bu kadar yoğun ilgi duyuyordum Devrim’ in

müzik tutkusuna. 

     Akşamüstü gittim Medine öğretmenime. Sonucu merak ediyordum.

     Sevgili öğretmenim karşıma geçti, elini beline koydu.

mi? Sizin kurtaracağınız vatanın içine tüküreyim be! Çocuğunuzdan bile 

haberiniz yok!        

     Bu yanıt bir şamar olduğu kadar, bir mutluluk habercisiydi de.

 

     ***

      Yetenek sınavlarının yapıldığı sırada Ankara’ya gittik.  Bir tanış 

yardımıyla yetkili biriyle görüştük.

var. Onların dışında birine şans verileceğini hiç sanmam. Gerçekten de 

verilmedi.

     Konya/ Selçuk üniversitesinin sınavına yetiştik. Devrim sınava girdi ve 

başardı. 

     Artık Konya’nın öğrencisi olacaktı. Ama ismi ne olacaktı? 

     Bazı arkadaşlar, çocuklarının adını değiştiriyorlardı. 

     Bizim koyduğumuz isim yüzünden zarar  görmesine katlanamzdım. 

açıkça sordum Devrim’e:

 yerde yıllarca yaşayacaksın. İstersen adını değiştirelim, ne dersin? dedim.

     Başını kaldırıp yüzüme baktı, kararlıca:

Bu yanıt da kıvanç vericiydi. Mutlu ediyordu bizi. 

Çünkü ona verebildiğimiz özgüvenin ifadesiydi bu yanıt.

 

***

 Başarı ile bitirdi okulunu. Saygın bir çevre yaratmıştı.

Bırakmadılar, yüksek lisansını yaptı.

Bırakmadılar, doçentliği tamamladı.

Bırakmadılar, profesörlüğü Konya/ Erbakan Üniversitesine kısmet oldu.

Mutlu bir evliliği oldu. Ezgi Hanım gibi bir eş, ender bir şanstı.

Onun, akılcı ve bilinçli desteği asla unutulamaz,.

Bir kızları oldu adını Öykü koydular. Roman yazmaya kalkmadılar da tüm

sevgilerini Öykü torunuma yönlendirdiler. Onun yaşamının da başarıyla 

dolacağına inanıyorum.

Sevgili Ezgi gelinimin de Profesörlüğü yakındır. Başarılar diliyorum.

     

 

***

 

     Kuşkusuz oğlumla kıvanç duyarım. Onu yürekten kutluyorum.

     Ama bu anıyı yazış nedenim biraz daha farklı.

     Son yıllarda gençlerimizin kaygıları çok arttı. İnsanlık ötesi sorunlarla 

cebelleşiyorlar. Anayurtlarını terk etmeyi göze alacak kadar umutsuzlukla

boğuşuyorlar.

     Bu yaşam öyküsündeki özgüvenli mücadele, belki bazılarına örnek olur 

umudunu taşıyorum. 

     Bilirim ki umut yaşamın olmazsa olmaz enerji kaynağıdır. 

     Hele bir de özgüvene dayanıyorsa. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —