Ahmet ERDOĞDU


99.YILDAN 100.YILA GİDERKEN RÖPORTAJLAR-YAZILAR (18)


      TÜRK’ÜN CUMHURİYET MUCİZESİ

                99.YILDAN 100.YILA GİDERKEN RÖPORTAJLAR-YAZILAR (18)

Değerli okurlar, 

Cumhuriyetin ilanından bugüne 99 yıl geçti. Biz de Yeni Adana gazetesi olarak, bu süre içerisinde Cumhuriyetin ülkemize ve ülkemiz insanına ne gibi yararlar sağladığının anlaşılması açısından, Osmanlı İmparatorluğundan Cumhuriyete, Cumhuriyetten bugüne gelen süreci inceliyoruz. Bu uzun yazı dizisinde bugün gazeteci yazar Sayın Sedat Memili’nin Adana Halk Evi ile ilgili yazısıyla devam ediyoruz.                       

ASIL SAVAŞ ŞİMDİ BAŞLAYACAK 

Halkevleri ne yaptı? Halkevleri bir vatan kurdu.

Şevket Süreyya Aydemir

 

Mustafa Kemal, ülkemizi dört bir yandan işgal eden emperyalist güçlere karşı, mazlum milletlere örnek olan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı 9 Eylül 1922’de utkuyla bitirince, İzmir’de Mustafa Kemal’e  “çok yoruldunuz herhalde, çiftliğinize çekilir dinlenirsiniz” derler. Mustafa Kemal’in yanıtı şöyledir: “Hayır! Asıl savaş şimdi başlayacak… Bu savaş, cahilliğe ve gericiliğe karşı yapılacaktır”Bu savaş aslında, Ortaçağın karanlığından bir türlü çıkmasına fırsat verilmeyen bir toplumun çağdaşlaşması için verilecek, uzun zaman alacak, ikinci bir Kurtuluş Savaşı olacaktır. Nitekim Atatürk bu düşünce ile “En mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı yüksek bir cemiyet halinde yaşatır ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder’’dedikten sonra ekler: “Bazı şeyler vardır ki bir kanunla, bir emirle, bir düdük çalarak düzeltilebilir. Ama bazı şeyler vardır ki, kanunla, emirle, milletçe omuz omuza boğuştuğumuz halde düzelmezler. Fesi atar şapkayı giyer adam, ama alnında fesin izi vardır. Siz sarıkla gezmeyi yasaklarsınız. Kimse sarıkla dolaşmaz. Ama bazı insanların başındaki görünmeyen sarıkları yok edemezsiniz. Çünkü onlar zihniyetin içindedir. Zihniyet, binlerce yılın birikimidir. O birikimi bir anda yok edemezsiniz; boğuşursunuz onunla sadece… Yeni bir zihniyet, yeni bir etik yerleştirinceye kadar boğuşursunuz onunla ve sonunda muvaffak olursunuz.’’1 

Bir yanda Kurtuluş Savaşı’nın enkaz dumanları tüterken, diğer yanda fabrikaların bacaları tütmeye başlamıştır. Ama yüzyıllardır, bütün değerleri ile oynanan bir milleti yeniden bir araya getirmek ve toparlamak kolay değildi. Aydını, sanatçısı, öğretmeni ile iletişime geçmek, bütün kaynakları ile bir milleti o altın çağlardaki uygarlık seviyesine çıkarmak için mücadele etmek gerekti. 

Fakat aydını, sanatçısı ve öğretmen sayıları kısıtlı bir toplumda yeni bir millet yaratmak: 

İşte asıl savaş bu idi. 

Bu Savaşın ne anlama geldiği ve gerekçesi bugüne bakıldığı zaman daha iyi anlaşılmaktadır.

Ekonomi, bilim, sanat, edebiyat ve bilimde Türk Tarihi’nin en verimli süreci Cumhuriyetin Kuruluşunun ilk 20 yılında gerçekleşmiştir. 

Bu kalkınma ve aydınlanma Halkevleri sayesinde olmuştur. 

Halkevleri günümüzde oluşturulan STK’lardan çok farklı bir teşkilatlanmadır. Günümüz STK’ları, “kişisel yalnızlığı”, “grup yalnızlığına” çevirmişlerdir. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yalnızlaştırılan insan, STK’lar eliyle gruplar halinde yalnızlaştırılmışlardır. 

Oysa Halkevleri, kişilerin yalnızlığına bir çözüm kuruluşlarıydı. 

Yeteneklerin değerlendirildiği ve kalplerin ortak attığı kurumlardı. 

Bu kurumların kamuoyuna tanıtılması amacıyla değerli araştırmacılar emek vermiş ve konuyu makro açıdan Türkiye geneli olarak değerlendirmişlerdir. 

Ben bu çalışmada sadece Adana merkezli ve mikro açıdan ele aldım. 

Olayları özellikle yalın olarak vermeye çalıştım ve yorum yapmaktan kaçındım.

Yaptığım çalışmada, bu şubelerin yirmi yıllık çalışmalarını kronojik olarak belirledim. Bu konunda yayınlanmış eserler ile Adana’da günlük olarak yayınlanan gazeteler ve Halkevi’nin aylık olarak yayınladığı Görüşler Dergisini taradım. 

TÜRK OCAĞI’NIN KAPANIŞI

XVIII. Yüzyılın sonlarına doğru özellikle Fransız İhtilali ile yayılan Milliyetçilik akımı doğal olarak Osmanlı Devleti’ni de etkilemiştir. O dönemde sınırları üç kıtaya yayılmış olan Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayanlar devletten ayrılma ve bağımsız devlet kurma akımına kapılmışlardır. Bu hareketler de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı özellikle İngiltere ve Çarlık Rusya’sı başta olmak üzere batılı güçler tarafından da desteklenmiştir.

Bu akıma karşı, İslâmı devletin temel unsuru olarak gören “İslamcılık”; Osmanlı düşüncesini ana unsur olarak görenler “Osmanlıcılık”; Türkçülüğü devletin ve bağımsızlığın temel unsuru olarak düşünenler de “Türkçülük” akımını geliştirmişlerdir. 

Türk aydınları, devletin kurtuluşunu, devletin asli unsuru olarak gördükleri Türklerin ön plana çıkarılmasında görmüşlerdir. Türklerin her yönden geliştirilmesini zorunlu gören bir görevi yerine getirecek bir cemiyet kurulması fikri yaygınlaştı ve kabul gördü. 

Görüşmeler sonucunda 3 Temmuz 1911 yılında Türk Ocakları kurulmuş oldu. 

Ocakların amacı millî duyguların ve millî dilin gelişmesini sağlayarak halkın kültür seviyesini yükseltmektir. Bunu yaparken de eğitim faaliyetlerinden, konferanslardan, tiyatrodan ve sosyal yardım faaliyetlerinden yararlanmışlardır. Ocaklar bu doğrultudaki amaçlarını ve yapacağı faaliyetleri nizamnamesinde de bildirmiştir

Ancak o tarihlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte tam anlamıyla “yeni bir devlet”in temelleri atılmaya başlanmıştı. Devlet, inkilâplar halka ulaştırılmasını birinci amaç olarak benimsemişti. Anlamı ve kapsadığı kavram olarak milliyetçilik tek başına bu ihtiyaca yanıt verecek durumda değildi. Bu çalışmada da vurgulandığı üzere Osmanlı İmparatorluğu’ ndan geriye kalan Anadolu coğrafyasında etnik kökenleri değişik bireyler yaşamaktaydı. Ayrıca henüz kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece milliyetçilik omurgası üzerine yükselen bir yapı ile inkilâplar ve yeni devletin ideolojisini anlatmak güçleşiyordu.

Türk Ocaklarının 1927 yılındaki 4. Kurultayında (1927) bu ihtiyaçlara yanıt vermek amacı ile tüzüğün 2.Maddesi’nden “Türkler ve “Bütün Türkler” çıkarılarak: “Türk Ocağının maksadı, millî şuurun kuvvetlendirilmesine, medeni ve sıhhi tekâmülün teminine ve millî iktisadın inkişafına çalışmaktır; Türk Ocaklarının fiilen işgal sahası Türkiye Cumhuriyeti hudutları dâhilinde münhasırdır” olarak karar altına alınmıştır. 

Ayrıca aynı kurultayda 3. Madde şu şekilde tesbit edilmiştir: “Türk Ocaklarının devlet siyasetinde Cumhuriyet Halk Fırkası ile beraber olduğu” özellikle belirtilmiştir. 

Türk Ocaklarının hedefi olan “Türk milletinin gelişmesi ve Orta Asya Türkleri ile birleşme” düşüncesi böylelikle kaldırılmış ve “Türk Ocakları, halkçılık ilkesine dayanarak yeni devletin inkilâp felsefesini benimsetmek” şekline dönüşmüştür. 

Bu kararlar, Türk Ocaklarının, CHF ile birleşerek kapanması anlamına geliyordu. 

ATATÜRK’ÜN YURT GEZİSİ VE İNTİBALARI-HALKEVİ’NİN İLK KIVILCIMLARI

Türk Ocaklarının kapatılması ve yönetici ve üyelerinin CHF’sına kaydolmalarının istenmesi bütün yurtta bir takım siyasal çalkantılara neden olmuştur. Atatürk, kararların halkta yansımalarını bizzat görmek için yurt gezilerine çıktı. 

Gezdiği yerler, ziyaret ettiği şehirlerle ilgili olarak basında yer alan haberler arasında: “Cumhuriyet Halk Fırkası’nın il ve ilçelerinde Halkevleri kuracağı, halkın ilgisini çekmek için Halkevlerinde sinema, kitaplık ve konferans salonları bulunacağı, Gazi’nin bu konuda ilgililere direktifler verdiği, partinin genel kongresine mesele ile ilgili teklif götüreceği” yer almaktaydı.

Bu geziler kapsamında Atatürk 16 Şubat 1931 tarihinde Adana’yı da ziyaret etmiştir. Bu ziyaret Atatürk’ün Adana’ya 6.ncı gelişleri olmuştur. 

Atatürk’ün Adana’ya bu ziyareti birçok bakımdan çok önemlidir. Konumuzu ilgilendiren sadece iki hususu kaydetmek istiyorum. 

Birincisi Adana Türk Ocaklarının çalışmadığı ve kendi vazifesi ile ilgilenmediği, ikincisi de bu bölgede yaşayan ve kendilerini Türk addettiği halde Arapça konuşan nüfusla ilgilidir. (Kurtuluş Savaşı için Mustafa Kemal’e ilham vermiş olan Adana, sahip olduğu demografik yapı nedeniyle Hars Komitesi düşüncesinin de ilk ışığını oluşturmuştur. Nitekim 1936 yılından itibaren yoğunlaşan Hatay Olaylarının da etkisiyle bu bölgede Hars Komiteleri kurulmuştur. Bu konu bağımsız bir başlık altında kitabımızda sunulmuştur.) 

Nitekim bunlardan birincisi Halkevlerinin, ikincisi de Hars Komitelerinin kuruluş sinyallerini vermiştir. 

Bir millet, oluşturulmuş ortak değerleri üzerine yükselir veya çöker. Bilimde, sanatta, edebiyatta kendini yenilememiş ve ortak değerlerini kaybetmiş milletlerin tarih sahnesinde yaşama şansı yoktur. Bu ortak değerler, ortak vatanda; Bayrak, dil, tarih, örf ve adet, inanç, ahlak anlayışında birliktir. 

Bu değerler toplumun çimentosudur. 

Halkevleri bu çimentonun imali için kuruldu ve bir vatan kurdu. 

CHF Genel Sekreteri Recep Peker, 14 ilde birden Halkevini açarken yaptığı konuşmada Halkevlerinin kuruluş amacını şöyle açıklayacaktır: “Biz Halkevlerinin samimi ve bütün Türk vatandaşlarını müsavi şeref mevkilerinde gören zihniyetle kurulmuş  çatıları altında Türk vatandaşlarını toplamaya ve itinalı bir kültür çalışması içinde millî birliğe yükselmeye azmetmiş bulunuyoruz”

ADANA’DA KURULUŞ SÜRECİ

Öncelikle Adana’da potansiyeli yüksek bir gençliğin bulunduğu ancak bu gençliğin iyi yönetilip yönlendirilmediği hakkında tereddütler oluşmuştur. Dağınık ve ne yapacağını bilmeyen ve enerjisi boşa harcanan bir gençlikten söz edilmektedir. Özellikle Türk Ocaklarının kapanışından sonra dağılan ve yeteri kadar faydalanılmayan bir gençlik görülmeye başlanmıştır. 

İstikametsiz olan bu gençliği: “Cazip ve kuvvetli bir idealin bütün sihrini, feragat ve fedakârlığa sevk edici bütün unsurlarını cami olan inkılâbımızın etrafında toplamak ve onu ideal sahibi olmaya alıştırmak lazımdır.” Halkevleri bunun için kurulmalıdır ve 23 Şubat 1933 yılında Halkevi kurulmasına karar verilmiştir. 

Adana Halkevi, bir bayram sevinciyle 23 Şubat 1933 tarihinde açıldı. Adana Halkevi’nin kurucu Başkanı Dr. Kaşif Öner: 

Halkevi dediğimiz bu şen yuva, bu güzel kuruluş senin öz malındır. Sana kurtuluşunu, istikbalini ve en nihayet her biri başlı başına birer yükseliş merhalesi olan inkılâplarını hediye eden yüce dâhimiz, en büyük Türk Mustafa Kemal’in senelerden beri yetiştirdiği, tecrübe ettiği aziz milletdaşlarına bu defa sunduğu kurtarıcı bir armağanı da işte bu Halkevi’dir.” Demiştir. 

Nevzad Celal Bey ise: “Halkevleri Türk inkılâbının gayesine daha çabuk ulaşmak için bu yurdun inkılâbına candan bağlanmış, imanlı, duygulu çocukları bir araya toplamak maksadıyla kurulmuş bir çatıdır” diyerek, Halkevi’nin işlevinden söz etmiştir. 

Halkevinin gelişme ve yükselme yolunda bir çözüm olduğunu vurgulayan Nevzat Güven Bey; Halkevlerini millet laboratuvarı olarak nitelemiş ve hitabetinde şu görüşe yer vermiştir: 

Fakat bizi milletleştirecek ve daha sonra yarınki dünya medeniyetinin üzerinde bir medeniyete kavuşturacak mesainin, evvela seciye ve kafalarımızda ve bununla muvazi olarak ruhumuzda imar ameliyatına başlaması lazımdır. 

İşte Halkevleri bu gayeleri gören geniş ve kıymetli bir programla işe başlıyor.

KURULUŞ VE TEŞKİLATLANMA 

Halkevi yayınlanmış olan tüzüğü gereği 9 şubeden oluşmaktaydı. Adana’da şubelerin ilk Yönetim Kurulu Üyeleri şu şahıslardan oluşmuştur. 

 1 – Dil, Edebiyat ve Tarih Şubesi Komite Üyeleri 

Erkek Lisesi Müdürü Salim Bey

Muhtelit Orta Mektep Müdürü İbrahim Hakkı Bey

Kız Muallim mektebi Müdürü Murtaza Bey

Maarif Müdürü Rasim Bey

İlk Mektep Muallimlerinden Vasıf Bey,

2 – Ar Şubesi (Güzel Sanatlar)  Şubesi Komite Üyeleri

Türksözü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Coşkun Bey

Lise Resim Muallimi Kenan Bey,

Lise Riyaziye Muallimi Muhittin Bey,

Mühendis Hilmi Bey,

Tayyare Cemiyeti muhasebecisi Turan Bey, 

 3 – Gösteri (Temsil) Şubesi Komite Üyeleri

Gazipaşa Mektebi Başmuallimi Oğuz, 

Zabıt Kâtibi Recep Turan, 

 Ziraat Mektebi Muallimlerinden Vehbi, 

 Komisyoncu Aziz

Bedri Yahya Bey

4 – Spor Şubesi Komite Üyeleri 

Ziraat Mütehassısı Ragıp Ziya Bey

Baytar Müdürü Adil Bey,

Nafia Başkâtibi Hamza Bey

Stadyum Müsteciri Kadri Ramazan Bey

Kasım Zeki Bey

5 – Sosyal Yardım Şubesi Komite Üyeleri

 Doktor Ali Hikmet Bey,

 6 – Halk Dershaneleri ve Kurslar Şubesi Komite Üyeleri

Namık Kemal Mektebi Başmual. Ömer Tekin Bey

Çınarlı Mektebi Başmuallimi Mehmet Fikri Bey

Necati Bey Mektebi Başmual Abdurrahman Bey

Kodalzade Mehmet Bey

Kemal Bey; Ziraat Baş Müdürü

 7 – Kitapsaray ve Yayın (Kütüphane) Şubesi Komite Üyeleri       

Cavit İhsan Bey

Debağzade Selahattin Bey

Baki Tonguç Bey 

Mücavirzade Mustafa Bey 

Yeni Adana Gazetesi Yazı İşleri Müd. Tevfik Bey

 8 – Köycülük Şubesi Komite Üyeleri

Ömer Ağazade İsmail Bey,

Nalbantzade Ahmet Bey, 

Ziraat Bankası Müdürü Fazlı Bey, 

Avukat Rıfat Bey,

Muhasebe Hususiye Müdürü Kâni Bey, 

9 – Müze ve Sergi Şubesi Komite Üyeleri

Müze Müdürü Halil Bey,

Evkaf Müdürü Hulusi Bey,

Debbağzade Ragıp Bey

Suphi Paşazade Abidin,

Hacı Afifizade Sabri Bey

Doktor Ali Naim Bey,

Güllüzade Mehmet Hulusi Bey,

Diş Tabibi Şevket Bey 

Fabrikatör Nuh Naci Bey,

Bu çalışma Cumhuriyetin 10.yılından itibaren tek parti dönemine gelinceye kadar, eğitim, kültür, sanat, edebiyat, köycülük, sosyal yardımlaşma, sağlık, müzecilik köycülük ve tiyatro ve tarih çalışmalarının bir envanteri niteliğinde olmuştur. Özellikle yorumdan kaçınmakla kitap bir başvuru kaynağı niteliği kazanmıştır. 

Halkevleri, Türkiye genelinde bir vatanı nasıl kurmuşsa, Adana Halkevi de Adana’yı inşa etmiştir.

HARS KOMİTELERİ’NİN KURULUŞU

Halkevleri Talimatnamesine göre ülkede Halkevleri ile yapılmak istenilenler: “Kuvvetli vatandaşlar yetiştirilmesi millî seciyenin ve Türk Tarihi’nin ilan ettiği derecelere çıkmasını, güzel sanatların yükseltilmesini, millî kültürün, ilmi hareket ve faaliyetlerin kuvvetlendirilmesini amaçlayan Türkiye Cumhuriyeti özellikle medeniyet yolunda Türklüğün kaybettiği uzun yılları yeni hamlelerle geri kazanacak nesiller yetiştirmeyi medeniyet sahasında Türk milletinin eski şeref mevkiini tekrar kazanmasını sağlayacaktı. Kurulan Halkevlerinin gayesi ise bu uğurda çalışacak mefkûreci vatandaşlar için toplayıcı ve birleştirici yurtlar olacaktı.

Bu bölgede yaşayan “Türk olduğu halde Arapça konuşan” insanlar vardır. Türk ulusu bütündür ve ulusun bütün kesimleri birbiri ile kaynaşmalıdır. Bu kaynaşma;

Büyük millî intibahın birçok canlı tezahüründen biri olan bu kaynaşma ve emişme faaliyeti; Adana, Mersin, Tarsus şehirleriyle bu şehirlerin bazı köylerinde yaşayan Eti Türklerini, bu havzada asıl büyük halk kütlesini teşkil eden diğer Türk yurttaşlarının millî kültür seviyesine yükseltmek ve toplu olarak da Türklüğü millî kültür içinde mütemadiyen daha ileri bir refah ve medeniyete sıkıştırmak için elbirliği ile durmadan, dinlenmeden çalışmaktan ibarettir diye ifade olunabilir…” 

Bu çerçevede İçişleri Bakanlığı ve Parti Genel Sekreterliğince saptanan 5 madde halinde sunulan amacın gerçekleşmesi için Hars Komiteleri kurulmasına karar verilmiştir. 

Kuruluş sadece Adana, Mersin, Hatay illerini kapsayacak şekilde 12 Mart ila 28 Nisan /1937 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. 

Bu amaçla, Çukurova Bölgesi’nde yeni eğitim seferberliği başlatılmış ve gündüz çocukların eğitim gördüğü okullarda akşam anne ve babaları eğitim görmüş ve Türkçe okuma yazma öğrenmeleri sağlanmıştır. 

Bu konu kitabımızda işlenmiştir. 

KAPANIŞI

Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerinde iktidara gelmesi ile birlikte Adnan Menderes başkanlığında kutulan hükümet, Halkevlerinin kapatılmasına ve mamelekinin hazineye aktarılmasına karar vermiştir. 

Hükümet bu konuda, nasılsa sonuç değişmeyecektir diye, konuyu TBMM’sinde tartışma konusu yapmamıştır. Böylelikle, TBMM’de muhalif olan CHP’nin görüşü alınmadan 8 Ağustos 1951 tarihinde kapatılmasına karar verilmiştir. Karar 11 Ağustos 1951 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 5830 Sayılı Kanun ile birlikte yürürlüğe girmiştir. 

Adana Halkevi binası bugün Adana Büyükşehir Belediye binası olarak kullanılmaktadır. Bina içerisinde bulunan kışlık sinema ise önce Öğretmenler Derneği Halk Eğitimi ile Sosyal ve Kültürel Faaliyetlerde kullanılmak üzere verilmiştir. Bu gün ise Tiyatro, konser ve toplantı salonu olarak Adana’ya hizmet vermektedir. 

Değerli okurlar, gazeteci yazar Sayın Sedat Memili’ye, bize verdiği bilgiler için gazetem ve şahsım adına teşekkür ederim.

Sedat Memili Kimdir?         

1956 Yılında Adana’da doğdu. İlköğrenimini Akkapı İlkokulunda, Orta Öğrenimimi Mersin Tevfik Sırrı Gür Lisesinde tamamladı. Eski Adı Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisinde okudu. Asıl Mesleği işletme yöneticiliği olup birçok firmada genel müdürlük seviyesinde görev yaptı. Mersin’de yayınlanan Hedef gazetesinde ilk yazılarını yayınlandıktan sonra, 1994 yılından sonra Adana’da yayınlanan Türkiye’nin en eski yayın organı olan Yeni Adana Gazetesi'nde 15 yıl köşe yazarlığı yaptı. Adana Medya, Adana Beş Ocak ve Çukurova Press gazetelerinde görüş ve makaleleri yayınlandı. Halen araştırmalarına devam eden Sedat Memili, Söz gazetesinde Adana hakkındaki araştırmalarını yayınlamaktadır.

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00